Terörizmin tarihi, modern çağda Fransız İhtilali’nde siyasal ve askeri amaçlarla kullanılmasıyla başlamamıştır. Terörizm bilinen haliyle ilkçağlarda Zelotlar ve Haşhaşiler’e kadar dayanmaktadır. Haşhaşiler’in ve Zelotlar’ın ana hedefinde devlet rejimi vardır. Ancak terörün hedef kitlesi her zaman devlet olmamıştır. Terörün hedef kitlesi çoğu zaman da devlet tarafından halka uygulanan legal terör faaliyetleri olmuştur. Stohl, modern terör kavramının Fransız Devrimi sonrasında yaşanan devlet terörü süreci ile literatüre girdiğini ve modern terörizmin devlet dışı gruplar tarafından değil, devlet tarafından uygulanan terörizm ile başladığını belirtmektedir. Yani modern terörü doğuran devlet terörüdür*1.
Terör kelimesinin kökeni Latince’den gelmektedir. Anlamı korkudan titreme veya titremeye sebep olmadır. Tek bir tanım bulunmamasına rağmen terör kavramının anlamı, genel olarak siyasal sistemdeki farklılıktan dolayı ülkeden ülkeye, direnenden egemene göre değişiklik göstermektedir. En temel haliyle terör, hem şiddet yoluyla yaratılan korku ortamını hem de bu ortamı yaratan vasıtayı yani şiddet eylemini ifade etmektedir. Robert Sözlüğü’nde terör; “Direnişini kırmak için bir halkın, bir grubun üzerine yayılan toplu korku, bu korku üzerine, istisnai ve şiddet içerek tedbirler kullanımı üzerine dayalı rejim, siyasal yöntem” olarak tanımlamaktadır.
Terörizm, son yıllarda Batı’da oldukça sık kullanılmaya başlanmıştır ve Batı’da tartışılan terörizmin büyük bölümü Batılı şiddete verilen karşılıktır. Terörizmi öne çıkaran teröristler değil, Batı’dır. Bunun sebebi terörizmi ideolojik bir propaganda ve denetim aracı olarak kullanmak istemeleridir. Terörizm, artık bir korkutma endüstrisi haline gelmiştir. Terörizm endüstrisi, hükümet görevlilerini ve organlarını, hükümete bağlı ya da yarı özel düşünce merkezlerini, çözüm üreten kurumları ve de özel güvenlik şirketlerini kapsamaktadır.*2. Bu değerlendirme sadece Batılıların değil dünyadaki bütün devlet idarelerinin veya legal kurumlarının halka uygulamış olduğu şiddet eylemleri için geçerlidir. Hem uygulanan yöntemler ve araçlar bakımından, hem uygulanma amacı bakımından bu tanım geçerlidir. Devlet veya legal terörün asıl amacı hedefinden ziyade hedefin etrafındaki kitleyi korkutmak ve sindirmektir.
Devlet terörü ya da legal terörizmin farklı aygıtları ve farklı yol ve yöntemleri vardır. Anayasal haklardan bir ülkede yaşayan vatandaşların bir kısmının faydalanmasını önlemek için anayasa maddelerini keyfi biçimde kullanılmasına anayasal terörizm, bir ideoloji grubunun, karşı ideoloji grubunu hasmı olarak görmesi ve siyasi eylemlerde bulunmasına siyasi terörizm, bir grup tarafından topluma ya da bir diğer gruba karşı avantaj elde etmek için terörist faaliyetlerde bulunmasına grup terörizmi ve nihayetinde siyasi kontrol kazanmak ve kontrolü korumak amacıyla terörizmin hakim güç tarafından kullanılması da devlet terörü olarak tanımlanır. Bu yöntemler varlıklarını hakim güçten aldıkları için bunlar ‘legal terör’ olarak kategorize edilir.
Türkiye’de legal terör ya da devlet terör pratikleri 1890’lı yıllarda Ermenilere yapılan uygulamalarla başlamıştır. 1915’te Ermeni tehcirindeki uygulamalarıyla devam etmiştir. Cumhuriyet ile birlikte başta Kürtler olmak üzere ülkedeki bütün farklı kimliklere, muhalif ideolojilere, mütedeyyinlere, farklı inanç mensuplarına, kadınlara, işçilere ve doğaya karşı legal terör faaliyetleri kesintisiz devam etmiştir.
Gücünü hakim güçten alan legal terör grupları, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kürtlere karşı Diyarbakır zindanında, köy boşaltmalarında, failli meçhullerde, JİTEM teröründe, siyasetçi, gazeteci, aydın cinayetlerinde, siyasi parti kapatmalarında kendilerini gösterdiler.
Legal terörün bugünkü aktörü de geçmişi çete pratikleriyle dolu geleceğini de kan, gözyaşı ve kaosa bağlayan siyasi parti görünümlü MHP’dir.
Türkiye’de Kürtler, demokratik inanç kesimleri, sosyalistler, demokratlar, kadınlar, emekçiler, ekolojistler ve gençler egemen güce karşı eşit, özgür, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yaşamın inşası için HDP’de buluştular. Ortak yaşam buluşması HDP’de büyüdü ve ülkenin umudu oldu. Bugün eğer halen demokrasi mücadelesi için umut varsa bu durum HDP’de ve HDP geleneğinde buluşan ve bütün baskılara karşı direnen ortak yaşam iradesi sayesindedir.
Ortak yaşam mücadelesinin ifadesi olan HDP’nin direnişine tahammül edemeyen egemen güç ya da iktidar bloku, legal terör aparatı olan siyasi parti görünümlü MHP’yi öne sürdü. MHP; çoğunlukla anayasal terörle, bazen siyasal terör, bazen de grup terörü uygulayarak ama gücünü de hakim güçten alarak ortak yaşamın ifadesi olan HDP’ye karşı terör faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Günde beş vakit namaz yerine, beş vakit olarak HDP’yi hedef göstermekte, Anayasa’yı ihlal ederek Anayasa Mahkemesi üyelerine HDP’yi kapatmak için hakaretler etmekte, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmakla tehdit etmekte, HDP’li siyasetçilerin tasfiyesi için Kobani Kumpas davasında baskın rol oynamaktadır. MHP terörünün gözü o kadar dönmüş ki sadece Kürtlere ve HDP’ye yönelik değil, kendi içinde bile farklı seslere karşı gözünü kırpmadan cinayet işlemektedir. Bu cinayetin ortaya çıkmasını engellemek için gerek emniyet birimlerini gerekse de yargıyı hizaya çekmekten çekinmemektedir.
Siyasi parti görünümlü MHP’nin, ortak yaşamın iradesinin direnişini kırmak için giriştiği faaliyetlerinin hedefinde HDP vardır. Ancak terör faaliyetlerinin amaçlarından birisi de hedef kitle üzerinde toplumun genelinde korku yaratmak ve toplumu teslim almaktır. Bu nedenle iktidar ve onun siyasi parti görünümlü ortağı MHP’nin, HDP’ye legal terör saldırılarının amaçlarından biri de ülkenin muhalefetini korku ile teslim almayı amaçlamaktır.
Siyasi parti görünümlü MHP, legal terörizmin bütün argümanlarını kullanarak HDP’ye saldırsa da ortak yaşamın ifadesi olan HDP ve HDP geleneği direnerek toplumsal barışın sağlanması ve demokratik toplumun örgütlenmesinde rolünü oynayacaktır. Tarihsel hafızada MHP, legal terörist bir oluşum; HDP ise direnişin partisi olarak yerini alacaktır.
- Stohl ve Combs akt. Koncagül, 2021: 35, 37
- Chomsky, Herman ve O’Sullivan, 1999: 46-49