DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu, ÇEDES projesinin sadece Alevilerin değil, tüm toplumun sorunu olduğunu kaydetti. Alevilerin ve Kürtlerin asimilasyon politikalarına maruz kaldıklarını vurgulayan Mutlu, ‘Kürtler ile Aleviler birleşirlerse hiçbir güç karşılarında duramaz’ dedi
Ercan Kaplan
İktidarın Aleviler üzerindeki asimilasyon politikaları geçmişten günümüze devam ediyor. Bu kapsamda 2021 yılında Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi devreye konuldu. Bu projeyle birlikte okullara imamlar atanarak farklı inançlar gözetilmeden tüm öğrencilere tek mezhep dayatıldı. Bir diğer asimilasyon politikası ise Kültür Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı’nın kurulması oldu. Burada da amaç Aleviliği bir inançtan çıkarıp kültürel bir öge haline getirmekti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu ile asimilasyon politikalarını konuştuk.
Lozan, asimilasyon, katliam…
Farklı halklarla birlikte bir çalışma yürütmek istediklerini belirten Yüksel Mutlu, AKP’nin 21 yıllık iktidarında Alevilere dair ayrı bir politika izlediğini dile getirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş bildirgesi olan Lozan Anlaşması’nda Alevilerin ve Kürtlerin yer almadığına dikkati çeken Mutlu, “Lozan’da farklı etnik gruplar ve inançlar yoktu. Aleviler de Lozan’da tartışmalarda ‘Onlar da Müslüman, onlar da bizden, başka bir talepleri yok’ diye inanç boyutuyla hiçbir şekilde kabul görmediler. Aksine Cumhuriyet dönemi boyunca Aleviler; Gazi, Sivas Madımak, Maraş, Çorum, Dersim, Muğla Katliamlarına maruz kaldı. Bununla beraber asimilasyon politikası hızlı bir şekilde her hükümet döneminde devam etti. Şimdi asimilasyonu başka boyuta götürdüler. ‘Sen benim istediğim gibi bir Alevi olacaksın’ diyorlar. Fakat Aleviler Osmanlı’dan günümüze kadar asimilasyon, katliam politikalara rağmen varlar ve mücadelelerini sürdürüyorlar” diye belirtti.
Aleviliği ehlileştirmek…
AKP’nin yakın zamanda oluşturduğu Alevi-Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı’nın yerelleri dolaşıp cemevlerinden icazet almaya çalıştığını söyleyen Mutlu, Aleviliği ehlileştirme ve parayla kendine bağlama siyasetinin amaçlandığını vurguladı. Devlet yetkililerinin birçok Alevi yerleşim yerine giderek onları örgütlemeye çalıştıklarını ifade eden Mutlu, “Bu kimi yerlerde karşılık buluyor. Buradaki sorun Alevi sorununu yeteri kadar toplumsallaştıramamak, mücadeleyi büyütememekle alakalıdır. Burada siyasete düşen görevler var. Bunların yeteri kadar yapılmadığını biliyoruz. Alevi sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de bu konuda özeleştiri verdiklerini biliyoruz çünkü bunun karşılık bulması Aleviliğin asimilasyonudur. Tek bir Alevilik yok bu memlekette. Alevilik bir kaba sığacak bir şey değildir, bir kalıba sığmaz. Aleviler kendi iç tartışmalarını hâlâ sürdürüyorlar. Dolayısıyla bunu yürütürken iktidarın Aleviliğe bir paye biçmesi ya da Aleviliği bir kalıba sokmasının tehlikeli olduğu görüşündeyim” ifadelerini kullandı.
‘ÇEDES herkesin derdi’
ÇEDES projesinin herkes için “tehlikeli” olduğunun altını çizen Mutlu, imamların okullarda eğitim vermesinin doğru olmadığını belirtti. Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir imam anasınıfındaki çocuğa ‘Değerlerime saygılıyım, ben dinimi öğreniyorum, Sünnilik öğreniyorum’ dediğinde korkan Alevi aileler, çocuklarını oraya mecburen gönderebilirler çünkü Alevilerin böyle tarihsel bir korkusu var. Bu tarihsel korku Çaldıran’dan beri de devam eden beş yüz yıllık bir korkudur. Alevilerin bu korkusunu anlamamız gerekiyor. O yüzden ÇEDES projesine Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin olabildiğince karşı çıkması lazım. Bugün şöyle bir durum var: Sanki ÇEDES sadece Alevilerin derdiymiş gibi görünüyor. Öyle değil, herkesin derdi. Dini bu kadar siyasallaştıran bir hükümetle mücadele etmek her demokratın görevi. İnsanlar kendi evlerinde dinlerini, inançlarını öğretiyorlar. Aleviler de bu korkuyla anasınıfında diyebilecek mi ‘Ben Alevi’yim, bu dersi almak istemiyorum, benim çocuğum buna katılmasın.’ Nitekim zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Alevi örgütleri davalar götürdüler ve zorunlu din derslerine katılmamak konusundaki davaları kazandılar ama bu yaşamda karşılık bulmuyor.”
Ortak mücadele vurgusu
Alevilerin ve Kürtlerin mücadele edip örgütlenmeleri gerektiğini ifade eden Mutlu, Alevilerin ve Kürtlerin yanı sıra ötekileştirilenlerin, kadınların, emekçilerin sorunlarının aynı olduğunu sözlerine ekledi. Alevilerin ve Kürtlerin birbirlerini desteklemesi gerektiğini belirten Mutlu, “Alevi-Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığı sadece Alevi’nin sorunu değil, demokrat bir Kürt’ün, demokrat bir aydının da sorunu. Bir akademisyenin de sorunu çünkü inançları yok sayılıyor, inançları asimile edilmeye çalışılıyor. Buna karşı güçlü bir duruş göstermek gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Alevi örgütleri İstanbul’da miting yaptılar, orada taleplerini ifade ettiler. Ortak bir metin okudular, Alevi örgütleri bu konuda ortaklaştılar. Bu ortaklaşmayı yerellere yaymak, illere yaymak, ilçelere yaymak ve derdi ortaklaştırmak önemli. Önümüzdeki dönemde Alevileri bekleyen tehlikeler var. Alevilerin bu tehlikelere karşı hem örgütlenmesi hem de ortak hareket etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
DEM Parti ve Alevilik
Alevilerin eşit yurttaşlık talebinin olduğunu ve bu talebin DEM Parti’de olduğunu vurgulayan Mutlu, devamla şunları kaydetti: “DEM Parti tam bu programatik üzerine kurulmuş bir parti olduğu için Aleviler burada kendini iyi hissediyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürt Alevi cumhurbaşkanı olamıyor. Alevilerin artık bunu anlaması gerekiyor. Bunu bilerek nerede örgütlenebileceğini bilmeliler. Kendine uygun, kendi yaşam şeklinin değişmeyeceği, mücadelesine, inancına saygı duyan, cemevini bir ibadet yeri olarak gören bir demokratik anlayışla yol yürüyebiliriz. Ben de bir Alevi kadını olarak Alevilerin bunu gördüğünü ve bundan huzursuz olduğunu tahmin ediyorum. Kürtler ile Aleviler, ülkede ve Ortadoğu’da birleşirlerse hiçbir güç karşılarında duramaz. Her iki toplum da direnen toplum ve birçok ortak noktaları var.”
‘Alevilere sahip çıkılmalı’
Demokratik kamuoyunun Alevilere sahip çıkması gerektiğini ifade eden Mutlu, “Demokratik kamuoyunun Alevilerle birlikte yol yürümesi gerekiyor. Alevilerin de kendi mücadelelerine sessiz kalmak ya da içine kapanmak yerine alanlara daha çok çıkan, demokratik taleplerini alanlarda daha çok haykıran, daha çok diplomasi yapan, sesini dünyaya daha çok duyuran bir kitle olması şart. Bu konuda en eksik bulduğum yan kadın katılımının çok düşük olması, bu konuda Alevi erkeklerinin de rol alması, görev alması gerekiyor” vurgusu yaptı.