Türklerin bu ülkede yaşayan Kürtleri hiç anlamadıkları bir gerçek. Öyle ki, insanın, her yönüyle değil belki ama, birçok yönüyle tanımış olması gereken “kardeşini” tanımaması tuhaf bir durum değil mi? Evet! Bu tuhaf durum, Türklerin Kürtlerle olan ilişkisinde gerçek olmuş. Kendilerine Türk diyenlerin çoğunun Kürtler konusunda gerçekten hiçbir şey bilmedikleri çok açık. Gerçek bu!
Bakmayın konu Kürtlerden açılınca “onlar kardeşimizdir” sözünü söyleyenlerin afra tafralarına. Zaten neden onlar “kardeşleriniz” oluyor da, siz onların “kardeşleri” olmuyorsunuz ki? Siz çoğunluksunuz diye mi? Ki bu da pek doğru değil. Bu ülke tek bir etnik kimliğin mutlak çoğunluk olduğu bir ülke hiçbir zaman olmadı. Söylemde oldu belki. Ama unutmamak gerekir ki Mustafa Kemal bile etnik olarak bir Balkanlıydı. İsmet Paşa da bir Kürt.
Bugünlerde iktidar, Kürtlerin de büyük ölçüde içinde yer aldığı Halkların Demokratik Partisi’ne bir sürü dolap çevirmeye başladı. “Kardeş Türkler”(!) de Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan bu partinin kapatılmasına yönelik her türlü numaraya başvurmuş durumdalar. Çözüm sürecinde kendilerinin de içinde bulundukları çeşitli toplantı, görüşme ve mektuplaşmaları şimdi sanki yasa dışı temaslarmış gibi lanse ederek HDP’yi kapatmaya çalışıyorlar. Son numaraları da HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel üzerinden yapıyorlar. Çözüm sürecinin yumuşamış havası içinde eski sevgilisini Irak’daki kamplarda aramaya çıkmış genç bir kızın, Türkiye’nin o zamanlar yüzde sekseninin arkasında olduğu kamuoyu yoklamarıyla tesbit edilmiş bir çözüm sürecinde, silahların bırakılıp barış içinde yaşanabileceği umudunun yeşerdiği o günlerde çekilmiş fotoğraflarını tam 5 yıl sonra yayınlayarak “İşte görüyor musunuz, HDP PKK’dır” demeğe getiriyorlar. Her ne kadar bu işareti Cumhurbaşkanı Erdoğan vermişse de arkasında mütedeyyin insanlardan çok, kendilerini “Türk milliyetçisi” olarak görenlerin olduğu aşikar.
Türk milliyetçileri deyince sadece MHP’yi düşünmeyin. Ya da AKP’de duruma göre vazife almış olanları. Semra ile iddialara soğukkanlılıkla yaklaşıp mahkeme sürecini beklemektense, daha şimdiden onun vekilliğini düşürme konusunda basın açıklamaları yapan CHP ve İYİ Parti’yi kastediyorum. Bunlar da “Kürtler kardeşimizdir” diyenlerden tabii ki. Ama asla bu yapılanın Kürtler açısından ne anlama geldiğini, gelebileceğini zerre kadar anlamıyorlar. Kürtlerin toprak değil onur ve haysiyet mücadelesi yaptıklarını bir türlü anlayamıyorlar. Sonra da aranıza mesafe koyun diye bir söylem tutturmuş gidiyorlar. Ama asla bu insanlar neden dağa çıktılar, neden bu kadar ölü verdiler, Türk devletinin bu süreçte yaptığı vahim hatalar nelerdi gibi sorular akıllarına dahi gelmiyor.
İşte, önümüzdeki dönemde iktidara gelecek olan iki siyasi parti bunlar. İkisi de özünde-farklılıkları olsa da-milliyetçi ve Türkiye toplumunu anlayamamış partiler. Şimdi Kürtlerin de oylarına talipler. Siz mahalli seçimlerde verdiğiniz gibi yine oylarınızı bize verin de biz iktidara gelince sizin için de bir şeyler yaparız havasındalar.
Türkiye toplumunun 100 yıl sonraki siyasi aklı ve zihniyeti bu kadar. Uzatmadan söyleyeyim ki eğer bu ülkede kendilerine Türk diyenler Kürtleri anlamamakta ısrar ederlerse, onların taleplerini görmeyip, ataerkil bir dünya içinden “onlar bizim kardeşlerimizdir” retoriğiyle idare edeceklerse Kürtlere acı çektirmeye devam etmiş olacakları gibi Türkleri de gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamından uzak tutmuş olacaklardır. Kürtler, uzun yıllardır onur ve haysiyet mücadelesi veriyorlar. Türkler de bunu anlamak ve saygı göstermek zorundadırlar.
Bizden söylemesi…