Kürdistan Parlamenterler Birliği ve Kürt Ulusal Kongresi tırmanan gerginlik üzerine bütün tarafların dahil olduğu bir videokonferans gerçekleştirdi. Konferansta birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekildi
Kürdistan Ulusal Kongresi ve Kürdistan Parlamenterler Birliği’nin ortaklığıyla gerçekleştirilen Şêwira Pêşxistina Diyaloga Navxweyî online konferans başladı. Kürdistan ve dünyanın birçok merkezinden kurum ve temsilcilerin katıldığı konferans KDP ve PKK arasında çatışma noktasına kadar gelen anlaşmazlıkların çözümüne odaklandı. Konferansın ilk oturumunda katılımcıların mesajlarına yer verildi. Açılış konuşmasının ardından KNK üyesi Zeyneb Murad, Kürt halkının geleceğini tesis edebilmesi için önünde çok sayıda fırsatın mevcut olduğunu ve Kürdistan’ın düşmanlarının Kürdistan’ın her yanında bu fırsatların değerlendirilmesine engel olunmaya çalışıldığını belirtti. Gerçekleştirilen konferansın amacının ulusal barış olduğunu ifade eden Murad, “Hiçbirimiz geçmişte acı tecrübelerini yaşadığımız kardeş katlini tekrar istemiyoruz. Artık kimsenin Kürtler arası bir savaşa tahammülü kalmadı” dedi. Murad’dan sonra söz alan Sadi Pire, ulusal barış için insaniyet merkezli bir diyaloga ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Düşmanı tanımak gerekir
Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven, yaptığı konuşmada, “Çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Bütün dünyada ciddi bir dönüşüm var. Bugüne dek ulus devletle yönetilen ülkeler bu sistemlerini gözden geçiriyor. Biz Kürtler ise hala dört parçayı bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu ittifakla da hangi parçanın nasıl bir sistem kurmak istiyorsa onu yürütmesini istiyoruz. Demokratik temellere dayanan bu sistemi uygulamaya geçirmek elbette ki kolay değil. Çünkü bizim kurmak istediğimiz bu yapıya birçok devlet engel olmaya çalışıyor. Fakat bizi sevindiren bir durum var: Kürtler 100 yıl önceki Kürtler değil. Kürtler artık haklarını biliyor, birbirini tanıyor, dünyayı tanıyor. Bunun için birçok bedel ödendi. Bu noktada Kürtler adına siyaset yürütenlere sorumluluk düşüyor. Biz doğru bir dil kullanmak zorundayız. Bugüne dek erkeklerin ağırlıkta olduğu bir siyaset vardı ama artık kadınlar güçlü bir şekilde siyasetin içerisinde. Bugüne dek erkek aklı ve diliyle yürütülen siyasetin pek bir faydası olmadı. Ama artık kadınlar var. Kadınlar ve erkekler olarak birlikte bu meseleyi doğru bir dille çözmemiz gerek. Geçmiş yüzyılda birçok şey başardık. Önümüzdeki yüzyıl için de bazı şeylerin altını çizmemiz gerek. Düşmanımızı tanımamız gerek. Evet, düşmanlarımız belli ama onları özellikle işaret etmemiz gerek. Falan egemen iyidir falan egemen kötüdür gibi bir algıyla başarı elde edemeyiz. Bütün işgalciler aynıdır. Bunu iyi kavramamız gerek.”
Taraflar birbirlerine saygılı olmalıdır
KDP-İ adına Saleh Qadrî de, “İki parti arasında başlayıp çatışmaya aşamasına kadar gelen bir süreç var. Kürt partilerin birbirlerine düşman gibi yaklaştıkları tutumları kabul edilemez. Kendi varlığını diğerlerinin üstünde gören anlayışları kabul edemeyiz. Bu anlayış terk edilmedikçe çözüm yolunu bulamayacağız. Kardeş katli zehir gibidir. Hiçbir tarafın kazancına değildir. Böyle bir durumda kaybeden yine Kürtler olacaktır. Kürdistan’ın işgalcileriyle olan sorunları çözmek için onları bile diyaloga çağırırken kendi aramızda neden çatışıyoruz? PKK, Güney Kürdistan yönetimine saygı duymalıdır. Güney Kürdistan hükümeti ve partileri de Kürdistan’ın diğer parçalarındaki özgürlük mücadelelerine saygı göstermelidir. Savaş isteyen taraflar Kürdistan halkı tarafından mahkum edilecektir. Hiçbir sonuç elde edemeyeceklerdir” diye belirtti.
Her iki taraf sorunlar için bütün müzakere kanallarını açmalıdır
Kongra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal da konuşmasında özetle şunları dile getirdi: “Bugün Kürt halkının direnişi geçmiştekinden çok daha güçlü bir durumdadır. Fakat dört işgalci devletin saldırılarını arttırdığını görüyoruz. Özellikle Türk devleti tüm parçalarda Kürt halkına dönük bir saldırı içerisindedir. Bu yüzden Kürtler arasındaki anlaşmazlıklar Kürtler için çok hazindir. Kürtler arasındaki bütün sorunlar diyalog yoluyla çözülmelidir. Düşman, Kürtler arasındaki sorunlardan güç alıyor. Buna fırsat verilmemelidir. Kürtlerin kendi aralarındaki sorunları çözebildiğini ispat etmemiz gerekir. Kürtlerin kendi sorunlarını çözme aşamasına gelmesi gerekmektedir. PKK, sorunların çözümü için bütün diyaloglara açıktır. KNK bir diyalog heyeti oluşturup bu sorunları çözmeye odaklanmalıdır.”
Başka alanlardaki kazanımlar tehlikeye girer
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdi de, şunları ifade etti: “Başur’daki haberleri üzüntüyle karşılıyoruz. Hiç kimsenin bu süreçte Kürt halkını bir kardeş katliyle yüz yüze bırakmaya hakkı yoktur. Hiçbir Kürdün buna rıza göstermeyeceği açıktır. Kürdistan, geçmiş yıllardaki Kürdistan değildir artık. Dünyanın her yanında dostlarımız var. Dostlarımız da bu anlaşmazlıktan rahatsız. Son 20 yıldır çıkan sorunlar nasıl diyalogla çözülmüşse bugünkü sorunların da yine diyalogla çözülebileceğine inanıyoruz. Geçmişte o imkânlar nasıl vardıysa bugün de vardır. Bir daha birakujî olursa bu Kürt halkının dört parçadaki kazanımlarını tehlikeye koyacaktır. Rojava’daki kazanımları da tehlikeye sokacaktır. Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerek. Bütün Kürt partileri bilmelidir ki birakujiye sebep olan kimseyi Kürt halkı affetmeyecektir. Bu yüzden bir diyalog heyetinin kurulup bu sorunu çözmesini öneriyoruz. Biz bütün kurum ve güçlerimizle diyalogdan yanayız.”
Kürtler hassas bir süreçten geçiyor
Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Yürütme Kurulu Eşbaşkanı İlham Ehmed de şunları dile getirdi: “Kürt halkı çok hassas bir süreçten geçiyor. Her partinin bu hassasiyeti göz önünde bulundurması gerekir. Kürt halkının önünde önemli bir yüzyıl var. Bu süreçte geleceğimize zarar verecek her adım büyük bir ihanet olacaktır. Kürt halkının davasına karşı büyük bir vicdansızlık olacaktır. Bu yüzden de bu süreçte partici tüm yaklaşımlar bir kenara bırakılmalıdır. Kürdistan’ın tüm parçalarında Kürtlere dönük bir kıyım politikası vahşi bir şekilde ilerliyor. Bu kıyım politikalarına karşı bir arada durmamız gerekiyor. Çünkü her parça Kürdistan tüm Kürtlerindir. Kürt halkının sorunlarına karşı dünya çapında çok iyi bir fırsat doğdu. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bu konferanstan sonra bir komite oluşturulmalıdır. Bu komite Güney Kürdistan’da neredeyse çatışma noktasına kadar gelen anlaşmazlığın çözümü için çalışmalıdır. İki tarafı ziyaret edip bu meseleyi diyalogla çözmelidir. Diyalogdan başka hiçbir çözüm yolu yoktur. Kendi aramızdaki sorunların silahla çözümü olmaz.”
‘Kürt halkının geleceği için doğru konumlanamayız’
PYD Moskova Temsilcisi Ferhat Patiyev de şunları söyledi: “Bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak gerek. Düşmanın adını koymak, onu işaret etmemiz gerek. Kürtlerin kendi içinde de düşmanları var. Bu yüzden dış düşmanlarımız içeridekileri kullanarak Kürtleri çok rahat manipüle edebiliyor. Türkiye’nin Kürt düşmanlığı yaptığı çok açık. Eğer ki düşmanı düşmanlığıyla adlandırmaz ve işaret edemezsek Kürt halkının geleceği için doğru konumlanamayız. Kürtler, tıpkı DAİŞ’e karşı olduğu gibi düşmanına karşı bir araya geldiğinde yapamayacağı şey yoktur. Eğer bugün Kürtler Kürt güçlerini birbirine düşürmeye çalışan Türkiye’nin düşman olduğunda hemfikir olmazsa onun hakkından gelemeyecektir. Düşmanın adını doğru koymak gerekiyor.”
Ulusal birlik acildir
Salih Müslim ise, konuşmasında şunları ifade etti: “Bugün Kürdistan’ın düşmanları çok belirgin. En küçüğünden en büyüğüne Kürdistanlı yurttaşlara düşmanın kim olduğunu sorduğunuzda size düşmanın kim olduğunu gösterir. Bir çocuk bile bunu gösterir. Yine gidip o çocuğa Kürtler için en acil gerekliliği sorduğunuzda size cevaben ‘ulusal birlik’ diyecektir. PKK gerillaları Kürdistan’ın dört parçasından çıktı o dağlara. O dağlardaki gençler tüm Kürdistan’ın gençleridir. 80’li yıllardan beri o dağlarda gayet meşru bir temelde bulunuyorlar. O gençleri korumak Başur halkının sorumluluğundadır. Kürdistan’ın her parçasından halk, bütün umutlarını o gençlere bağlamış. Bu gençlerin oradan çıkarılması, düşmanın önüne atılması kabul edilemez. Bir araya gelmemiz ve ne sebeple olursa olsun düşmanı sevindirmememiz lazım. Herkesten elinden geleni yapmasını istiyoruz. Herkesin vicdanını dinlemesini diliyorum.”
MA