Mevcut bilimsel verilere göre sapiens türünün yaklaşık olarak 150-200 bin yıl önce simgesel dil özelliğine yaklaştığını, bundan 50 bin yıl önce ise ilk defa işaret dilini oluşturan simgesel değer kazanan seslerle iletişim kurmaya başladıklarını ve Rif vadisinden kuzeye kapı açarak dünyaya dağıldıklarını ortaya koyuyor.
Simgesel dil, coğrafi koşulların da uygun olmasından kaynaklı olarak topluluklara muazzam bir toplumsallaşma sağlamıştır. Zagros- Toros hattında ortaya çıkan Aryan dil – kültür grubu ki, Kürtçe de bu dil grubunun üyesidir, diğer bütün alanlardan çok önce neolotik devrimi gerçekleştirerek bütün dünyaya ulaştırmıştır. Bu yönüyle tarihteki ilk devrim “dil devrimidir” denilmesi tarihsel bir gerçekliği dile getirir. Dilin oluşumu bununla bağlantılı olarak köklü bir kültürel devrime yol açması, coğrafi üretici güçle birebir ilişkilidir. Zagros-Toros hattı geçmişten bugüne bir hakikat ve özgürlük arayışının hattıdır. Bu hattaki özgürlük arayışı hala aktif bir şekilde, çeşitli ölçeklerde kendisini göstermektedir.
Toplulukların kullandıkları simgesel dil aynı zamanda topluluğun soy ismi gibidir. Dil, toplumsallığı oluşturan ilk belirleyici olan kimlik öğesidir. Dildeki kullanılan kelimeler, kelimelerin fonetik, etimolojik kökeni o toplumun hangi zihniyet yapılanmasından olduğunu gösterdiği gibi, hangi kültürel ortamdan geldiğinin de göstergesidir.
Dil kavramı kültür kavramı ile sıkıca bağlantılıdır. Dili dar anlamda kültür olarak tanımlayabiliriz. Dil bir toplumun kazandığı zihniyet, estetik, ahlak, duygu ve düşüncelerin toplumsal birikimidir; bu bakımdan dil bir kimliktir. Kullanılan sözcükler, kavramlar, isimler temsil ettikleriyle aynı şeylerdir. İsim nesnenin ruhudur. İsim ya da sözcük temsil ettiği şeyin ruhunu taşır. Evrendeki her varlık bir isimle kimlik kazanmıştır. Bu nedenledir ki, sözcüklerin doğru ve yerinde kullanılması önemlidir. Alevi inancında “doğru söz Hak kelamıdır, Xizir hakikati ile sınanmamış her söz çiğdir” söylemi tarihsel bir tespittir.
Özellikle Dersim coğrafyası Kürt Alevilerinin “Dilimiz Xızır’ın dilidir” söylemi son derece önemlidir. İlk sözcüklerin Tanrı-Krallar tarafından değil; bilgelik ve kemalet sahibi, yüreği barış ve sevgi ile dolu olan ana- tanrıçalar tarafından konuşulmuş şiirsel dildir. Xizir aklı aynı zamanda özgür düşünce anlamına gelir, tahakkümü kabul etmez. En zor anlarda bile baskı ve zulme karşı direnişi ve özgürlük bilincini diri tutmak, özgür toplumun dilini, destansı direnişini esas almak Xizir dilinin hikmetidir. Bu hikmet “Toplumsal direnişin edebiyatını” yaratarak kültürel direniş hattını sürekli yenileyerek, kültürel öz savunmanın en etkili dinamiği olmuştur.
Geçmişten günümüze kadar, krallara, diktatörlere, tekçi zihniyetlere karşı kültürel direniş hattı, hakikat arayışı en fazla şiir dili ile anlatılmıştır. Şiir dili tahakkümü kabul etmeyen bir dildir. Bu hakikatçı damar Zerdüştlükten (Avesta) Yarsanlığa, Ehl-i Hak, Kakai, Alevilik, Dersim Reya Hak süreklerinin şiirsel inanç dili son derece güçlü bir direniş ve Hakikat dilidir. Bu süreklerin dili aynı zamanda Alevi Kürtlüğün de dilidir ve Aryenik bir damarın özelliklerini taşır. Birçok araştırmacının “Kürt edebiyatı Gorani lehçesi ve Ehl- i Hak’a dayanır” söylemi tarihsel bir tespittir. Her hakikat arayışı adeta kaderi olan coğrafyanın dili ile kendini anlatır.
Ulus devlet anlayışı ile beraber devletler asimilasyon politikaları ile farklılıkları tekleştirmek için inkar ve imha konseptini sürekli diri tuttular. Farklılıklar egemen kültürün içinde eritilecek nesneler haline getirildi. Bu asimilasyon politikalarından en fazla farklı diller etkilendi.
Dil bir ulusun kimliğidir. Dili yok edilenin, yok edilecek bir şeyi kalmamıştır. Cumhuriyet modernitesi, ulus devlet anlayışının dışındaki bütün unsurları asimilasyona tabi tutmuştur. Yeni kurulan Cumhuriyet etnik olarak Kürtler, inanç olarak Alevi süreklerinden başlayarak dil ve kültür alanında çok kültürlülüğe el koymuştur. Kültüre el koymak, bir toplumun varlığını, birliğini, dilini, toplumsal gövdesini inkar etmektir, gasptır. Kültürün inkarı kimliğin inkarıdır, bu da toplumsal hafızanın yok edilmesidir.
Bastırılmış ulusal kimlikler genelde kendini tanımlarken, etnisite ve dilden yararlanırlar. Egemenler ilk tarih ve dili yok ederler. Bütün savaşlarda ilk tarih ve dil yok edilmiştir. Dil, aynı zamanda ulus olma özelliklerinden biridir. Ulusal kimlik talebi anadil talebi yoluyla dile getiriliyorsa, dil kültürel bir kavram olmanın yanında politik bir faktöre dönüşür. Anadilde eğitim-öğretim talebi artık pedegojik olmaktan ziyade politik bir faktöre dönüşür. Dil bir savunma ve ulus olma talebini meşrulaştırır. Dil kolektif bir kimliğin meşrulaştırılmasında en önemli araçtır.
Aryen dil ailesinin bir üyesi olan Kürtçe hala yasaktır. Kürt dil bayramında hala Kürt sanatçıların konserleri iptal ediliyor!