Aydos Ormanı’nda çıkan yangın gerekçesiyle Yargıtay’ın bozma kararına rağmen müebbet hapis cezasına Yakup Akman’ın durumunu değerlendiren avukatı Nurettin Kuzu, ‘müvekkilim Kürt olmasaydı; Rizeli, Trakyalı olsaydı, aynı şeyi yapmayacaklardı. Belki o gün gözaltı bile yapmayacaklardı’ dedi
İstanbul Pendik’te bulunan Aydos Ormanı’nda 19 Eylül 2019’da çıkan yangın sırasında orada bulunan Yakup Akman, “örgüt talimatıyla yangın çıkardığı” iddiasıyla tutuklandı. Çıkan yangın sonrası itfaiye başta olmak üzere çeşitli resmi kurumları arayarak haber veren Akman, aynı gün gözaltına alındı. Akman’ın soruşturması, “Öfkeli Kürdistan Gençliği” isimli sanal medya platformu Twitter (X) kullanıcısı tarafından yapılan “Pendik Kurtköy’de bulunan ormanlık alana birimlerimizce ateşten eylem gerçekleştirilmiştir” paylaşım sonrası İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’ne devredildi.
Soruşturma kapsamında çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen Akman hakkında, “örgüt üyeliği” ve “örgüt faaliyeti çerçevesinde orman yakmak” iddiasıyla iddianame hazırlandı.
Ceza üstüne ceza verildi
Akman’ın yangının söndürülmesi için itfaiye başta olmak üzere devletin resmi kurumlarına haber vermesi tespit edilmesine rağmen karar duruşmasından önceki duruşmada, mahkeme suçun mahiyetinin bozulabileceğini belirterek, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozmak” suçundan ek savunma istedi. İddianamenin “örgüt üyeliği” iddiasıyla hazırlamasına rağmen dava, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve “örgüt faaliyeti çerçevesinde orman yakma” iddiaları üzerinden sürdürüldü. Devam eden yargılamada Akman’a “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet, “örgüt faaliyeti çerçevesinde orman yakma” iddiasıyla 25 yıl hapis cezası verildi. Avukatların Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı itiraz ise reddedildi.
Önce bozdular sonra ceza verdiler
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi ise 19 Ekim 2022’de Akman’a verilen 25 yıl hapis cezasını onarken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını usulden bozdu. Bunun üzerine Akman hakkında, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla yeniden yargılama yapılmasına karar verildi. 26 Ocak 2023’te yeniden yargılama kapsamında 11 Ekim’de görülen karar duruşmasında, Akman’a bir kez daha müebbet hapis cezası verildi.
Tanık talepleri dinlenmedi
Akman’ın avukatı Nurettin Kuzu, karar duruşmasında “Öfkeli Kurdistan Gençliği” rumuzlu hesabı kullanan kişilerin yaklaşık 8 ay önce tutuklandığını ve “etkin pişmanlıktan” faydalanarak yangını çıkartanların isimlerini verdiğini söyledi. Bu isimler arasında müvekkili Akman’ın olmadığına dikkat çeken Kuzu, son olarak bu hesabı kullanan kişilerin tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu. Ancak mahkeme heyeti, Kuzu’nun bu talebini kabul etmedi.
Hukuka aykırılık var
Kuzu, Yargıtay’ın bozma ilamında sadece ek savunmayla ceza verilemeyeceğini, ceza verilen madde kapsamında iddianame hazırlanması gerektiğinin altı çizildiğini söyledi. Kuzu, aynı ilamda iddianamenin hazırlanmasından sonra ceza verilmesini gerektiği belirtildiği ancak bunun da “Önceden beyanını açıklama” ilkesine aykırı olduğuna dikkat çekti.
Bunun üzerinde dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdıklarını belirten Kuzu, AYM’nin kısa bir süre içerisinde “kabul edilemezlik” gerekçesiyle ret kararı verdiğini aktardı.
Mahkeme dinlemedi bile
Yargıtay’ın bozma kararının ardından ikinci yargılama aşamasında mahkemenin iddianame hazırlanmadan savunma aldığını aktaran Kuzu, ancak mahkemenin “Bana gelmemiş mi iddianame?” diye sorduğunu söyledi. İddianamenin 3’üncü duruşmada geldiğini ve bir sonraki duruşmada savunma yaptıklarını dile getiren Kuzu, “302’den yargıladığınız bir kişi eğer örgütle bir bağlantısı varsa, bir şekilde çeşitlilik, yaşam tarzı itibariyle de en azından örgüt üyeliğinin vasıflarını taşıması lazım. Yine müvekkilimizi oraya bırakan motosiklet kuryesinin tanık olarak dinlenilmesini istedik. Yine müvekkilimizin kullandığı tüm banka kartlarının geçmişini istedik. Pendik Belediyesi’ne müzakere yazılarak, olay yerinde yılda kaç kere yangın çıktığını ve 2019 yılından bugüne kaç yangın çıktığını sorulmasını istedik” diyerek yargılama sürecini anlattı.
Bir savcının ilk defa tüm taleplerin kabulüne karar verilmesi yönünde beyanda bulunduğunu söyleyen Kuzu, ancak mahkemenin tüm talepleri reddederek, “Biz dosyayı mütalaa için savcıya veriyoruz. Savcı isterse re’sen araştırsın” şerhi düştüğünü aktardı. Kuzu, savcının talepleri araştırmadan, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiasıyla cezalandırılmasını talep eden bir mütalaa hazırladığını kaydetti.
Yargıtay da bozulabilir
Kuzu, “Benim müvekkilim Kürt olmasaydı; Rizeli, Trakyalı olsaydı, aynı şeyi yapmayacaklardı. Belki o gün gözaltı bile yapmayacaklardı” dedi. Kuzu, bu kararın Kürtlere uygulanan “ayrımcılık” politikası olduğunu dile getirerek, “Bizim taleplerimizi yerine getirip, topladıkları delillerden sonra karar verselerdi, yine amenna” tepkisinde bulunarak, tüm tevsi tahkikat taleplerinin reddedilmesi ve dosyaya sundukları deliller dikkate alınmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, müebbet hapis cezasına çevrilmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını vurguladı. Kuzu, Yargıtay incelemesinde kararın bozulabileceğini vurguladı.
Kuzu, Yargıtay’da onanan 25 yıllık hapis cezasını da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) aşamasında olduğu bilgisini paylaştı.
Haber: Rukiye Adıgüzel / MA