İktidarın Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik politikalarını eleştiren EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, “Kürtlerin kendi geleceklerini belirleme gibi haklı talepleri var” dedi
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Levent Tüzel Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik operasyon başlatmasını ve sonrasında gelişen süreci Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Halit Çetinbaş’a değerlendirdi.
Türkiye devletinin kuruluşundan bu yana Türk-İslam sentezi anlayışıyla yönetildiğini belirten Tüzel, ancak Türk-İslam anlayışının Türkiye’nin gerçekliğine aykırı olduğunu ifade etti. Tüzel, “Çok milliyetli bir coğrafyada yaşadığımız gerçekliği uzun yıllardır inkar edildi, reddedildi. Osmanlı öncesinden başlayan Kürt ulusunun inkarı politikası bu günlere kadar geldi” dedi.
Erdoğan’ın 12 Kasım’da ABD ziyareti sırasında ABD’de söylediği ‘Bizim Kürtlerle sorunumuz yok, terörle sorunumuz var’ sözünü hatırlatan Tüzel, “Meseleyi bir terör başlığı altında topluma ve kamuoyuna sunarak, bu politikanın arkasındaki gerçekleri gizlemeye çalışıyor. Suriye’ye yapılan operasyonlar da gösterdi ki meselenin Kürt halkının varlığına müdahale ve Kürt kazanımlarına saldırı olduğu görüldü” diye konuştu.
‘Çözümsüzlük büyüyor’
Tüzel, bütün dünyanın Ortadoğu’da yaşanan acılardan sonra Kürtlerin demokratik bir geleceği inşa etmek yönünde bir çaba içerisinde olduğunu fark ettiğini de kaydetti. Tüzel, “Mesele şu ki, Türkiye ABD ve Rusya gibi emperyalist ülkeler arasında kendine bir politika arayışı içerisinde. Bir bölge gücü olma arayışı içerisinde ve bu çabalarıyla da bataklığı ve çözümsüzlüğü daha çok büyütüyor” ifadelerini kullandı.
‘Uluslar birbirinden üstün değildir’
Kürt ulusunun dört parçada verdiği varlık mücadelesinin uluslararası anlaşmalara yansıdığına işaret eden Tüzel, Türkiye’nin Kürtler açısından gelişen durumları savaş sebebi saymaması gerektiğini vurguladı. Tüzel, bununla birlikte Kürtler üzerindeki kara propagandanın halka doğru anlatılması gerektiğini de kaydetti.
Tüzel, bu konuda şu hususlara dikkat çekti: “Milliyetçi ve şoven söylemler daha çok boy gösteriyor. Bunun kimseye faydası yok. Ulusların birbirinden üstünlüğü yoktur. Dolayısıyla halkların barış içerisinde, eşit koşullarda yaşayabilmelerinin koşullarını yaratmak gerekir.”
Türkiye Kürtlerin yanında durmalıdır
Kürt halkının eşit haklar ve özgürlük talebinin savaş siyaseti ile karşılık bulduğunu söyleyen Tüzel, “Kürtlerin kendi geleceklerini belirleme gibi haklı talepleri var. Bu Türkiye’nin geleceği açısından bir sorun yaratmaz. Savaş siyasetinde ısrar edilmesinin zararları, kayıpları ortadadır. Kürtler IŞİD’e karşı mücadele etmiş, kadınlara çocuklara, insanlığa saldıranlara karşı direnç göstermiştir. Burada Türkiye’ye düşen görev Kürtlerin yanında olmaktır. Demokratik, halkçı ve barışçı çözümlerin arkasında durmak gerekir” dedi.