Türkçe okumada ilk olma özelliğini taşıyan eserde Lenin, Tolstoy’un devasa edebi kişiliğine hakkını teslim ederken onun politik görüşünü, düşünsel bağrındaki tutarsızlıkları da resmediyor ve yeşerdiği toplumun aynasını çelişkileriyle ele alıyor
Ercan Kaplan
Önceki aylarda Umut Yayımcılık, teorik-siyasi dizinine bir kitap daha ekledi. Daha önce de çevirmen Feridun Cihan’ın Büyük Ekim Devrimi’nin önderi Vladimir İlyiç Lenin’in biyografisine ve İsviçre günlerine dair çeviri kitaplarını yayımlayan yayınevi, şimdi de yine Fransızcadan çevrilen eserde Lenin’in Leon Tolstoy’a yönelik hem övgüsünü hem de eleştirisini yayımlayarak dizinine yeni eseri ekledi.
Lenin’in 1908 ile 1910 yılları arasında kaleme aldığı yedi makalesi kitabın ağırlığını oluştururken buna ek olarak Tolstoy’la ilgili bir anı yelpazesini de sunuyor. Türkçe okumada ilk olma özelliğini taşıyan eserde Lenin, Leon Tolstoy’un devasa edebi kişiliğine hakkını teslim ederken onun politik görüşünü, düşünsel bağrındaki tutarsızlıkları da resmediyor ve içinde yeşerdiği toplumun aynasını çelişkileriyle ele alıyor.
İkiyüzlülük…
Lenin, Tolstoy’u her yönüyle tartışmasız ya da bir ikon haline getirmek yerine eleştirinin merkezine alarak analiz masasına yatırıyor. Sanatı, yaşamın gerçekliğinden kopuk soyut ve afaki olarak değerlendirmeyip devrimin inşası, ilerlemesi için mücadeleye kanalize etmeye çalışırken sarih bir anlatımı da elden bırakmıyor Tolstoy’u eleştirirken.
Tolstoy’a dair Menşevik ve liberal kalemlerden gelen çeşitli değerlendirmelere de cevap olan Lenin; mesnetsiz, gerçeklerden uzak bu izahlara da kendi tespitleriyle özlü bir cevap oluyor.
“Basın, insana tiksinti veren devletin ikiyüzlülüğü ve liberal ikiyüzlülükle dolup taştı. Dün Tolstoy’a baskı yapmak için emir alan, bugün onda vatanseverlik arama görevini üstlenen ve Avrupa ile uyumu gözeten satılık yazarların ikiyüzlülüğü…” s. 17
Şiddete karşı şiddetsizlik
Zihnini dini ögelerden arındırmayıp ezilenlerin kurtuluşu için kaçınılmaz olan şiddetine karşılık şiddetsizliği salık vermesi onun bir roman dehası oluşunun gölgesinde bırakan bir başka veçhesi olarak tezahür ediyor. Aynı Tolstoy, eserlerinde toplumu derinden sarsan, açlığa mahkûm eden sömürü mekanizmasını yetkin, sert bir dille eleştirerek bilince çıkartıyor. Bu tezat duruş, apaçık olan yolu çıkmaz bir yol üzerinde kuruyor.
“Bir yanda sadece Rus yaşamını eşsiz bir beceriyle resmetmekle kalmayıp aynı zamanda dünya edebiyatına da birinci sınıf eserler kazandıran parlak bir romancı diğer yanda Tanrı esinine inanan büyük toprak sahibi bir fanatik…” s. 18
Tolstoy’un eserlerini bütünsellik içerisinde değerlendiren Lenin, toplumsal çelişkilerin izdüşümü olan bu eserleri yaratıcısından bağımsız ele almayarak onun eserlerine konu olan toplumsal adaletsizlikleri, sömürü çarkını, dönemin politik atmosferine nüfuz eden gelişmeleri işleyen Tolstoy’un hem eserlerindeki genel tutumunu hem de onun düşünce kimliğini iç içe geçirerek çözmeye, çözümlemeye çalışıyor.
Buzu kırıp yolu açma
Kapitalizmin toplumsal hayatı altüst edişine, köylülüğü, bilcümle halkı sefalete mahkûm eden sisteme ve kiliseye sert eleştirilerini yönelten Tolstoy, çözüm yolunun nasıl olacağına dair rehbersizdir, bir tür karşı koyma üzerine konumlanışı onu önünü göremeyen bir pozisyona oturtur. Lenin’e göre ise “buzu kırıp yolu açma”nın formülü nettir: “Rus halkı, daha iyi bir yaşam için mücadele etmesi gerektiğini Tolstoy’dan değil, Tolstoy’un nefret ettiği eski dünyayı yıkmaya tek muktedir, oynadığı rol Tolstoy tarafından anlaşılmayan sınıftan yani proletaryadan öğrendiğinde özgürlüğüne kavuşacaktır.” s. 38