Okuyucuyla buluşan Golik’in Yayın Yönetmeni İsmail Aktaş ile konuştuk: ‘Sizlerin aracılığıyla müjdeyi vermiş olalım, Golik çıktı 1 Ağustos itibariyle. Golik ipe gelmez, yani boyunduruğu, biatı kabul etmez. Asla dize gelmez. Golik kararlı, inatçı. Gayemiz şu: Hem Kürt kültürüne hem Kürt yayınına katkı sağlamak’
Mehmet Ali Çelebi
Mikdad Midhat Bedirhan’ın Mısır’ın başkenti Kahire’de çıkardığı Kürdistan gazetesi Kürt basınının şafağı olur. 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor. 19 Temmuz 2012’de Suriye Baas yönetimine karşı başlayan Rojava Devrimi sonrası kurulan Hawar Haber Ajansı’na adını veren, Hawar dergisi ise ilk Kürt dergisi olacaktır. Şam’da Celadet Ali Bedirhan tarafından 15 Mayıs 1932’de yayına atılan Hawar’ın çıkış günü Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor. İlk Kürtçe resimli dergi olan Ronahi de Şam’da Celadet Ali Bedirhan tarafından çıkarılıyor. Halkaya Beyrut’ta Kamuran Bedirhan’ın çıkardığı Sterk dergisi ekleniyor. 1979’da İzmir’de Tiroj dergisi, 1992’de Rewşen, 2018’de Dilop dergisi Kürtçe dergiciliğinin dalları oluyor.
Dergiler raflarda konurken Kürtçe mizah dergileri de okuyucuyla buluşturuluyor: 1 Temmuz 1985’te İsveç’in başkenti Stockholm’de Mirkut çıkıyor. Yolculuk Zengıl, İsot, Tewlo, Pine, Zring ile devam ediyor. Özellikle siyasi ve ekonomik koşulların ağırlığıyla dergiler kısa ömürlü oluyor. Ağustos ayı ile birlikte Kürtçe karikatür dergisi Golik beş yıllık aranın ardından yeniden okuyucuyla buluştu. Mive Yayınları tarafından hazırlanan Kürtçe ve Türkçe mizah dergisi Golik’in Yayın Yönetmeni İsmail Aktaş ile konuştuk.
- Kürt basın tarihinin yolculuğu, gazetecilik serüveni 22 Nisan 1898’de Kahire’de başlıyor. Dergiciliğe baktığımızdaysa Celadet Ali Bedirhan’ın 1932’nin 15 Mayıs’ında Şam’da Kürtçe, Fransızca çıkardığı Hawar dergisi. Şimdi siz de Golik adıyla bir mizah dergisiyle Kürt dergiciliğine yeni bir soluk getirmeye çalışıyorsunuz. Golik 2012’de çıktıktan sonra duraklama dönemi yaşıyor. Siz nasıl yenilemeye karar verdiniz?
Aslında doğru. Kürt yayıncılık tarihine baktığımızda çok derin bir tarihi var. Hawar’dan önce Kürdistan gazetesi. Hawar’la devam eden ve Kürtlerin sürekli var olma durumu var. Sürekli bir şeyler yaratma durumları var. Golik’in farklı bir yönü var. Golik’in hem Kürt yayını açısından hem de toplumsal anlamda ciddi bir yeri var. Yeri de şu: Golik’in ilk çıkış teması Cezaevleri. Cezaevlerinden çıkıyor. Şunu her fırsatta söylüyoruz: Malesef Kürt sanatı, Kürt aydınlanması ya zindanlarda oluşuyor ya diasporada oluşuyor. Ülkesinden bu kadar koparılmış bir toplum bu şekilde var olmaya çalışıyor. Golik’in ilk doğuşu çizerlerimizden Mehmet Boğatekin’le. Mehmet Boğatekin ve çevresindeki birkaç çizer arkadaşta bir fikir oluşuyor. Bir mizah üretelim diye. Yani cezaevleri aslında her şeye rağmen birşeyler üretebiliyor. Onu göstermeye çalışıyorlar 6-7 arkadaş. ‘Neden olmasın?’ ile Golik yola çıkıyor. Çizimlerin dışarıya mektuplarla ulaşması, daha sonra o çizimlerin dijitale kaydedilip dergi haline getirilmesiyle Golik doğuyor.
Golik’in Türkçe’deki anlamı buzağıdır. Kürtler sevdiği şeylere komik isimler verir. Golik hem haylazdır, hem şöyle bir huyu vardır: Golik ipe gelmez, yani boyunduruğu, biatı kabul etmez. Golik’in böyle bir haylazlığı vardır. Küçüktür, sevimlidir, ama asla dize gelmez. Golik kendisini Kürtçe mizah, karikatür dergisi olarak tanımlıyor. Çizerlerimiz farklı dillerde çizim yapmak istediğinde buna karşı bir duruş olmuyor. Golik cezaevlerinden doğdu ve cezaevlerinden artık taştı. Cezaevlerindeki insanlar artık bedensel olarak orada olduğunu, ama fikirsel olarak, ruhsal olarak oradan çıktığını Golik’le bir kez daha göstermiş oldu. Malesef 2017’ye geldiğimizde Golik 18. sayısını çıkartıp uzun bir ara veriyor. Hem Türkiye’de ve Kürdistan’da yayıncılık sektörünün artık zorlaşması, kağıt maliyetlerinin çok yükselmesiyle Golik de geri durumda kalıyor. Ve Golik bir süre dinlenmeye başladı. Bir süredir tartışıyorduk. ‘Golik neden dinleniyor? Golik neden meraya çıkmıyor?’ diye tartışırken ‘çıksın’ dedik. Ama bu defa ‘cezaevlerinden taşsın’ dedik. Yeni bir solukla gelsin. Çünkü bu alanda ciddi bir boşluk var. Bu alanı hem doldurmak istedik, hem de bir çağrıyla çıkmak istedik. Bu şekilde Golik yoluna devam ediyor.
- Ara verip çıktıktan sonra ilk sayı gibi addediyorsunuz Golik’i… Bu tür dergiler işçiler, lise öğrencileri, üniversite öğrencilerinde daha fazla karşılık buluyor. Kontağınız oldu mu?
Golik’in ciddi bir okuru üniversiteliler. 5 yıl ara verdi, ama Golik hala akıllarda. Hem üniversite öğrencileriyle, Z Kuşağı’yla ilişki içerisindeyiz. Onların beklentilerini anlamaya çalışıyoruz. Onların Golik’e sahip çıktığını da görüyoruz. 19/1 diye adlandırdık. Kastımız, ‘bir ara vermek zorunda kaldık, ama yeniden geldik. Ve yeni, geniş bir kadroyla geldik.’ Hem Kürdistan hem Türkiye 5 yıl önceki gibi değil. Olumlu veya olumsuz anlamda birçok değişim oldu. Golik, ulusal birliği esas alan ve bunu dert edinen bir dergi olarak geliyor.
- Yeni konseptini nasıl oluşturdunuz Golik’in?
Yeni konsepti şöyle oldu Golik’in: Dedik ki Golik tüm Kürtlerin dergisidir. Zaten kapağında da gördüğümüz gibi Kürtler arası ulusal birliğe gönderi var. Hem de kapaktaki tüm çizimlerde apayrı bir mana var. 24 Sayfadan oluşuyor. Eski konseptten şu farkı var; artık Golik’te mutlaka her sayıda bir portre var. Kadim bir Kürt şahsiyetini tanıtmak var. Yeni nesile, yeni kuşağa Kürt şahsiyetleri tanıtmak, anlatmak… Kaybolmaması gerektiğini, hafızalarda olması gerektiğini anlatmak için bu portreler eklendi. Ondan sonra bir okuyucu sayfası var. Golikno dediğimiz sayfa. Golikno okuyucunun kendi sayfasıdır, yani 23+1 dediğimiz sayfadır. Yani okuyucumuz bu dergiyi alacak, okuyacak. Oraya isterse kendisi çizim yapabilir, isterse birşeyler yazabilir. Nasıl kullanmak istiyorsa o sayfayı kullanabilir. Cezaevlerinde kimi zaman kağıt sorunu da yaşarlar. İsterse o sayfayı bir mektup kağıdı olarak da kullanabilir. Bir de her sayımızda konuk yazarlar hedefliyoruz. Bu sayımızda değerli hocamız Hicri İzgören var. Konuk yazarımız. Ferhat Boğatekin arkadaşımız var.
‘Sizlerin aracılığıyla müjdeyi vermiş olalım’
- Yani hem düz yazı hem de karikatürler olacak…
Evet. Aslında şunu göstermeye çalışıyoruz. Mizah toplumun bir parçası. Her şeye rağmen gülebilen bir toplum Kürt halkı, Kürt ulusu. Her şeye rağmen bir şekilde ayakta durmasını bilen, gülümsemesiyle bir şekilde morla kazanıp kararlı bir şekilde yoluna devam eden bir ulus. Karikatür, mizah yanında, toplumsal konulara değinen, aynı zamanda tarih sayfamız var. Kürt toplumunun ciddi bir tarih geçmişi var. Kadim Kürt kültürünü, kadim Kürt tarihini yeni nesile anlatma çabamız var. Yani Golik yalnızca bir mizah, karikatür dergisi değil. Bu iddiayla doğdu, ama Golik büyüdü. Artık hiçbir şekilde boyunduruğu kabul etmiyor. Hiçbir şekilde biatı kabul etmediği gibi kendisini de aşmaya başladı. Portre, tarih sayfası, okur sayfası, konuk yazarlar sayfası derken kendisini her geçen gün zenginleştirme kararlılığında. Şimdilik 24 sayfa olarak çıktı. Çok ciddi bir tiraja ulaşacağına eminiz. ‘Ne zaman çıkacak? Golik neden gelmiyor? diye çok sayıda bildirim alıyoruz. Sizlerin aracılığıyla müjdeyi vermiş olalım, Golik çıktı 1 Ağustos itibariyle. Sadece Kürdistan’da değil, sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok noktasına ulaşmış olacak. Golik böyle bir iddiayla çıkıyor. İpe gelmeyen, biat etmeyen Golik, ulusal birlik çağrısıyla gelmiş oldu.
- Karikatürist ekibinde başka hangi isimler var?
Karikatür ekibimiz çok zengin. Yunanistan’dan arkadaşlarımız var, Savaş Seçkin. Diaspora Kürtleri dediğimiz. Almanya’dan arkadaşlarımız var, Murat İpek. Cezaevlerinde çizerlerimiz var. Her geçen gün yeni çizerler ekleniyor. Atilla Barışer, Ahmet Bilge, Cotkar, Amed Usiv, Melih Gürler, birçok arkadaşımız var.
- Mizah dergilerine baktığımızda 1 Temmuz 1985’te Stockholm’de Mirkut ilk mizah dergisi şafağını yaratırken peşi sıra Zengıl, İsot, Tewlo, Pine, Zring gibi karikatür dergileri çıkıyor. Ancak belli süre sonra yayın dünyasından çekildiklerini görüyoruz. Bu anlamda geleceğe dönük olarak Golik için ne söylenebilir?
Aslında bu acı bir durum. Yani Kürt yayını için bir trajedi. Bir süre ciddi bir emek verip büyük bir umutla yola çıkan dergilerimiz, gazetelerimiz, TV kanallarımız belli bir süre sonra yayından çekilmek zorunda kalma durumları var.
Kürt kültürüne yönelik çok ciddi bir saldırı var. Asimilasyon politikası çok ciddi bir şekilde devam ediyor. Buna karşı direnen az sayıda özgür medya var, özgür basın var.
Yayıncılık bambaşka bir durum. Özellikle, kağıt halinde matbaada çıkmak bambaşka bir durum. Mesela çizerlerimiz sürekli bir ambargoyla, bir baskıyla karşı karşıya. Çizerlerimizin yarısından fazlası cezaevlerinde. Sürekli sevk adı altında sürgün olma durumları yaşıyorlar. Bize gönderileri çok geç ulaşıyor. Dışarıda olan çizerler de sürekli olumsuz durumlar yaşamak zorunda kalıyor. Kürt yayını çıkabilecek bir matbaa bile bulmakta zorlanıyor. Çok fazla uzun soluklu olmamasının sebepleri bu. Yoksa ilgisizlik durumu değil. Kimsenin şüphesi olmasın, Kürt basınına çok ciddi bir ilgi var, ciddi bir talep var.
Ama bir de Türkiye koşulları, ülke koşulları var. Bu koşullarda yayıncılık yapmakta ısrar eden bir Kürt yayın grubu var. Golik burada kendisini nerede görüyor? Golik kararlı, inatçı. Bu yüzden adı Golik. İtaat etmeyen bir durumu var. Gayemiz şu: Bu dergiyle hem Kürt kültürüne bir katkı sağlamak, hem de Kürt yayınına bir katkı sağlamak. Bir şekilde yolunun açık olmasını sağlamak.
Kürt yayıncısı hem tanık hem sanık oluyor
- 2022 projeksiyonundan baktığımızda yayın dünyası ne durumda? Bazı yayınevlerinin kira sorunu yaşadığına, kapanmak üzere olduğuna tanık oluyoruz…
Türkiye’de Kürt yayıncısı olmak çok ciddi bir emek isteyen bir durum. Kürt yayıncısı olmak, hem tanık olmayı gerektiriyor, hem sanık oluyoruz çoğu zaman. Kürt yayıncısı olduğumuz için sanık oluyoruz. Türkiye’de Kürt yayıncısı olmak daha zor bir durum. Türkiye’nin tek bir kağıt fabrikası vardı, SEKA. AKP iktidarı her şeyi özelleştirip sattığı gibi SEKA’yı da yok etti, bitirdi. Karikatür dergisi LeMan bir açıklama yapmıştı. ‘Kağıt sorunu yaşıyoruz, çıkamayabiliriz’ diye. Böyle bir tehlikeye dikkat çekmişti. LeMan gibi karikatür dergileri arasında ciddi bir yeri olan bir dergi böyle bir kaygı taşıyorsa bizler gibi daha mütevazı, hiçbir kurum, kuruluştan, devletin herhangi yapısından destek almayan, sadece Kürt aktivistlerin kültürel kaygıyla çıkarmaya çalıştığı bir dergi tabi daha zor ayakta kalacak. Türkiye’nin dengede olmayan ekonomisi yayıncılığı çok daha zor hale getiriyor. Kağıt konusunda tamamen dışa bağımlı bir ülke. Biz de kağıt bulduğumuz sürece yayıncılığımızı devam ettireceğiz.
- Aynı zamanda kitaplar yayınlamaya çalışıyorsunuz. Sansür ve baskılar…
Birçok yazar hocamızla, dostumuzla sohbet ettiğimizde neredeyse yazdığı her cümlede bizi arayıp danışıyor. ‘Şöyle bir cümle yazdım, acaba soruşturmaya uğrar mı?’ diye. Yazarımızın bu ülke koşullarında maalesef kalemi özgür olamıyor. Ciddi baskı yazarın kalemine de sirayet etmeye başladı. Yayıncılığa yönelik çok ciddi baskı var, hissettiriyorlar.
Kürtçe kitaplar satan kitapevlerinin kiralarının yükseltilmesi
- Covid-19’un yayıncılara etkisi… İletişim araçlarının değişmesiyle okurun davranış kalıplarının değişmesi, sesli kitaplar sisteminin konuşulur olması durumu basılı yayıncılığı nasıl etkileyecek?Hükümet kitap satımı durumunda vergiyi yüzde 1’e sonra sıfıra indirdi. Ama sorun o değildi. Yapılması gereken ivedilikle şu: Türkiye bir an önce kağıt sorununu çözebilmeli. Kağıt sorununu çözemediği sürece kitap yayınlamak çok daha zor. Yayınladıktan sonra okuyucuya ulaştırmak zor. Bu konuda birçok yayıncı zor durumda. Muhalif yayınlar çok çok daha zor durumda. İktidara yakın olanların herhangi bir zorluk çektiğini görmüyoruz. Finanse ediyor, destekliyor, önünü açıyor. Gerçekten kültürel bir çaba içinde olan yayıncılar maalesef ciddi sorunlarla karşı karşıya. Her geçen gün bir yayınevinin kapanmasını duyuyoruz. Dağıtımda çok zorlanıyor. Kargo maliyeti, Kürt kitabevlerinin kiralarına bir anda 4-5 katı zam yapılması düşündürücü. İktidar güya en fazla zam oranı şu kadar olur diyor, ne hikmetse Kürtçe kitaplar satan kitabevlerine 4-5 katı zam yapılıyor. Şu denmek isteniyor ‘Bu işi yapmayın. Kürtçe kitap satamazsınız’ Koca İstanbul şehrinde Kürt kitabevi çok az sayıda. Burada 5 milyon Kürdün yaşadığını düşündüğümüzde bu kadar az kitabevinin olmasının sebebi nedir? Her şeyin dijitalleştiği duruma hazırlıklıyız. Fakat bir şekilde matbaa olarak çıkmasından yanayım. Kürtler çok fazla kağıda ihtiyaç duyuyor. Kürtlerin büyük bir kısmı zindanlarda. Cezaevlerindekilere tabletler verilecekse e-kitap okuyabilecek tamamen. Kürtler çıkarttığı kitapla, dergiyle cezaevine giriyor. Cezaevine girdiği için bizim öyle bir lüksümüz yok. Tüm dünya dijitale geçtiğinde bile biz hem matbaa olarak hem dijital olarak yolumuza devam edeceğiz. Her Kürt mahpusun olduğu her yere ulaştıracağız bu dergiyi.
- Seçim ve iktidar değişimi atmosferi söz konusu. Yayıncılar için somut olarak neler yapılması gerekir?
Hem seçime hem siyasal atmosfere ilişkin çizerlerimiz cevap verdi aslında. Okur Golik’in seçimlerdeki tavrını net olarak görecektir. Bu iktidar gidici. Yeni iktidardan yayıncıların ciddi beklentileri var. Bir an önce yayıncıların kağıt sıkıntısını çözmesi gerekiyor. AKP’nin sattığı, kapattığı SEKA’yı yeniden diriltmek, kağıtta kendi kendine yetebilen bir ülke haline getirmek gerekir. Kağıdın da dağıtımını eşit paydada yapması gerekiyor. İktidara kağıt üreten bir fabrika olmamalı. Yayıncıya kağıt üreten bir fabrika olmalı.
- Ek olarak söylemek istediğiniz…
1 Ağustos’tan itibaren herhangi yayınevinde Golik’i bulamadıklarında sosyal medya aracılığıyla, başka bir yöntemle ulaşabilirler. Okur sayfasında tavsiyelerini yazmaları bizleri mutlu edecek. Golik’e sahip çıkmalarını istiyoruz. Golik’in çağrısı, amasız, fakatsız ulusal birlik. Tüm Kürtlerin dergisi olmaya aday bir dergi.
Fotoğraflar: Doğan Kaynak / Ercan Kaplan