AKP-MHP yönetimine Suriye yönetimiyle görüşmesini isteyen Rusya, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı ağırladı. Lavrov, askeri operasyon yerine diplomatik kanallar üzerinden anlaşma sağlanmasını istedi. Miktad da ‘Suriye’nin içişlerine herhangi dış müdahaleyi reddediyoruz’ dedi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi’deki görüşmede kendisinden Rojava’ya karşı operasyon izni isteyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Suriye yönetimiyle görüşmesini istemesinden sonra gözler Faysal Mikdad’la Sergey Lavrov görüşmesine çevrildi.
Rusya’nın resmi ajansı Sputnik’in haberine göre Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı 23 Ağustos’ta Moskova’da ağırladı. Faysal Mikdad ve Serhey Lavrov Moskova’daki görüşmesinin ardından ortak basın toplantısında konuştular. Başlıklardan biri AKP-MHP yönetiminin Kuzey ve Doğu Suriye’ye (Rojava) yönelik operasyon hazırlıkları oldu.
Sputnik haberi “Lavrov’dan ‘Türkiye’ açıklaması: Suriye’nin kuzeyinde yeni askeri faaliyetlere izin verilmemeli” başlığıyla verdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin yeni askeri harekata hazırlanması konusunda “Önemli olan, yeni askeri faaliyetlere izin verilmemesi, daha önce Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bulunan siyasi ilkeler temelinde diplomatik kanallar üzerinden anlaşma sağlanması” dedi.
Türkiye ve Suriye’nin 1998 yılında Adana Mutabakatı’nı imzaladığını anımsatan Lavrov, Şam’ın bu anlaşmayı tanıdığını ve kendi egemen topraklarında tam kontrolü sağladıktan sonra bu topraklardan tamamen sorumlu olmaya hazır olduğunu belirtti. Lavrov, Rusya olarak Suriye’nin bu tutumunu desteklediklerini kaydetti.
Lavrov, Moskova’nın Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerde oynadığı arabulucu rolün sorulması üzerine, Rusya’nın Türkiye-Suriye ilişkilerinin normale dönmesi için yıllardır, Astana formatının kurulduğu andan beri çalışma yürüttüğünü ifade etti.
Miktad: Suriye’nin içişlerine herhangi dış müdahaleyi reddediyoruz
Suriye resmi ajansı SANA’nın haberine göre de Mikdad şunları söyledi: ““Rusya’nın Batılı ülkelerin desteklediği terörizme karşı savaşında Suriye’ye verdiği desteği takdir ediyoruz. İki dost ülkemizin ekonomik ilişkiler düzeyi ve Ortadoğu’nun içinde bulunduğu koşullar konusundaki tutumları hakkında derinlemesine bir görüşme gerçekleştirdik ve Suriye’nin içişlerine herhangi bir dış müdahaleyi reddediyoruz. İçindeki krizin de siyasi olarak çözülmesi zorunluluğunu vurguluyoruz” dedi. habere göre Mikdad, “Suriye’de terörü destekleyenin, altyapıyı ve ekonomiyi tahrip edenin, petrolünü ve servetini yağmalamaya devam edenin ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni ihlal ederek zorlayıcı ekonomik önlemleri uygulayanın ABD olduğunu” belirtti.
Habere göre Lavrov ise İsrail konusunda “İsrail’in Suriye topraklarını bombalamasını kınıyoruz ve Şam Uluslararası Havalimanı’nda olduğu gibi Suriye’deki hayati tesislerin hedef alınmaya devam etmesi konusundaki endişemizi ifade ediyoruz” dedi.
Rusya’nın ağzına bakılıyor
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haziran 2022’deki İspanya’daki NATO Madrid Zirvesi’de ABD’den operasyon izni istemişti. Ardından Tahran’da Rusya ve İran liderleriyle yaptığı üçlü Astana formatlı zirvede Rusya ve İran’dan izin istemişti. İzin alınamayınca Erdoğan 5 Ağustos 2022’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Karadeniz kıyısındaki tatil beldesi Soçi’de bir araya geldi. Soçi dönüşü Erdoğan, Türkiye2nin kriz yaşadığı ülkelerle görüşmelerine dikkat çekmişti. Erdoğan “Siyasette dargınlık olmaz. Her an barış içinde olacaksın. Her an görüşebilme imkânı yakalayacaksın” demişti. Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilgili de daha önce söylediklerinin tersine “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye’de muhalefet olayı böyle bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem kalitesini hem de gramını ortaya koyar” dedi.
Erdoğan Suriye planları konusunda şunları söyledi: “Şu anda Suriye’de attığımız her adımda bir defa biz güvenlik güçlerimiz, istihbaratımız, Milli Savunma Bakanlığımız olarak Rusya’yla irtibat halindeyiz. Arkadaşlarımız sürekli onlarla görüşme halindeler. Ben de Sayın Putin’le görüşmeler yapmak suretiyle bu süreci “sağlama bağlayalım” diyoruz. İşte örneğin son Soçi seyahatimde Suriye bizim için önemli bir görüşme konusuydu, gündem maddesiydi. Şu anda yine buradaki terör olaylarıyla alakalı gerek ben Putin’le, gerek Dışişleri Bakanım ve Savunma Bakanım muhataplarıyla görüşmeleri devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de zaten devam ettireceğiz. Mesela gönül arzu ederdi ki İran’la da oradaki bu çalışmaları daha etkin yürütelim ama bu olmadı. Biz de şu anda Rusya’yla olan bu dayanışmamızı, birlikteliğimizi aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde devam ettireceğiz…
Sayın Putin, konuyla ilgili Türkiye’ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor: ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur.’ gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki şu anda bizim istihbarat örgütümüz, Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. ‘Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor.’ diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var.”
Putin’in isteği sonrası Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 12 Ağustos 2022’de Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nın son gününde düzenlediği basın toplantısında, özellikle Suriye ile ilişkiler ve uzun süredir hazırlıkları süren yeni askeri operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çavuşoğlu Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Ekim 2021’de ayaküstü görüştüğünü kamuoyuna duyurdu: “Bağlantısızlar Toplantısı’nda, Belgrad’da ayaküstü diğer bakanlarla sohbet ederken Suriye Dışişleri Bakanıyla da ayaküstü kısa bir sohbetim oldu. O toplantı marjında, yemekten önce… Sonuçta orada da biraz önce söylediğimi söyledim. Suriye’nin tek çıkar yolu siyasi uzlaşı. Teröristlerin temizlenmesi lazım. Kim olursa olsun, adı ne olursa olsun…Diğer taraftan muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiğini, Türkiye olarak böyle bir durumda buna destek olabileceğimizi de söyledik.”
Bu açıklamanın hemen ardından Suriye2te TSK-SMO kontrolündeki yerlerde, Türkiye protesto edildi ve Türkiye bayrağı yakıldı.
‘Esed’i yenme derdimiz yok’
18 Ağustos 2022’de de Erdoğan Ukrayna’nın Lviv kentindeki görüşmelerden dönerken şu açıklamayı yaptı: “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye’de muhalefet olayı böyle bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem kalitesini hem de gramını ortaya koyar. Bizim şu anda Suriye’de attığımız bütün adımlarla, özellikle Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusu ve batısından Akdeniz’e kadar olan o bölgede Ruslarla yürüttüğümüz çalışmalarda terörle bir mücadele vardı. Terörle olan mücadelemizi de burada birlikte sürdürüyoruz. Bunların belli bölümünü Ruslarla beraber yaparken belli bölümünü de kendi askerimizle, güvenlik güçlerimizle yürütüyoruz. Hep söylüyorum, demokraside en önemli hasletlerden bir tanesi güçlü muhalefettir. Tabii bizim güçlü bir muhalefetimiz yok. Sıkıntı burada. Yani Suriye’de ne oluyor ne bitiyor haberleri yok. Biz ise ta Obama döneminden alalım, orada verdiğimiz mücadeleyi şu anda da aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bizim ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifademiz boşuna değil. Vakti saati geldiğinde bu yapılır. Ama şunu da söyleyeyim; bir defa Türkiye’ye kimse böyle bir şeye hazır mısın sorusunu sormasın. Biz bütün bu işlere hazırlıklıyız. Hazırlıklı olduğumuz gibi de an be an ne gerekiyorsa bunu yapacak güçteyiz. Şu anda tabii özellikle Amerika maalesef binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç, aklınıza ne gelirse, buraya yığma yapıyor. Bu yığmayı da kimlere yapıyor? Tamamen terör örgütlerine. ABD şunu söyleyemez: ‘Ben terörü beslemedim’ diyemez. Terörü Suriye’de birinci derecede besleyen ABD ve koalisyon güçleridir; bunu acımasız yapmışlardır ve hala da yapıyorlar. Oradan bıkmadılar, bir de Irak’ta aynı beslemeyi yaptılar. Kime? Yine terör örgütlerine. Eğer bugün Irak’ta bir huzursuzluk varsa altında maalesef yine Amerika yatıyor. Ve bu terör örgütlerinin ileri gelenleriyle Beyaz Saray’da görüşme yapacak kadar ileri gidiyorlar. Biz bunların hepsini biliyoruz. Bunlar var. Aynı şekilde Rusya rejimle bir dayanışma içinde. Kendileriyle bu yaptığım ziyarette bu konuları da görüştük. Bunu artık bir yere oturtmamız lazım dedim. Rusya ile öyle bir dayanışma yapalım ki Suriye’de, özellikle Suriye’nin kuzeyinde, doğusu batısı fark etmez, buralarda terörle bir mücadele gerçekleştirelim. Şimdi hep soruyoruz; bu teröristler kaynağı nereden buluyor? İşte şu anda Kamışlı’daki kalitesiz petrolü çıkartan teröristler. Peki kim alıyor bunu? Rejim alıyor. Para kaynağı rejimde. Bunlar alıyor. Bütün bu gerçekler ortada. Bir diğer taraftan da sürekli olarak buralarda İran’ın hesapları var. Bu hesaplar da önümüzde. Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Hatta bir söz var; ‘İplikle de olsa bağı koparmayın, o bağ devam etsin. Gün olur lazım olur.’ Şimdi biz mesela bölgede Mısır’la alt düzeyde, bakanlarımız seviyesinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Bu ilişkiler durup dururken olmuyor. Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız. Diplomasiye ne denli ihtiyacımız olduğunu bütün dünya gördü. Biz her zaman çözümün parçası olduk. Suriye sorununu çözmekle ilgili elimizi taşın altına biz koyduk. Hedefimiz, bölgesel barış oldu, ülkemizi bu krizin ağır tehditlerinden risklerinden korumak oldu.”
MOSKOVA