Dünya üzerinde nüfusu on milyonlarla ifade edilen hiçbir ulus yoktur ki devlet olmasın. Kürtler müstesna! Coğrafyası dörde hatta beşe bölünen Kürtlerin; tarihsel tecrübesine, gelişkin kültür ve köklü medeniyet birikimine ragmen, bu parçalanmışlık onları bütünlük içinde hareket etmekten, ortaklaşarak karar almaktan, danışarak iş bölüşümü içinde davranmaktan uzak kılmıştır.
Farklı ulus devletlerin idaresi altında yaşamak farklı zihin kodlarını geliştirir. Farklı zihinler birlik olmak adına ortaya müspet katkılar sunmaktan uzaklaşır. Farklı eğitim sistemleri, farklı siyasal sistemler ve farklı kültürlerle etkileşimin asimilasyoncu planlamayla dayatılmasi birbirini iyi anlamayan birbirine yabancı düşünüş ve yaşam şekilleri doğurur. Kürtler farklı ulus devletlerin idaresi altında olmanın bu türden getirdiği dezavantajları en çarpıcı haliyle yaşıyor.
Uzun bir zaman bu yabancılaşma sürecini yaşayan bir ulus, bütünlüğünü oluşturmak adına adımlar atmaz, bu amaç ile stratejik bir tavır ve hareket geliştirmez, iyi bir yol haritası çizmezse, ulusal varlığını tehlikeye atmış olur.
Kürt halkı kadim bir halk olarak kimliksel ve ulusal varlığını sürdürmek adına kendisini kuşatan, asimilasyona tabi tutan, toprağını, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini işgal edip sömüren ırkçı ulus devletlere karşı büyük bir direnç göstermiş, varlığını her şartta korumayı başarabilmiştir. Ancak varlık sorununu aşabilen Kürtler, maalesef varlıklarından kaynaklı insanî, ahlakî ve evrensel haklarını kazanma ve kullanma noktasında olması gereken duruma kavuşamamıştır. Bu durumun nedeni birlikte siyaset yapamamak, birlikte karar alamamak, mücadeleyi birlikte yüklenememek, riski ve tehlikeyi bölüştürememek; kaderde / kederde, kazançta ve kayıpta, sevinçte ve hüzünde ortaklaşamamaktır.
Kürt halkının dayanışma ve birliktelik içinde hareket etmesini engelleyen mekanizma, maalesef siyaset mekanizmasıdır. Oysa Kürt siyaseti bunun aksine Kürtlerin birlikte ve dayanışma içinde olmasını sağlaması gerekirdi. Bunu gerçekleştirmek adına tüm gerekli çabaları ortaya koymalıydı. Siyasal bilinç haddi zatında en başta güçlü olmanın, hak kazanmanın yolunun birliktelikten geçtiğini öğreten bir bilinçtir. Bu yönde çabayı kutsayan, bu çabaları koruyup kollayan, geliştirip genişleten, etkinleştiren dinamik aslında siyaset mekanizmasıdır. Lakin ne yazık ki Kürt siyaseti uzun yıllar bu işlevi görmekten uzak; bu işlevden soyutlanmış analitik muhakemeden ve mantıktan yoksun seyir izledi.
Ancak bu şekilde bir gidişatın Kürtlerin devasa sorununa çözüm olamayacağını görmeye başlayan Kuzey Kürdistan Kürt siyaseti bu hususta bir çıkar yol bulmanın arayışı içindedir. Bu bağlamda 7 Haziran seçimi sürecinde en somut haliyle arayışı geçip fiiliyata dönen seçim ittifakları ve bunun üzerinden de işler hale getirilmesi istenen seçim ötesi ittifak arayışları tüm eksikliklerine rağmen devam ediyor. Bu süreci önemsemek, akamete uğramaması adına destekleyip adımları cesaretlice atmaya teşvik etmek, Kürt halkının yararına olacaktır. Bu türden arayışların yoğunlaştığı seçim dönemleri arayışların başlayıp bittiği dönem olmaktan çıkarılmalı, kalıcı hale gelmesi sağlanmalıdır. Bu sureçlerin içinde olan, en son Amed’de gerçekleşen toplantıya İnsan ve Özgürlük Partisi adına katılan biri olarak en baştan bugüne kadar olan süreci iyi niyetli görüyorum. Gelinen aşamanın tatmin edici olmasa da umut verici olduğunu düşünüyorum.
HDP’nin bu arayışlar sürecinde ortaya koyduğu tutum, niyet açısından sorgulamaya tabii tutulmayı hakketmeşse de pratikte ortaya konan tavrın yanlışlığı ve yetersizliği ciddi anlamda bir sorgulamaya ve muhasebeye tabii tutulmalıdır. Gerektiğinde özeleştiriyi yapmaktan kaçınmayan Kürt hareketi ve parti olarak HDP’nin bu eksik ve yanlışları masaya yatırdığına da inanıyorum. Bunu toplantıya katılan sayın Ahmet Türk ve sayın Pervin Buldan’dan duymak doğrusu çok değerli idi. Bütün tereddütlere rağmen samimiyet noktasında bir güven sorunu yaşamıyorum. Ancak aksi bir durum olduğunda ve bu somutlastığında bunu da samimice ifade edecek kadar içten davranacağımın ve gereğini yapacağımın da bilinmesini isterim.
27 ekim günü daha somut olarak seçim ittifakının konuşulacagı toplantıdan Kürt halkını motive edecek müspet bir sonucun cıkmasını umuyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Allah birlikte olmayı sever ve birlikte olan samimi niyetlilerin yardımcısı ve kollayıcısıdır.