Neğşirvan Güner/ İstanbul
Kürtçe’nin iki lehçesinde çıkan çizgi dergisi Zrîng’in editörü Güzel ile konuştuk
Büyük bir boşluğu dolduran Kürtçe mizah dergisi Zrîng, yoğun ilgi gördüğü ilk sayısının ardından Kasım ayında ikinci sayısını da çıkardı. Geçmiş yıllarda çıkan ve ömürleri kısa süren türevlerinin aksine Zrîng hem içerik hem de kadrosuyla umut vadediyor. Üstelik Kürtçe’nin iki lehçesinde, Kurmanci ve Kirmanckî olarak okurlara ulaşıyor. Bir sonraki hedef ise Sorani lehçesinde Federe Kürdistan okuruyla buluşmak. Dolu dolu 32 sayfa olarak çıkan derginin çizer ve editör kadrosundan Doğan Güzel, İmam Cici, Eşref Mumcu, Terstaqla Reco, Rewhat, Özgür Amed, Roni Bate gibi birçok isim yer alıyor. Zrîng, dile karşı duyulan korkunun kırılmasına etki etmeyi amaçlıyor. Derginin çizerlerinden Doğan Güzel ile Zrîng’i konuştuk.
Zrîng’i çıkarma fikri nasıl ortaya çıktı?
Kürtçe çizgi ağırlıklı bir dergi çıkarma işinin fikirlik bir tarafı yok. Çünkü daha önce iki kez oldu, yaptık. Tew-lo ve Pînê… Bir dilin bu tür yayınlarının olmaması diye bir şey olamazdı bu zamanda. Bunun için Kürtçe’yi kullanabilen yazar ve daha önemlisi çizer lazım. Gel gör ki bunların yetişeceği Kürtçe kurumlar olmadığı için çizerlerin buluşup, yetişebileceği yer yine böyle bir dergi olacaktı. Maalesef, bu da bu projenin handikabı oluyor işte. Kürtçe yazar ve çizeri yetişene kadar vasat olmayı göze alan bir dergi çıkarmak… Tew-lo ve Pînê’deki o olmamışlık falan… Kendi adıma kötü bir dergi çıkarmaktansa kendi gazete köşemde işimi düzgün yapmayı tercih ettim yıllarca. Açık söylemek gerekirse ekonomik sebepler, sonra tabletle çizimin ayağa düşmesi sayesinde, -ki artık ben de tablette çiziyorum- kendi adıma üretkenliğin artması ve üzerine bir de bunca zaman sonra mutlaka Kürtçe çizebilecek yeni birileri vardır, iyimserliğiyle dergi işini bir daha ele alalım dedik. Böyle bir dergiyi çıkarırken daha önceki dergilerde yapılan bir hataya tekrar düşmenin anlamı yok tabi. İki sayfasını Kirmanckî yapıp bir halt ettiğini sanmak… Onca emek ve parayla yaptığın dergiyi az bir ek masrafla bir de Kirmanckî basmak varken. Gerçi bunun yanlış ya da gereksiz bir fikir olduğunu düşünen girişimci kafalı arkadaşlarımız da yok değil etrafta. ‘Bak satmıyor’ diyorlar. Uğraşılsa kendi kararınca satacak bence. Satmasa da çıkacak diyecek merci ben değilim tabi ama sağ olsun bunu diyenlerimiz var bir sürü. Bunları da söyleyip şikayet etmiş olayım istedim. Çünkü o yaklaşımlarla dergiyi bir de Soranca çıkarma fikri -bakın bu fikirhayat bulmayacak yoksa. Oysa aynı derecede masrafsız, kolay ve anlamlı bir hedef bu. O da olsun lütfen. 6 ay sonra, bir yıl sonra, ama olsun, Süleymaniye’de de olsun dergi.
İlk sayı Diyarbakır Kitap Fuarı’nda meraklılarıyla buluştu. Nasıl dönüşler aldınız?
Dağıtım sorunları yüzünden geri dönüşlerimiz daha çok ‘Bu Zrîng nerede satılıyor’ oldu. Kimse kalkıp kötü olmuş demedi. Büyük bir iyi niyetle. Eh kötü de olmadı aslında. Ama tabi millet bunu bu koşullarda çıkan diğer dergilerle karşılaştırıp söylüyor. Yoksa dolu dolu bir dergi olmanın uzağında olduğumuzu biliyoruz. Ama en azından korktuğum o vatan ve millet için yapılmış vasat bir dergi de olmadı. Umut var diyebilirim.
Mîrkut, Zengıl, Îsot, Tewlo, Pînê ve son olarak Zrîng. Çıkan bu dergiler isimleri arasında bir bağlantı var mı? Neden Zrîng ismini tercih ettiniz?
Mizah dergisi beklentisi çok rahatsız edici bir durumdu benim açımdan. Mizahı mümkünse Kürtçe düşünüp yazanların ya da çizenlerin yapması gerektiği bir zamana vardık artık. Çeviriyle olmasın mümkünse. Çevireceksek de, çeviride çok şey kaybetmeyecek çizgi hikaye tarzını öne çıkarmak gerektiğini düşündüğümüz için daha nötr bir isim ya da çizgi roman dergisi ismi olsun istedik. Benim nötr ‘HEVALNO’ teklifim siyasi bulunup kabul görmeyince ilk kapak tasarımına koyduğum ‘ZRING’ efektini isim yapalım dedik.
Dergi çizerleri arasında hiç kadın yok. Bu durumu kadın okuyucularınız nasıl karşılıyor?
Yok çünkü kadın çizer yok bizde… Amatör de yok gibi… Olsaydı da pozitif ayrımcılık yapmaya ne kadar hazırız o ayrı mesele. Ama ille de çizer olması gerekmiyor. Onların tasarlayacağı şeyleri biz çizebiliriz. Ya da onların tasarladıklarını çizecek dışardaki kadın arkadaşlara da gidebiliriz. Kadınların tasarlayacağı bir MEHKÛMÊ sayfası sözü aldık. Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki arkadaşlara buradan sesleneyim. Arkadaşlar, birisi size öyle bir teklifle gelirse değerlendirin lütfen.
Zrîng Kürtçe’nin iki lehçesi için büyük misyon üstlenmiş durumda. Kürtçe’ye olan ilgiyi nasıl görüyorsunuz?
Kürtçe’ye hiçbir zaman okuyup yazmak için büyük bir ilgi olmadı. Ama hiçbir zaman da kayıtsız kalınmadı. Kendi anadilinde eğitim görmüş insanların anlamayıp ayıpladığı bu ilgisizlik işin doğası gibi. Her gün elli defa sarf ettiği bir cümleyi yazılı olarak gördüğünde zor tanıyan bir genelden bahsediyoruz. Öğrenen de inat ve imanla öğrenmiştir daha çok. İşte o ilgisizler bir yana diline kayıtsız olmayan Kürdün – ki sayıları hiç az değildir bence – hevesini kırmamak, işini rahatlatmak için çizginin yardımına başvurduk bu dergiyle. Derginin bir misyonu olacaksa dille ilgili, Kürtçe korkusunu yenmeye yardım etmesi olsun. Bu da hiç az buz bir şey değil. Derginin Kurmancî ve Kirmanckî versiyonlarını karşılaştırınca yok olma tehlikesine bir dil olan Kirmanckî tek bir kişinin bile bu dili okumasını, okumaya başlamasını başarı sayacak bir yaklaşım varken Kurmancî hala dili düzeltme, adam etme kaygısının getirdiği yaklaşımlar var. Kendi Kurmancî düzeyimle çeviren arkadaşlara nereye kadar müdahale edebilirim bilmiyorum. Velhasıl bir kişi bile kârdır.