Meclis’te, PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecridin son bulması talebiyle açlık grevine giren HDP’li milletvekilleri, tecride karşı sessiz kalmayıp Leyla Güven’in sesi olacaklarını ifade etti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 28 gündür açlık grevinde olan HDP’nin tutuklu Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’e destek olmak için cezaevleri ve birçok kentin yanı sıra dün Meclis’te de açlık grevi başlatıldı. Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın da aralarında olduğu partili 10 vekil, tecride karşı 2 gün süreli açlık grevine girdi.
Açlık grevindeki vekiller taleplerini Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e anlattı.
Sancar: Amaç barışı ve demokrasiyi sağlamak
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Güven’in eyleminin amacının Türkiye’de barışı ve demokrasiyi sağlamak olduğunu belirtti. Açlık grevi eylemini neden Meclis’e taşıdıkları konusunda ise Sancar, şunları söyledi: “Güven, Sayın Öcalan’a yönelik tecridi protesto etmek için başlattı açlık grevini. Fakat açlık grevini AKP medyası, Meclis, hükümet yok sayıyor. Bizim arkadaşlarımız belli illerde dayanışma amacıyla açlık grevi başlattılar. Bu arkadaşlarımıza da polis operasyonu yapıldı. Bu meselenin konuşulması ve tartışılması gereken asıl yer Meclis’tir. Biz de bu nedenle kamuoyunun dikkatini buraya çekmek ve Leyla Güven’e destek vermek için Meclis’te açlık grevi başlattık.”
Kemalbay: Hukuksuzluğa son verilmeli
Leyla Güven’in güçlü bir destekle milletvekili seçildiğini, ama rehin alındığı üzerinde duran HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da, açlık greviyle Güven’in sesi olacaklarını kaydetti. Kemalbay, “Leyla Güven Türkiye’deki kurumsallaşan faşizmin ve savaşın derinleştirilmeye çalışıldığı böyle bir dönemde barışa bir kapı açılmasını istiyor. Savaştan beslenen politikacıların başvurdukları bir yöntem olan İmralı’da sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılmasını istiyor. Çünkü ne zaman çözümden, müzakereden yana bir tutum almak gerekiyorsa Abdullah Öcalan ile bir görüşme konuşma ihtiyacı duyuluyor ve Abdullah Öcalan üzerindeki baskılar artıyor. Ne zaman savaş tırmandırılmak isteniyorsa yine sayın Abdullah Öcalan üzerindeki baskılar artıyor. Hiç kimse böyle mutlak bir tecrit altında tutulamaz. Bu hukuksuzluğa son verilmesi gerekiyor. Bizlerin de böyle bir tablo karşısında sessiz kalması mümkün değil. Bizler Leyla’nın sesi olacağız. Bu bir başlangıç sorunlar çözülünceye kadar, demokratik talepler görülünceye kadar, Türkiye’de faşizm geriletinceye kadar bir temponun yükseleceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Aydemir: Güven halk iradesi ile geldi
Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir ise, halk iradesi ile seçilerek parlamentoya girmesine rağmen ne Meclis ne de Meclis Başkan’ının şuana kadar kendisiyle ilgili herhangi bir açıklama yapmadığı Leyla Güven’e destek olmak ve Meclis’in dikkatini bu yöne çekmek için açlık grevini başlattıklarını belirtti.
Yine Leyla Güven dosyasında ortaya çıktığı üzere yürütmenin yargı üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne sermek ve kamuoyunun gündemine taşımak açısından bu eylemi önemli bulduklarını ifade eden Aydemir, “Yargının bundan sonra tarafsız ve bağımsız hale gelmesi açısından da bunu başlangıç olarak addediyoruz. Bu anlamda Leyla Güven’in özgürlüğüne kavuşturulması, taleplerinin dikkate alınmasını ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce sonlandırılmasını belirtiyoruz” dedi.
Öztürk: Elemler sahiplenilmeli
DTK Eşbaşkanı ve Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk de, Güven’in ve cezaevlerinde başlayan açlık grevi eylemlerinin sahiplenilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Tek talepleri var. O da Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecridin kabul edilemeyeceğidir. Bu açlık grevleri, tecridin demokrasiye, özgürlüklere yönelik olduğu için başlatıldı. Sorunların çözümünün merkezi Meclis’tir. Bu Meclis’te sorunlar müzakere edilip, diyalogla çözülebilirken, tecridin derinleştirilmesi beraberinde barışa ve özgürlüğe yönelik bir tecrittir. Bunu aşabilecek olan irade Meclis’te mevcut olduğundan dolayı 2 günde olsa açlık grevi başlattık. Geçmişte de biliyoruz. Ne zaman Sayın Öcalan’ın sesi duyulduysa, bir diyalog mekanizması kurulduysa, Türkiye’de havanın pozitif anlamda değiştiğini görüyoruz. Sayın Öcalan, çözüm noktasında en belirleyici faktörlerden biridir. Sadece Türkiye değil, Ortadoğu’daki sorunlar için de bu böyledir. Sayın Öcalan, hem Türkiye’deki Kürt sorununa yönelik olarak hem de Ortadoğu’daki sorunlara dair görüş ve önerileri olan bir liderdir. Bu lidere karşı olarak uygulanan tecrit tüm kesimlere yönelik tecrittir. Faşizme karşı, bu tıkanıklığa karşı tecridin kalkması gerekiyor. Başlatılan açlık grevleri toplumun tüm kesimlerinin vicdanlarına hitap etmelidir ve bu eylemler sahiplenmelidir.”
Taşdemir: Mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü ve Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir ise, Mersin’de açlık grevi eylemine dönük polis müdahalesi üzerinde durdu. Bu saldırılar karşısında geri adım atmayacaklarını söyleyen Taşdemir, Leyla Güven’in haklı talebinin aynı zamanda kendi talepleri olması nedeniyle bu eyleme başladıklarını belirtti.
Taşdemir, bu eylemi Meclis’te yapıyor olmanın bir nedeninin ise, Leyla Güven’in milletvekili olmasına rağmen cezaevinde rehin pozisyonunda tutuluyor olması olduğunun altını çizdi. Taşdemir, “Meclis’in bu duruma dönük bir tavır geliştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Tecrit halkların bir arada yaşamına yönelik tecrittir ve bizler açısından komplonun devamıdır. Meclis’in bu konuda rol ve misyon üstlenmesi gerektiğine inandığımız için burada başlattık. Elbette ki eylem ve etkinliklerimiz Meclis’te sınırlı kalmayacak eylemlerimiz. Mücadeleyi farklı şekillerde farklı mekanlarda büyütmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Coşkun: Tecrit topluma yönelik
Muş Milletvekili Şevin Coşkun da, Meclis’i cezaevinde rehin tutulduğunu belirttiği Leyla Güven’e duyarsız kalmakla suçladı. Bu durumu hem Meclis gündemine taşımak hem de kamuoyunda duyarlılık yaratmak için Meclis’te açlık grevine başlatma kararı aldıklarını söyleyen Çoşkun, “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, başta Kürt halkı olmak üzere giderek toplumun tüm kesimlerine yöneliktir” diyerek, Türkiye’deki tüm halklara açlık grevi eylemleriyle dayanışma çağrısı yaptı.