Kürtçe yazan herkesin bedel ödeyeceğinin farkında olduğunu belirten yazar Gulgeş Deryaspî: ‘Benim felsefemde yüzyıllardır her şey Kürt diliyle inşa oldu. Bu yaşamı başka bir dille nasıl paylaşayım?’
İktidarın, Kürtçe çalışma yürüten herkese bedel ödettiğini söyleyen yazar Gulgeş Deryaspi, “Ben bu zamana kadar Kürt dili edebiyatı üzerine çalıştım, bundan sonra da çalışmalarımı sürdüreceğim. Tutuklansam da, öldürülsem de geri adım atmayacağım” dedi.
Bitlis Tatvan’da 25 Temmuz 2019 tarihinde evine yapılan baskınla gözaltına alınan ve katıldığı basın açıklamaları ve yürüyüşler gerekçe gösterilerek 30 Temmuz 2019 tarihinde tutuklanan Yazar Gulgeş Deryaspi, 9 ay tutukluluğunun ardından geçtiğimiz aylarda serbest bırakıldı. Tutuksuz yargılaması devam eden Deryaspi’nin son duruşması 3 Aralık’ ta görüldü. Duruşmada Deryaspi hakkında, “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Kürt diline yönelik baskı ve kendisine verilen hapis cezasına ilişkin JinNews’e değerlendirmede bulunun Deryaspi, “Kürtçe çalışma yürüten herkes bedel ödeyeceğinin farkında. Benim de tutukluluğumun tek sebebi Kürt yazar olmam” dedi.
‘Kürtçe bir yaşamı başka dile nakletmek kolay değil’
Neden bu dilde yazıyorsunuz? Sorusunun sadece Kürt yazarlara yöneltildiğini söyleyen yazar Gulgeş Deryaspî, farklı dilde yazan bir yazarın böyle bir sorunun karşısında şaşkınlık yaşayacağını fakat Kürt dilinin yasaklanan bir dil olması nedeniyle hiç şaşırmadığını ifade etti.
Deryaspi, “Çünkü dilimize kıymet verilmedi. Dilimiz, günlük yaşam dili olmadığı için soruluyor bu soru. Kürtçe yazmayacaksam hangi dilde yazayım? Türkçe mi yazayım? İngilizce mi yazayım? Hangi dilde yazarsam yazayım benim yaşamımı anlatamaz. Bir yazar yaşamı boyunca beş duyu organıyla ne hissettiyse o hisleri doğrultusunda bir sentez oluşturarak yazıyor. Ben Kürt bir ailede doğdum. Annem Kürt, babam Kürt’tü. Yaşadığım toplum Kürt’tü. 17 yaşıma kadar Kürt bir toplumun içindeydim ve Kürtçe dışında bir dil bilmiyordum. Yaşamının Kürtçe tamamlamışken, beynimde oluşturduğum şeyleri başka bir dille yazarsam sıkıntı yaşarım” diye konuştu.
“Benim felsefemde yüzyıllardır her şey Kürt diliyle inşa oldu: Kültürüm, inancım, dinim, yaşam felsefem bütünü Kürtçeyle inşa oldu ve bir seviyeye vardı. Bu yaşamı olduğu gibi nasıl başka bir dile nakledeyim ve paylaşayım. Kürtçe bir yaşamı farklı bir dile nakletmek kolay değil. Bu nedenle her millet nasıl ki kendi diliyle de yazıyor ve kedini daha kolay ifade edebiliyorsa ben de Kürtçe yazıyorum” diye vurguladı.
Kürt edebiyatı yasaklara rağmen başarılı
Kürt dilinin yüzyıllardır sürekli yasaklandığını vurgulayan Deryaspi, yasaklamalar ve koşullara rağmen Kürt edebiyatını başarılı bulduğunu dile getirdi. Deryaspi, “Kürt edebiyatını dünya edebiyatlarıyla kıyaslamıyorum çünkü bizim şart ve koşullarımız onlarla aynı değil. Kürtçe eğitim, pazar, siyaset ve yaşam dili olmamış. Felsefi, tıbbi, resmi terimleri Kürtçeye çeviremiyoruz. Çünkü egemen dillerin etkisin de kaldık. O dille yetiştirilmek zorunda bırakıldık. İsteyerek değil zorla. Kürt edebiyatının bu yasaklamalara, cezalara, dile yönelik saldırılara rağmen geldiği aşama iyi. Çok kişi Kürkçe şiirler, romanlar, hikâyeler, araştırmalar yaptı. Yine felsefe, hukuk ve diğer terimler üzerine çok iyi çalışmalar yapıldı. Eğer dilimiz yasak olmamış olsaydı, eğitim, pazar dili olmuş olsaydı; ilkokuldan doktorasına, yüksek lisansından profesörlüğe kadar eğitim koşulları olsaydı, ekonomik anlamda koşullar oluşturulmuş olsaydı ve Kürt edebiyatı bu aşamada olmuş olsaydı işte o zaman tehlikede diye bilirdik. Kürt edebiyatını olmayan koşullarda yoktan var ettik. Bundan dolayı Kürt edebiyatını başarılı buluyorum” ifadelerine yer verdi.
“Gazeteci, siyasetçi, edebiyatçı ve diğer alanlarda çalışan Kürt kadınları olarak küllerimizden doğduk” diyen Deryaspi, kadınların bu sıfatları almamak için ölümden tutuklamaya kadar büyük riskleri göze alarak kazandığını vurguladı.
Kadınlar yeni bir yaşam inşa etti
Deryaspî, kadınların toplumda kendi başlarına mücade vermek zorunda kaldıklarını belirterek, “Bir edebiyatçı, siyasetçi, felsefeci, gazeteci olmak için kadınların hiç birine bu imkânlar aile ve toplum tarafından ayaklarına serilmedi. Yazarlık yapan, siyasetin içinde yer alan, gazetecilik ve bunun gibi çalışmalar yapan kadınlar dönüp tarihe baksalar inanıyorum ki gözyaşlarına hâkim olmayacaklar. Çünkü Kürtler için yeni bir yaşam inşa ettiler. Bunun bir paçası olmanın verdiği his tarif edilemez. Bu hisleri tarih ve kitaplar anlatabilir” sözlerini dile getirdi.
‘Kürtçe çalışma yürüten herkes bedel ödeyeceğini biliyor’
Kürt dilinde çalışma yapan herkesin bedel ödeyeceğinin farkında olduğunu, bunu göze alarak çalışmalarını yürüttüğünü söyleyen Deryaspi, “Kapımı kırarak evimi bastılar ve 4 gün tecrit uyguladılar 9 ay tutuklu kaldım. 6 yıl 3 ay da ceza verildi. Yarın başıma ne getirirler onu da bilmiyorum. Bana verilen bu ceza onlara yeterli gelmeyebilir. Daha ağır cezalarda verilebilir” diyerek geri adım atmayacağını, Kürtçe yazmaya devam edeceğini vurguladı.
‘Kürt yazar olduğum için tutuklandım’
Kürtçe yazdığı için tutuklandığını söyleyen Deryaspi, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti. Hakkında açılan davalarda aleyhine ifade veren iki kişinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Deryaspi, sahte belgelerle tutuklandığını vurguladı. Aleyhine ifade verenler hakkında, bu kişi mahkemede kendisiyle yüzleşirken, ‘Ben böyle bir ifadeye imza atmadım bu kadını da tanımıyorum’ dedi. Yine aleyhine ifade veren diğer kişi Tatvan’da yüzlerce kişi için ifade vermiş. Kişi ifadesinde, ‘Ben 2012 de İran’a gittim ve 2013 tarihine kadar dönmedim. Gulgeş’i Haziran 2012’de Bitlis dağında gördüm’ dediğini aktardı. İran’da Bitlis Dağı diye bir dağ olmadığını o tarihte burun ameliyatı için hastanede yattığını ve belgelerle kanıtladığının altını çizdi.
Deryaspi, kendisine doğrudan ‘Seni yazdığın 4 kitap için tutukladık’ diyemedikleri için böyle yöntemlere başvurduklarını kaydetti.
‘Eger hûn ne nebin yek hûn ê herîn yek bi yek’
Son olarak Kürt halkının zorlu bir süreçten geçtiğini, bu zorlu sürecin atlatılması için cesur olunması gerektiğini söyleyen Deryaspi, “Korku bu yaşadıklarımızın önüne geçemez. Bunu bilmek ve birbirimize sahip çıkmak zorundayız. Halk tutukluya, tutuklu siyasetçiye, siyasetçi tutukluya sahip çıkmak zorunda” diyerek Cigerxwîn’un ‘Eger hûn ne nebin yek hûn ê herîn yek bi yek’ sözünü hatırlatarak Kürtlere birlik çağrısında bulundu.
BİTLİS