Son dönemde Kürt cephesinde Kürtçe’ye (kurmanci ve dımılki/kırmancki) destek amacıyla peş peşe girişimler geldi. Geçen yılın sonuda Diyarbakır’da Kürt kökenlilerin çoğunlukla temsil edildiği partiler ortak bir deklerasyonla Kürtçe’ye sahip çıkılması kararı almıştı. Bugünlerde de Diyarbakır’da Kürtçe’nin yaygınlaştırılması konusunda bir dizi konferanslar yapılıyor. Çok geç kalınmış olmakla birlikte, “zararın neresinden dönülürse kardır” kabilindendir şüphesiz. Ancak temel problem, oto asimilasyonu besleyen metropolün kendisidir. Yoğun göç ettirmenin altındaki yatan nedenlerin başında da bu var. İşte somutu: Kürt okur yazar kesiminin büyük bir kısmı Türkçe konuşmakta. Çoğu Türkçe eserler vermekte. Hatta Kürt kimliğinin haklarını savunan bu konuda bedel ödeyen siyasetçisinden gazetecisine, sanatçısından edebiyatçısına, müzisyeninden, araştırmacısına kadar çok geniş bir alanda yaygın bir durum. Siyaseten Kürtçe konuşmak moda. O da zaten az bir zaman dilimiyle sınırlı. Buna karşın şu anda Kürtçe’yi metropollerde yaşatan kesim ise köylü kökenliler. Okuyanların önemli bir kesimi konuşmakta imtina ediyor. En çok da Kürtçe’yi küçümseme, kendini var etmede sıfır etkiye sahip olarak görme durumu söz konusu. Öne çıkan gerekçe ise ekonomik getirisinin olmayışı. Doğru. Zaten bunun içindir ki devlet özellikle bu dili fiiliyatta yasaklı hale getirmiş. Kürtçe konuşma yaygınlaşırsa, ekonomik cephesi de kendiliğinden gelişir. Unutmamak gerekir ki, aynı dili konuşmadan birlik de gerçekleşmiyor… Evdeki yaşam dili, bilenler aralarında birincil iletişim dili haline getirilirse ekonomi politik de etkisini gösterir. Eksik tek şey pratik. Çözüm, Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılmasından önce bizzat pratikte yasakladığımız, konuşmaktan imtina ettiğimiz anadili birincil iletişim dili haline getirmekten geçiyor.
Üç kalemde asgari ücret…
Enerji piyasası verilerine göre bir metreküp doğalgazın fiyatı Avrupa’da 110-120 dolar iken Türkiye’ye gelen gazın fiyatı 250 ila 280 dolar. TMMOB, 2019’da gerçekleşen rakamlar üzerinden yaptığı hesaplamalara göre asgari ücretin ayda yaklaşık yüzde 10’u doğalgaz faturasına gidiyor. Su ve elektrik de dahil asgari ücretin yüzde 20’sini buluyor. Ancak Aralık ayında gelen faturalar, TMMOB’un hesaplamasının da üstünde. Genelde iş nedeniyle hafta içi gündüz işte olup sadece akşamları evde olanlar en düşük 240-270 TL arasında bir rakam ödemek zorunda kaldılar. Bu da asgari ücretin yüzde 10.2-11.6’sına tekabül ediyor. 50 TL’lik elektrik ve 25 TL’lik su faturası eklendiğinde toplam ödenecek bedel 315 TL’ye ulaşıyor. Bu da asgari ücretin yüzde 13.5’i bu üç kaleme ödeniyor. Çocuklu ailelerde ise rakam ortalama 430 TL’yi buluyor. Asgari ücretin yüzde 18.5 ediyor. Elektrik, su bedeli de eklendiğinde maliyet 505 TL’yi buluyor. Yol ücretini eklersek, çocuklu ailelerde rakam yüzde 30.1’e ulaşıyor. İşte 7 milyonun hali…
Libya: Kaddafi’ nin ahı tuttu!
20 Ekim 2011’den bu yana savaş arenasına çevrilen Libya’da savaş, şiddet, açlık, sefalet devam ediyor. 19 Ocak’ta Berlin’de Libya’ya barış getirmek için masada gözükenlerin tümü, gerçekte Libyayı bugünkü hale sokanlardan başkası değildi. İşin trajik yanı, ekonomik kaynaklar için Libyayı ateşe atanlar, ile savaş öncesinde Kaddafi’yi evlerinde ağırlayıp baş göz edenler de yine aynı güçler idi; Londra ve Paris’teki develi-çadırlı ziyaret hala hatıralarda… O halde Kaddafi’yi niye devirdiler? Sonra ne oldu? Coğrafya Kaddafiyi mumla aratan totaliter liderler arenasına döndü. Tarihin bir cilvesi, bugün Batılı güçlerin olumlu baktığı Libya’nın büyük bir kısmını elinde bulunduran Kral İdris’in 1969’da devirlemesinde Kaddafi’nin yanında yer alanların başında geliyor. Askeri eğitimi SSCB’den almış 1986’daki Çad savaşında esir düştükten sonra ise kapağı ABD’ye atmış. Sonra dönüp, Batı ve diğer güçlerin Libya’ya “barış” getirme projesinde rol aldı. 10 yıllık savaş sonrası iki kent hariç Libya’nın tümüne hakim. Hem Rusya hem de ABD ile yakın ilişkide. Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile anlaşması ise Hafter’in elini daha da kuvvetlendirmiş gözüküyor. Berlin’deki müzakere tutumu ve sonrasında Trablus hava alanına yönelik füze saldırısı buna işaret ediyor. Batı deyim yerindeyse Kaddafi’yi ortadan kaldırdığına bin pişman; Umduğunu bulamadı. Bula bula yanı başlarında onlarca intihar bombacısı İŞİD’li ile milyonlarca mülteci buldu. Kaddafi’yi yalıtalım derken, kendilerini yalıtır hale geldi. Libya halkı da öyle. 2010’lara büyük bölümü çalışmadan petrolden gelen paralarla yaşayan, eğitim, sağlıktan bedava yararlanan, 1990’ların başında çocuk paşına 30 Libya dinarı (1LD=1.24 TL) alanların büyük çoğunluğu 10 yıldır sefalet içinde. Libya’nın muazzam enerji ve ekonomik kaynaklarını elde etmek kimseye kolay lokma olmayacak gibi… Libyayı yıkmak için harcanan para ile bir-iki Libya kurulurdu. İşte dünyanın adaleti.