Rahim Akalp – Burhan Güneş – Hayati Kaytan
Bolu Cezaevi
Öncelikle sizi ve bir halkın yüzünü Güneş’e taşıyan tüm can hevallerimizi selam, sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Şu ana kadar yaşamanın mahçubiyeti ile özeleştirimizi veriyor, özür diliyor, yüreğinizin enginliğine sığınıyoruz…
Başlangıçta Hakka uğurladığımız Cevriye Annemizin vefatından dolayı başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Annemizin mekanı cennet olsun. Yitirdiğimiz tüm canlarımızın yüreğimizde yarattığı acı anlama evrilecek. En cehennemi acıların üstesinden gelmesini bileceğiz, sizler de üstesinden geleceksiniz. Anısına bağlı kalacağız…
“Aşk demişti yaşamın bütün ustaları/ Aşk ile savaşında bir güzelliği ve dövüştürebilmek o güzellik uğruna/ İşte yüzünde badem çiçekleri/ saçlarında güller toplamak ve ilkbahar sen misin seni sevdiğim o kavga/ Sen o kavganın güzelliği misin yoksa….”
Sevgili yoldaşlar, hakikat aşkının onurlu arayışçıları…
Yürek dergahınızın kapısında secde ediyoruz, yaşama rengini veren Güneş’e ve o Güneş’in sizde varlık kazanan hakikatine. Tüm kötülükleri, güzellikle savuşturan ve binlerce yıl sonra yeniden. “ADEN’de CENNETİN ÜLKESİNDE” Yeniden doğuşu başaran özgür yaşamın uzun yol arkadaşları… Yıllar önce milyonları bir hücreye nasıl sığdıracaksınız demişti kalbimizin PİR’i. Ve biz de size milyonların yüreği nasıl sığdırmayı başardınız kendi kalbinize diyoruz… Işığa kesmiş varlığınıza selam duruyoruz…
Kendinde-kendi yüreğinde bir evren yaratmayı başaranlar hiçbir zaman sığmadılar zindanlara… Zamanın ve mekanın sınırlarını aşmayı başaran kadınları… Özgürlüğün ve arayışın meşalesini kendi yüreklerinde yaktılar. Amed zindanlarında yanan meşale hiç sönmedi. O meşaleleri yakanlar üç kibritin alevinde bir özgürlük ırmağı yaratanlardı. Aynı sevda ateşi binlerce yıl önce birer Newroz meşalesi olarak yanmıştı Ninova’yı gören dağ başlarında. Zerdüşt aynı güneyin ışınlarını toplamıştı kalbimizin doğusunda.
Şimdi aynı sonsuzluğun özgür yarının savaşında bahara akıyoruz… Baharlarımızın uzak olmadığını ve yüreğimizin sevdasının tüm kanunsuzlukları parçalayıp tüm zincirleri eriteceğini biliyoruz…
Bahar kadar güzel çocuklar yüreklerini alıp gelecekler ve bizler yanıbaşımızda sözlerin yüreğinizi taşıyacağız. Bir yanımızla da kanayan yürekler taşıyoruz. Paramparça kan renginde. Bizler tüm güzellikleri acının içinden damıtmadık mı?
Ateşin içinden, en korkunç fırtınalardan geçtik. Dünyanın kara maskeli cellatlarının ürediği topraklara baharı taşıyacağız. Bu topraklar ölüm ve savaşı değil yaşamı ve özgürlüğü hak ediyor…
Şair, saraylar ve saltanatlar çöker/ kan susar birgün/zulüm biter” diyor. “menekşeler de açılır üstümüzde/ Leylaklar da güler/ Bugünlerden yarınlara geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler…”
Heval Leyla ve aynı yüreği taşıyan can hevallerimiz, sizleri özgür yarınlara olan sevdanın inancıyla selamlıyoruz. Arayış yolculuğunuzda başarılar diliyoruz… Sizlerle heval olmanın onurunu yaşıyor, o onuru hep taşıyacağımızı ve yaşamı güzelleştirme, özgürleştirme çabanızın yoldaşı olacağımızı belirtiyoruz. Bolu Cezaevi’nde tutulan ağırlaştırılmış müebbet hükümlü hevalleriniz olarak hep sizinle olduğumuzu, sizlerle birlikte yürümenin onuruyla yaşayacağımızı belirtiyoruz.
“Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz, bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…
En candan selam, sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz, sarılıyoruz.
Işığın kalbinde ve güzelliğinde kalın.