Anadil gününe ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Rêdûr Dîjle, Kürt dilinin resmi dil ve eğitim dili olması için bu mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı
Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu tarafından 17 Kasım 1999’dan buyana 21 Şubat “Dünya Anadil Günü” olarak kabul edildi.
Anadil gününü tarihçesi Pakistan’da yaşanan bir olaya dayanıyor. “Bengal Dil Hareketi”nin Pakistan’ın Urdu dilini Bangladeş halkına resmi dil olarak dayatılmasına karşı 21 Şubat 195’de düzenlediği yürüyüşe kolluk kuvvetlerinin saldırması sonucu birçok üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. “Bangladeş Şehitler Günü” olarak anılan 21 Şubat, 17 Kasım 1999’da Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından “Uluslararası Anadil Günü” kabul edildi.
“Uluslararası Anadil Günü” 24 yıldır, anadil ile ilgili farkındalığı arttırmak, dillerin unutulmamasını sağlamak, çok dilliliği savunmak amaçlarıyla kutlanıyor.
Türkiye’de tek dil politikası kapsamında bugüne kadar 18 dil tehdit altında. Kürtçe üzerinde uygulanan asimilasyon politikası aralıksız sürüyor.
“Uluslararası Anadil Günü” kapsamında Mezopotamya Ajansına değerlendirmelerde bulunan Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Rêdûr Dîjle, ve Ankara’da faaliyet yürüten Anka Dil Kültür Sanat Derneği (ANKA DER) üyesi Yusuf Varlı 21 Şubat dolayısıyla anadili öğrenmenin önemine değindi.
‘Dil toplumun en kıymetli varlığı’
Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Rêdûr Dîjle, dilin iletişim aracı olmaktan çok toplumun en kıymetli varlığı olduğunu belirterek, “Bu varlık duygu ve düşünce bağlamında toplumun zihniyet, ahlak ve estetiğini barındırır. Bu aynı zamanda toplumun kimliksel varoluşudur” dedi.
Kendi dilliyle yaşamını idame edemeyen bir toplumun dilinin zamanla egemen dilin hegemonyası altında yok olmaya mahkûm olacağını vurgulayan Dîjle, dil üzerindeki asimilasyonun “kültürel soykırım” politikası olduğunun dile getirdi.
‘Kültürel soykırım’
Kültürel soykırımın fiziksel soykırımdan öte bir kırım olduğunu ifade eden Dîjle,” Başkalarının dili bizim için kolonyal bir dildir ve bu kolonyal dil ile olan yaşam da kolonyal bir yaşamdır. Bu nedenle doğru bir temelde kendi hakikati ile iletişim kurmak ve bu iletişimi en doğru şekilde kimlikle bağlantısını kurmak gerekir. Kürt kamuoyunun kendi hakikati ve öz kimliği ile yaşamak istiyorsa dili etrafında kenetlenmesi ve yaşamın her alanında dili ile konuşup yazması gerekir” dedi.
Kürtçeye dönük yasaklama politikalarını değerlendiren Dîjle, amacın Kürtlerin hakikati ile olan iletişimini engellemek olduğuna değindi.
‘Resmi dil talebi’
Dîjle, “Kürt Edebiyatçılar Derneği olarak temel amacımız ve arayışımız bu ruhu, bu, estetiği bu zihniyeti özgün bir şekilde edebiyat yoluyla görünür kılmaktır” ifadelerini kullandı.
Kürt dilinin resmi dil ve eğitim dili olması için bu mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Dîjle, Kürt kamuoyunun da bu hassasiyetle yaklaşması gerektiğini belirtti.
Anadil Günü’nün önemi hakkında değerlendirmelerde bulunan ANKA DER Üyesi Yusuf Varlı da Kürtçeye dönük baskı ve asimilasyon politikalarına karşı anadil öğrenmenin önemine dikkat çekti.
‘Kaybolmaya yüz utmuş dilleri korumak’
Öncelikli amaçlarının kaybolmaya yüz tutmuş dilleri korumak olduğunu dile getiren Yusuf Varlı, ulus devlet anlayışı ile azınlıkta kalan halk ve toplumların dilleri ve kültürlerinin tehlike altına girdiğini belirterek, “Anadilin korunması, esasen insanın temeli ve korunmasıdır” dedi.
Baskı ve yasaklar
Kürtçeye yönelik baskı ve yasaklar üzerinde duran Varlı, İstanbul Kürt Enstitüsü ve Kurdî-Der’ hatırlatarak binlerce insanın anadili olan Kürtçeyi bu kurumlarda öğrendiğini kurumlar kapatılınca halkın anadilini öğreneceği yer bulamadığını ifade etti.
Varlı derneklerin kapatılmasının binlerce insanın anadilinden ve Kürt kimliğinden uzaklaşmasına sebep olduğunu belirterek, “Halk anadilinden uzaklaşıyor. Türkçe kelime ve söylemler anadilin arasına karışıyor ve anadil değişime uğruyor. Kurdistan’da artık birçok yerde Türkçe konuşuluyor.” dedi.
‘Halkımız anadiline sahip çıkmalı’
Anadilin bozulması ve Türkçeleşmesinin sebebine de değinen Varlı, “Bugün çocuklarımız eğitimlerini sürekli olarak Türkçe alıyor. Televizyonda sürekli olarak Türkçe yayın yapılıyor. Sosyal ağ her ne kadar imkân sağlasa da çoğunlukla dilin üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Bundan dolayı bizler dernek ve kurumlar açmalı, destek vermeli ve bu kurumlara yönelik girişimlerde bulunmalıyız ki Kürt halkı buralara gelsin ve dilimizin kaybolmasına izin vermesin. Halkımız anadiline sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘Kelimelerimize sahip çıkmalıyız’
Binlerce kelimenin kaybolduğunu belirten Varlı, “Bugün Meleyê Cizîrî’ye, Axmedê Xanî’ye onların eserlerinin arasından bakıyoruz; 10 binlerce hatta 100 binlerce farklı farklı kelime var. Kelimelerimize sahip çıkmamız lazım. Sadece dilbilgisini öğrenmekle değil, Kürtçe sesleri de öğrenmemiz gerekiyor” dedi.
HABER MERKEZİ