ABD Başkanı Biden, Donetsk ve Luhansk ticari ve mali ilişki kurmasını yasakladı. Almanya, Rus doğal gazını taşıyacak Kuzey Akım-2’nin tescillenmesi sürecini durdurdu
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bağımsızlığını tanımasının ardından ABD Başkanı Joseph Biden, Amerikalılar’ın bu bölgelere yatırım yapmasını ve bu bölgelerle ticari ve mali ilişki kurmasını yasaklayan başkanlık kararnamesine imza attı.
ABD’de Biden yönetimi Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından 2014’ün Mart ve Aralık ayları ile 2018 Eylülü’nde çıkartılan kararnamelerdeki önlemlere yenileri ekledi. Putin’in tanıdığı “Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’ne’’ Amerikalılar tarafından nerede olurlarsa olsunlar yeni yatırım yapılması, bu bölgelerden ABD’ye doğrudan ya da dolaylı mal, hizmet ya da teknoloji ithalatı yapılması,, Amerikalılar’ın bu bölgelerle mali işlemde bulunması yasaklandı.
Malvarlıkları dondurma ve girişleri yasaklama
Donbass liderleri, üst düzey yetkilileri, bölgelerde yer alan tüzel kişiliklerin yönetim kurulu üyelerinin ABD’deki mal varlıklarının dondurulması kararı alındı. Bu kişilere mali destek, sponsorluk, mali kaynak teknolojik destek, mal ve hizmet sağlanması yasaklandı. Kararname kapsamında belirtilen kişilerin ABD’ye göçmen ya da göçmen olmayan statüden girmesine de yasak getirildi.
Biden, ABD Kongresi’nin Senato ve Temsilciler Meclisi liderlerini de mektup göndererek, kararname ile ilgili bilgilendirdi. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, bu önlemlerin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi halinde ortaklar ve müttefiklerle birlik içinde uygulanacak ciddi ekonomik yaptırımlara ek olacağını ve onlardan ayrı olacağını belirtmişti.
Kuzey Akım-2 donduruldu
Almanya Başbakanı Olaf Scholz da, hükümetin, Kuzey Akım-2’nin (Nord Stream-2) tescillenmesi sürecini durdurduğunu duyurdu. Olaf Scholz, gerekçe olarak, “Rusya’nın tüm uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini ve Donetsk ve Luhansk’taki bölgeleri halk cumhuriyetleri olarak tanıyarak anlaşılmaz, haksız bir adım attığını” söyledi.
Rus gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya sevk etmesi planlanan Kuzey Akım-2’nin boru hattının durdurulmasının ‘Moskova’ya bu tür eylemlerin sonuçsuz kalmayacağına dair net bir sinyal’ olduğunu dile getiren Scholz, “Rusya’nın dünyada desteği yok” dedi. AB ülkelerinin baş doğalgaz tedarikçisi Rusya. Rusya doğalgazının AB’deki payı yüzde 40 düzeyinde.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve ABD Başkanı Biden ile de telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Alman hükümeti Sözcüsü Seteffen Hebestreit’ın açıklamasına göre, her üç lider de Putin’in “tek taraflı” bu adımının Minsk anlaşmalarının açık bir ihlali olduğu konusunda görüş birliğine vardı. Almanya, Fransa ve ABD Rusya’nın “sert şekilde” kınarken bu adımın karşılıksız kalmayacağını duyurdu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki bölgelerin bağımsızlığını tanımasının “devletler hukukunun açık bir ihlali” olduğunu belirtti. Kararın tüm ihtilafların barışçıl bir şekilde çözülmesi yolundaki çabalara da büyük darbe vurduğunu ifade eden Baerbock, Rusya’nın diplomatik çözüm yolunda çabalayacağı açıklamalarına da büyük zarar verdiğini belirtti. Baerbock, Almanya’nın uluslararası tanınan sınırlarının korunması konusunda Ukrayna’nın yanında olduğu mesajı verdi.
NATO: Donetsk ve Lugansk Ukrayna’nın parçasıdır
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, tanınma kararını kınadığını bildirerek, “Bu, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğünü baltalamakta, anlaşmazlığa çözüm bulunmasına yönelik çabaları tüketmekte ve Rusya’nın da taraf olduğu Minsk Anlaşmasını ihlal etmektedir” dedi.
Rusya’nın da içinde bulunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2015’te Ukrayna’nın egemenliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını teyit ettiğini hatırlatan Stoltenberg, “Donetsk ve Lugansk Ukrayna’nın parçasıdır. Moskova, ayrılıkçılara mali ve askeri destek sağlayarak Ukrayna’nın doğusundaki çatışmayı körüklemektedir. Rusya ayrıca bir kez daha Ukrayna’yı işgal için bahane sahnelemeye çalışmaktadır.”
Stoltenberg, NATO olarak uluslararası anlamda tanınmış sınırları içinde Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğini desteklediklerini ifade ederek, Rusya’yı diplomasi yolunu seçme, acilen askeri yığınağı ile güçlerini uluslararası yükümlülükleri ve taahhütleri uyarınca Ukrayna çevresi ve içinden çekmeye çağırdı.
AB yönetimi
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptıkları ortak açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeleri tanıyan adımını “kınadıklarını” belirtti. Bu adımı “uluslararası hukukun ve Minsk anlaşmalarının açık ihlali” olarak nitelendiren Michel ve von der Leyen, AB’nin “bu yasa dışı eyleme dahil olanlara yaptırımlarla” karşılık vereceğini bildirdi.
İngiltere yaptırımları
AB’den ayrıldıktan sonra ABD ile daha sıkı hareket eden ve Avrupa’da etkili olmaya çalışan İngiltere Biden’dan hemen önce yaptırım kararı almıştı. Ukrayna-Donbass üstündne tırmanan krizde Rusya’ya karşı agresif tutumuyla dikkat çeken İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Biden’ın açıklamasından saatler önce bankalara ve 3 oligarka yaptırım kararı açıklamıştı
Üç oligark
İngiltere, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki iki cumhuriyetin bağımsızlığını tanımasına misilleme olarak beş Rus bankası ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığıyla tanınan 3 oligarka (sistemin büyüttüğü zenginler) yaptırım kararı aldı. IS Bank, General Bank, Promsvyazbank ve Karadeniz Bankası İngiltere’nin yaptırım listesine girerken, Rus milyarderler Gennadi Timçenko, Boris Rotenberg ve Igor Rotenberg’in de ülkedeki mal varlıkları donduruldu.
Gennadi Timçenko: Putin’e yakın oligark. Bloomberg Milyarderler Endeksi’ne göre, 23.5 milyar sterlinlik serveti var. Timçenko, doğalgaz şirketi Novatek ile petrokimya şirketi Sibur Holding’de hisse sahibi, Volga Grup’un kurucusu, Rusya Ulusal Hokey Ligi’nin başkanı. Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014’ten bu yana ABD tarafından yaptırımlara tabi tutuluyordu.
Boris Rotenberg: Putin’e en yakın oligark. Yaptırım listesine kardeşi Igor’la birlikte alınan Boris Rotenberg, ailesiyle birlikte Rusya’daki en büyük gaz boru hatları ve elektrik enerjisi tedarik hatları inşaat şirketi olan SGM (StroyGazMontazh) grubu patronu. Forbes tarafından 2016 yılında yayımlanan “en zenginler” listesinde 1,07 milyar dolarlık servetiyle 69’uncu sırada. SGM, ülkedeki en büyük doğalgaz şirketi Gazprom’la yakın ilişkilerinin yanı sıra Soçi Kış Olimpiyatları için açılan 5 milyar Euroluk 20 inşaat projesinin ihalesini üstlendi. Ayrıca Formula-1 uluslararası otomobil yarışlarının sponsoru. Panama Belgeleri’nde de off-shore hesaplarıyla tartışıldı.
Igor Rotenberg: Igor Rotenberg SGM’nin ortakları arasında bir oligark. Rotenberg, 6 Nisan 2018’den beri ABD yaptırımları listesinde. NPV Mühendislik Grubu’nun sahibi olan Igor Rotenberg, 2000’li yıllarda devlet kademelerinde, Mülkiyet Bakanlığı’nda ve Rus Demiryolları’nda üst düzey görevler adı. 2011’de Gazprom yöneticileri arasındaydı. SGM ve ortakları, 2008’de Arkady Rotenberg tarafından Rus petrol ve gaz devi Gazprom’un kontrolündeki beş şirketi satın aldıktan sonra kuruldu. Petrol ve gaz taşıma sistemlerine altyapı sağlayan şirketin yıllık 276 milyar dolar geliriyle ülkenin en büyük şirketleri arasında kabul ediliyor. Rotenberg ailesi Ocak 2019’da Kırım Köprüsü’nü inşa eden yatırımcılar arasındaydı.
Boris Johnson: Rusya’yı çok kötü etkileyecek
İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Son gelişmeler üzerine 22 Şubat sabahı acil güvenlik komitesi toplantısı (Cobra) yaptı
Johnson görüşme sonrası “Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırım paketi uygulanacağı ve yaptırımların Rusya’yı çok kötü etkileyeceğini” söyledi. Rusya’ya yönelik yaptırımların başlangıç olacağını, gerisinin geleceğini vurgulayan Johnson “Rusya’nın akıldışı davranışlarının artacağına inanıyoruz” dedi.
“Tüm kanıtların Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceği yönünde olduğunu” savunan Johnson, bunun sonuçlarının “yıkıcı” olacağını ve Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ettiğini ifade etti.
İngiltere Sağlık Bakanı Sajid Javid de İngiliz Sky haber kanalına yaptığı açıklamada, “Rusya’nın Ukrayna’daki ayrılıkçı doğu bölgelerini tanıdığını gördük ve tanklar ve askerler gönderdiğini şimdiden söyleyebiliriz, bu yüzden sanırım bundan Ukrayna’nın işgalinin başladığı sonucuna varabilirsiniz” dedi.
Macron’a muhalefet tepkisi
Kriz Nisan 2022’de Fransa’da düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimi öncesine denk gelince muhalefet Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a yüklendi.
VOA’nın haberine göre Elysee Sarayı’ndan Pazar gecesini Pazartesi’ne bağlayan saatlerde yapılan “Başkan Putin ve Başkan Biden, Cumhurbaşkanı Macron’un önerisi üzerine görüşmeyi kabul etti” açıklaması, Fransa’yı karıştırdı. Perşembe günü biraraya gelecek Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in, bu zirvenin hazırlığını görüşeceği, belirtildi. Ancak Kremlin Sarayı, Elysee Sarayı’nı yalanlayarak “bir görüşme olacağı açıklamasının prematüre” olduğunu, henüz görüşme için koşulların oluşmadığını” belirtmişti.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Güvenlik Konseyi’ni toplaması ve kameralar önünde, “Macron bana Amerikalılar’ın bazı konularda fikir değiştirdiklerini söyledi. Ben hangi konular deyince de net yanıt veremedi” diyerek Macron’ı sıkıştırdı. Putin, Güvenlik Konseyi toplantısının ardından Luhansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdığını açıklayınca, Macron’un “Ukrayna başarısının ardından adaylığını açıklama” planı ertelendi.
Faşist Cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen, RTL Radyosu’na yapıtğı açıklamada, hala adaylığını açıklamayan Emmanuel Macron’u, “Ukrayna krizini kendi seçim kampanyasına girmek için malzeme yapmaya çalışmakla” suçladı. Le Pen “Macron’un bu kriz etrafında yaptığı tanıtım çabalarından hiç hoşlanmadım. Macron’un sakalları uzun fotoğrafları, başı ellerinin arasında fotoğrafları, bütün bunlar fazla artistik. Bana göre bu kadar ciddi bir konu üzerinde böylesine iletişim numaraları yapmak doğru değil. Macron bir rol oynamaya çalıştı, bu rolle elde edeceği olası diplomatik başarıyı, kampanyaya girmek için kullanmaya çalıştı. İşte şimdi kampanyaya girmeyi ertelemesinin nedeni bu diplomatik başarısızlıktır” diye konuştu.
‘Sert olunmazsa…’
Solcu Cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Melenchon da, “Putin’in girişiminin yanıtsız bırakılamayacağını” dile getirdi.
Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı sırasında görevde olan Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande’sa , BFM TV’ye yaptığı açıklamada “Vladimir Putin’in adımının son derece ciddi kaygı veren bir adım olduğunu ve buna karşı sert olunması gerektiğini” dile getirdi.
Macron’un Putin’le diyalog kurma yöntemini eleştirse de diyalog çabalarının yanlış olmadığını kaydeden Hollande “Vladimir Putin’e karşı sert olunması gerektiğini, Putin’in Rus İmparatorluğu’na geri dönme hayali olduğunu, şimdi sert olunmazsa, Ukrayna’nın tümünün tehdit altında olduğunu” dile getirdi. Hollande “Putin’le diyalogu reddetmeniz gerekmez, ancak onu ikna edebileceğinizi asla düşünmemelisiniz” diye konuştu.
Merkez sağ Cumhuriyetçiler’in (LR) adayı Valerie Pecresse de diyalog yolunu aradığı için Macron’u eleştiremeyeceğini ancak tek başına bu diyalogu yürütmeye kalkarak Macron’un, büyük hata yaptığını söyledi. Pecresse şunları söyledi: “Putin’in Rus halkını bu davanın haklı olduğunu ikna etmeye yönelik konuşmasındaki sözsel şiddeti beni çok etkiledi. Çünkü Rus halkı kendi sınırları içinde barış içinde yaşamak istiyor. Bu şiddette son derece planlı bir gönüllülük var. Rus halkını onlara ait olmayan bir dava için harekete geçirmeye çalışıyor” dedi. Pecresse, Putin’in bir kez daha Avrupa’yı manipüle etmeyi başardığını sözlerine ekleyerek “Macron’un diyalog girişimini kullandı. Çünkü başından beri Putin, ne yapmak istediğini biliyordu. Kendisine güzel bir rol biçmek için sonuna kadar konuşmaya hazırım dedi ve bizim diplomasimizi kullandı. Şimdi artık işlerin daha da gerilmesini engellemek için herşeyi yapmak ve Putin’i durdurmak için, bir elektroşok etkisi yapacak yaptırımlar açıklamak gerekir” dedi.
Pecresse, Macron’u “Putin’le diyaloga girdiği için eleştirmeyeceklerini” ancak “Diyalogun bu kadar geç kalması ve tek başına yapılmasını” eleştirdiğini belirtti. Merkez sağın adayı “Moskova’ya tek başına giderek sahnede kendini tek başına gösterdi. Oraya güçlü bir AB görüntüsü vermek için Almanya Başbakanı’yla gitmeliydi” diye konuştu.
Putin’den ‘Rusya’ya ait’ izahı
Öte yandan Tass ajansının aktardığına göre Vladimir Putin, “eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin tamamının Rusya’ya ait olduğuna” dair imalar yer aldığı eleştirilerine yanıt verdi. Putin, “Rusya eski Sovyet cumhuriyetlerinin egemenliklerini tanıyor. Ukrayna’daki durum bir istisna” dedi.
DIŞ HABERLER