HDP’den Hakkâri milletvekili seçilen DTK Eş Başkanı Leyla Güven hakkında yeniden çıkarılan tutuklama kararının kaldırılması talebiyle bir üst mahkemeye yapılan itiraz reddedildi. Mahkeme, gerekçe olarak ise Güven’e isnat edilen suçlamaların “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemler içinde yer almasını” gösterdi.
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Hakkari milletvekili seçilen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in tutukluluğuna avukatlarının yaptığı itiraz üzerine Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Haziran’da tahliye kararı vermişti. Karara rağmen Güven’in tahliyesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından engellenmiş ve savcılığın üst mahkemeye yaptığı itirazın sonucu beklenmişti.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi de, Güven’in “DTK Eş Başkanı olması, katıldığı faaliyetler ve kuvvetli suç şüphesini” ileri sürerek cezaevinde tutuklu olan Güven hakkında tutuklanmasına yönelik yakalama emri çıkarmıştı.
Kararı veren mahkeme, yine Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Güven’in avukatlarına haber vermeden SEGBİS üzerinden kurulan bağlantıda savunması dahi alınmadan tutuklama kararını yüzüne okumuştu.
‘Halk kitlelerini etkileme’
Güven’in avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, itiraz üzerine Güven hakkında yeniden verilen tutuklama kararının yasaya ve usule aykırı olduğu gerekçesiyle 3 Temmuz’da bir üst mahkeme olan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti.
İtirazı değerlendiren mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda Güven hakkında verilen tutuklama kararının yasaya ve usule aykırı olmadığını öne sürerek, bu kararın kaldırılması için yapılan itirazı reddetti. Mahkeme, kararının gerekçesinde ise Güven’in “PKK ve KCK çıkarları doğrultusunda yoğunluk arz edecek şekilde propaganda yaptığı, bu tarz eylemelere destek verdiği ve katıldığı, DTK’nin örgüt tarafından ilan edilen kararlarını destekler mahiyette açıklamalarda bulunduğunu” savundu.
Mahkeme “devleti bölmek ve üniter yapısına aykırı faaliyetler içinde olduğunu” ileri sürdüğü Güven’in örgütsel nitelikteki eylemlere katılarak “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya ve toplumsal ayrışmaya sebep olmak amacıyla halk kitlelerini etkilemeye çalıştığını” iddia etti.
Güven’in avukatları, bu karar üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak.
HABER MERKEZİ