Serhat’taki cezaevlerinde ‘Esat Oktay Yıldıran uygulamalarının’ devrede olduğunu belirten İHD Wan Şube Başkanı Mehmet Salih Coşkun, birçok cezaevinde Kürtçe konuşmaya engel olunduğunu belirtti. Coşkun topluma duyarlılık çağrısı yaptı
Tecrit politikalarının derinleştirildiği cezaevlerinde her geçen gün yeni bir hak ihlali yaşanıyor. Son aylarda telefon görüşmelerinde aileleriyle Kürtçe konuşan tutsakların telefonları kapatılırken, tutsakların tüm hakları ise neredeyse askıya alındı. Serhat’taki cezaevlerini ziyaret eden ve birçok tutuklu ile görüşen İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan Şube Başkanı avukat Mehmet Salih Coşkun, cezaevlerine her gittiğinde ihlallerde artış olduğunu gözlemlediğini ifade etti.
Her türlü iletişim araçlarına el konulmuş
Erzirom (Erzurum), Wan, Agirî(Ağrı) ve İdîr’da (Iğdır) bulunan F, S ve yüksek güvenlikli cezaevlerinden başvurularda bulunan tutsakların beyanı üzerine ziyaretler gerçekleştirdiklerini ifade eden Coşkun, yaptıkları görüşmelerde ihlalleri kayıt altına aldıklarını söyledi. Cezaevlerindeki koşulların her geçen gün daha kötüye gittiğini dile getiren Coşkun şöyle devam etti: “Mahpusların birbirleriyle olan ilişkileri koparılmaya çalışılıyor. Mahpuslar arası ilişkilerin sekteye uğratılması açısından diğer yandan mahpusların sağlığa erişim hakkı, televizyona, gazeteye, dışarıyla bağlantı kurmaya yardımcı olabilecek diğer iletişim araçlarına erişimleri de ne yazık ki çok ciddi bir şekilde ihlal ediliyor.”
Coşkun, tutsakların hem kendi aralarındaki ilişkilerinin hem de dışarıyla olan ilişkilerinin uluslararası sözleşmeler doğrultusunda insan onuruna yaraşır bir şekilde olması gerektiğinin altını çizdi.
Kürtçe konuşulunca kapatılıyor
Son aylarda Kürtçe konuşan tutsaklara dönük engellemeci bir politikanın geliştirildiğine dikkat çeken Coşkun, 1980’lerin ruhunu diriltmek amacıyla bir politikayı devreye koyulduğunun altını çizdi. Coşkun, şöyle devam etti: “‘Türkçe konuş çok konuş’ şiarıyla hareket eden Esat Oktay Yıldıran ve türevlerinin bakış açısıyla yapılmış bir hareketti. Bu kesinlikle ulusal ve uluslararası mevzuata ve insan haklarına aykırı bir durumdur. Zaten kısa bir görüşme 10-15 dakikalık görüşmeleri var onlarda da Kürtçe bir kelime geçtiği için engelleniyor, yasaklanıyor. Mahpusların kendi aileleriyle Kürtçe konuşması engelleniyor, yan yana oturmalarına, temas etmelerine müsaade edilmiyor, telefon görüşlerinde Kürtçe konuşulduğunda aniden kapatılıyor. Bunlar hukuka aykırıdır. 80’lerde 90’larda cezaevlerinde yaşanan ihlallerin neredeyse birebir aynıları ve o ruhla yapılmış bir politika devrededir. Bu politikalar toplumda infiale sebep olabilecek bir yaklaşımdır.”
Amaç hayattan soyutlamak
Yüksek Güvenlikli ve S Tipi cezaevlerinde tecrit politikasının tamamen devrede olduğunu ve bu mantıkla inşa edildiklerine işaret eden Coşkun, “Havalandırmalarının bile modül şeklinde değil, oda şeklinde olduğu bir cezaevidir. Bu da tutsakların aralarındaki ilişkiyi minimuma indiriyor ve tecride sebep oluyor. Mahpusların üzerindeki psikolojik baskıyı arttırıp tamamen birbirlerinden ve dışardaki hayattan soyutlamak amacıyla yapılmış cezaevleridir” dedi.
Toplumun duyarlı olması gerekiyor
Konunun toplumsal boyutuna işaret eden Coşkun, toplumun vicdani yaklaşması gerektiğini belirterek,”Cezaevlerinde ciddi ihlaller söz konusu. İşkence, çıplak arama ve mahpusların tecrit edilmesi gibi birçok ihlal var. Toplumun vicdanlı bir şekilde yaklaşıp bunları gündemde tutması gerekiyor. Bu tecrit haline herkesin farkında olması gerekiyor” dedi.
Kaynak: MA