Türkiye’den giden derin devlet yapılanmasının katlettiği kaydedilen Kutlu Adalı’nın kızı Kut Adalı hayatını kaybetti
Türkiye derin devlet oluşumları tarafından öldürülen Gazeteci Kutlu Adalı’nın kızı Kut Adalı yaşamını yitirdi.
1996 yılında “faili meçhul” olarak kayıtlara geçen bir cinayetle öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’nın kızı Kut Adalı, hayatını kaybetti. BRT haber (Bayrak Radyo Televizyon Kurumu) twitter hesabından “Kut Adalı’yı kaybettik…” dedi. Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Müdürü Meryem Özkurt, Adalı’nın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve başsağlığı dileğinde bulundu.
Şair İlkay Adalı ve yazar Kutlu Adalı’nın kızı Kut Adalı, bir süredir Ankara’da tedavi görüyordu. Kut Adalı’nın Ankara’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiği öğrenildi. 21 Ocak 1968 doğumlu olan Kut Adalı, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda yayın-yapım memuru olarak görev yapıyordu.
Kutlu Adalı
1970’li yıllarda TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) kurucularından olup Kuzey Kıbrıs2ın ilk cumhurbaşkanı koltuğuna oturtulan Rauf Denktaş’a karşı muhalif yazılar yazmaya başlayan Gazetesi Kutlu Adalı, Kıbrıs gündemine damgasını vuran yazısı sonrasında evinin önünde suikasta uğradı. Dönemin Kuzey Kıbrıs Başbakanı Hakkı Atun, cinayetle ilgili “askeri operasyon” açıklamasında bulundu. Suikast ile ilgili olarak Kıbrıs basını “derin devlet” konusu üzerinde durdu. 2000’li yıllarda Adalı’nın cinayeti, eşi İlkay Adalı tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM), taşınmış ve dava sonucunda Türkiye suçlu bulunmuştu.
AİHM, 1996’da Kuzey Kıbrıs’ta kurşunla öldürülen gazeteci Kutlu Adalı ile ilgili eşinin yaptığı başvuruda Türkiye’yi, “ölümü etkin şekilde araştırmadığı” gerekçesiyle altıya karşı bir oyla mahkum etti.
Sedat Peker’in işaret ettiği Korkut Eken, Mehmet Ağar, Galip Mendi…
Kutlu Adalı cinayetinde Mehmet Ağar, Galip Mendi, Korkut Eken gibi isimlerin adları geçmişti.
AKP-MHP yönetimiyle birlikte çalıştıktan sonra araları bozulunca BAE’ye kaçan ülkücü mafya liderlerinden Sedat Peker, çektiği videoların 7’ncisinde Gazeteci Kutlu Adalı’nın 1996’da Kıbrıs’ta katledilmesi konusunda iddialarda bulunmuştu. Peker, şunları söylemişti: “(Korkut Eken) Bana dedi ki ‘Kıbrıs’ta bir adam var.’ ‘Evet abi’ dedim, ‘Bu Kıbrıs’ı Rumlara satmak istiyor’ dedi. Dedi ki ‘Bana iki profesyonel…’ ‘Ben kendi öz kardeşimi vereceğim sana’ dedim. Atilla Peker’i dedim. Çok iyidir, uzmandır dedim. THY uçak biletlerini, hard disklerini atmıyor. Biletlerden bakabilirler, Korkut Eken, Atilla Yıldırım bu cinayetten ne kadar önce (Kıbrıs’a) gittiler. Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Aradan zaman geçti, 3-4 gün sonra döndüler, denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştum, dedi tekrardan gideceğiz. Sonra orada bunların başka bir ekip öldürmüş. Sonra görüştüğümüzde, bana işin hallolduğunu söyledi.”
Atilla Peker itirafı
Peker’in kardeşi Atilla Peker müracaat savcılığına verdiği ve kamuoyuna imzasız nüshanın yansıdığı dilekçede, gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmek için eski MİT’çi Korkut Eken’le Kıbrıs’a gittiklerini söylemişti.
Kıbrıs’a Korkut Eken ile birlikte gittiklerini kaydeden Atilla Peker, “Kıbrıs’ ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı’na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi ile tanıştım, yardımcısı Enver Tosun yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken Uzi marka bir silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını öğretti. Bir sonraki gün beyaz Reno Toros marka araçla Kutlu Adalı isimli şahsın akşam hava karardıktan sonra evinin çevresinde keşif yaptık” ifadelerini kullanmıştı.
Adalı’nın yeğeni Nutku Karsu’nın anlatımı ve Ağar
Gazete Duvar’dan Nikolaos Stelya’nın haberine göre Kutlu Adalı’nın yeğeni Nutku Karsu da 2 Hazirna 2021’de şunları söyledi: “Dayım o gece bize yemeğe gelecekti. Gelemedi. Bahçeyi sulayacağım dedi, gazeteye gideceğim dedi. Gelemedi. Dayım hep balkonda otururdu. Televizyonun karşısında yatak sandalyesinde otururdu yanındaki sehpaya da radyosunu ve bir şişe su koyardı. Öldürüldüğü gün yerde yatarken su şişesinin kapağı elindeydi. Demek ki biri geldi ve onu çağırdı. Su içecekti, şişeyi açmıştı, kapağı elindeydi ve biri onu çağırdı, o da çıktı ve onunla cinayet yerine kadar yürüdü. Köpek gezdirmeye bile olsun evin dışına gece çıkmazdı, sevmezdi. Abim Tutku Karsu’yu o gece Kıbrıs gazetesinden aradılar, Kutlu Adalı dayısı olduğu için. Haberi onlardan aldık. Babam, abim, ben olay yerine gittik. Tabii giderken gördüğümüz, dayım yerdeydi. Çevre özel tim ile çeviriliydi. Bütün bölge çevriliydi. Dayımı askeri bir Land Rover’in arkasına koydular. Cinayetten önceki saatlerde Sivil Savunma’nın etrafında araçlar, insanlar vardı. Sormuşlar orada bekleyenlere hayırdır, diye. ‘Bir yere operasyon olacak onun için bekleriz’ demişler. Vurulmadan önce hazırlardı. Hemen ilk aklıma gelen “bu işi asker yaptı” oldu. Altıncı hissine güvenen bir kişiyim, o an aklıma hemen o geldi ve ağzımdan bu çıktı. O zamanki polis genel müdürü Atilla Sav da oradaymış ve duydu. Atilla Sav kim olduğumu sormuş, ‘yeğenidir’ denilince o gün tutuklandım. Sorguladılar neden böyle söyledim diye. Sarayönü’ndeki hücreye koydular. Ertesi gün akşamüstüne kadar kaldım. O olaydan mahkemeye çıktım, avukat tuttum, dava okundu. Davayı ‘sulhu bozucu hareketten, halkı kışkırtmadan’ dolayı açtılar. Sicilimde yazar hâlâ ‘sulhu bozucu hareketten ihtar’ diye. Hukukçu olduğum halde onu sildirmedim. O da bir hatıra dedim ve kaldı. Mehmet Ağar’dan böyle bir şeyi kim istedi. Nereden nereye böyle bir şey istendi. ‘Kıbrıs’ı satacak, PKK’lı’ diyerek bunu kim istedi? Asıl araştırılması gereken budur. KKTC olarak bir devletsek siyasiler devlet olmanın gereğini şimdi yerine getirmeli” diye devam etti. “Meclisteki şimdi kurulan komite Türkiye’ye gitsin ve oradan istesinler, soruştursunlar. Şimdi bunun için fırsat vardır. Neticede bir ihbarname var. Sedat Peker’in söylediği isimler yalanlamadı, ‘doğrudur görüştük’ dedi. Madem devletiz gereğini yerine getirin. Neticede sen bir aileyi söndürdün, Kıbrıslı bir vatansevere karşı yapılan bu cinayeti bu şekilde geçiştiremezsiniz. Şimdiki Başbakan ve Cumhurbaşkanı o dönem siyasetin içinde bile değildi bu onlar için de fırsattır. Neden böyle davranıyorlar? Ne var yani? Niçin üstüne gitmezler? Sedat Peker’in anlattıklarının yalan olduğunu düşünmüyorum. Sivil Savunmaya gidildi, görüştüklerini hepsi onayladı. Büyük resimde taşlar yerine oturmuştur geri kalan siyasi iradedir.”
Sivil Savunma Daire Başkanlığı ve Galip Mendi
Peker kardeşlerin ifşa ve itirafları sonrası Galip Mendi de Odatv’ye şunları söylemişti: “1996 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığına tayinim çıktı. Tayinimden hemen önce gazeteci Kutlu Adalı öldürüldü. Kıbrıs’taki bir grup Sivil Savunma Daire Başkanlığı’nı Türk Mukavemet Teşkilatı’nın devamı gibi görüyordu. Olaydan sonra da sanki bununla bağlantılı gibi gösterilmeye çalışıldı. Bu olayın bizimle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Korkut Eken, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yapmış bir büyüğümüz. Saygı duyduğum bir kişi. Kahraman bir subay. Beni de ziyaret etti. Yanında da Atilla Peker isimli kişi vardı. Ama o gün adını bilmiyordum. Onun Sedat Peker’in kardeşi olduğunu sonradan öğrendim. Korkut Eken’in yanında bond çanta vardı. Ama içinde ne vardı onu bilemiyorum.”
Eken’in dönemin Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutan Hasan Kundakçı’yla da görüştüğünü aktaran Galip Mendi, “Korkut Eken bana Kutlu Adalı ile ilgili bir şey söylemedi. PKK ile ilgili istihbarat çalışması yapılacağını söyledi. Biz de kendisine beyaz Renault marka Toros aracı tahsis ettik” demişti.
Galip Mendi yükseltilerek “orgeneral” rütbesi verilmişti.
Galip Mendi 1994-1996 yılları arası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı, 1996-1997 yılları arası 4. Özel Kuvvet Alay Komutanlığı ve 1997-1998 yılları arası Özel Kuvvetler Komutan Yardımcılığı yaptı.
Galip Mendi 1998 yılında Tuğgeneral yapıldı. 1998-2000 yılları arası 1. Komando Tugay Komutanlığı, 2000-2002 yılları arası Kuzye kıbrıs’ta Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yaptı. 2002 yılında Ege Ordusu Harekât Kurmay Başkanlığı’na atandı. 2003’te Tümgeneral rütbesiyle Ege Ordusu Kurmay Başkanlığı’na atandı. 2007 yılında Korgeneral rütbesi verilip Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı ve Denetleme Başkanlığı’na atandı. Bir süre 8. Kolordu Komutanlığında oldu ve 2012 yılında Orgeneral rütbesine terfi ettirilip 2. Ordu Komutanlığı’na atandı. 2014 yılında Ege Ordusu Komutanlığı’na, 2015’te Jandarma Genel Komutanlığı’na atandı. Ağustos 2016’da Yüksek Askerî Şura kararları ile yaş haddinden emekli edildi.
ANKARA-LEFKOŞA