Kürt yayıncılığının mali sıkıntıların yanı sıra belirli kesimler tarafından sistemli ve kasıtlı girişimlerle boğulmak istendiğini belirten Kürt yayınevleri temsilcileri, “Yayınevlerinin bu zorlu günleri atlatabilmesi için en büyük sorumluk Kürt okuyucuların sırtında” dedi.
Bu yıl 6’ncısı düzenlenen Diyarbakır Kitap Fuarı 25 Eylül’de başlayıp 30 Eylül’e kadar devam edecek olan fuara Kürt yayınevleri de katıldı. Kürt yayıncılığının yaşadığı zorlukları anlatan yayınevleri temsilcileri, yaşadıkları sorunların başında siyasi yasaklar ve ekonomik sorunların geldiğini kaydetti. Buna dair son örnek ise, 1995 yılında İstanbul’da kurulan Avesta Yayınları tarafından basılan üç kitap hakkında tam da fuarın açıldığı gün yasaklama kararı verilmesi. Yayınevlerinin ağır koşullardan geçtiğinden yakınıp, 23 yıldır yayıncılık hayatlarında hiçbir dönem bu kadar zorlanmadıklarını belirten Avesta Yayınları’nın Diyarbakır Temsilcisi Songül Keskin, özellikle son iki yılda devreye konulan politikalarla Kürt yayıncılığının sistemli ve kasıtlı girişimlerle çevresinin sarıldığı görüşünde.
‘Çok zor bir dönemden geçiyoruz’
Yüzyıldır devrede olan asimilasyon sürecinin en yıkıcı döneminden geçtiklerini dile getiren Keskin, içinde bulundukları durumu şu sözlerle anlattı: “Kürt yayınevlerinin yaşadığı zorluklar, Kürt kültürünün ve dilinin yaşadığı zorluklarla doğrudan bağlantılıdır. Kürtçe resmi olarak eğitim, okuma, yazma dili değil. Hiçbir yasal statüsü olmayan eğitimden gündelik yaşama kadar hayatın hiçbir alanında etkin olmayan, olmasına izin verilmeyen bir dilde kitap çıkarmak başka türlü nasıl olabilir? Yıllardır bir haysiyet meselesi olarak gördüğümüz için Kürtçe kitap yayımlıyoruz. Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Kürt yayıncılığı sistemli bir şekilde boğulmak isteniliyor. Yaşadığımız şartlarda Kürtçe yayın imkansız. Bir de bütün bunlara ilgili olması gereken kesimlerin ilgisizliği eklenince, karamsarlığa düşmekten kurtulamıyoruz.” Tek kaynaklarının Kürt okuyucular olduğunu vurgulayan Keskin, “Kitap satışları maliyetini karşılayamıyor. Çoğu Kürt yayınevleri bu ekonomik sorunu kaldıracak potansiyele sahip değil” diye konuştu.
‘Kürt Yayıncılar Birliği kurulsun’
Dara Yayınları Koordinatörü Bawer Berşev de, Kürtçe yayıncılık konusunda içerisinde bulunulan durumu tarif etmek için DBP’li belediyelere kayyum atanmasından sonra Kürtçe eğitim veren kurumların peş peşe kapatılması ve kamusal alanda yapılan kültürel etkinliklerin yasaklanmasından Kürtçe tabelaların sökülmesine varan uygulamalara işaret etti. Bugün Kürtçe kitapların yasaklanmasının, dilin konuşulmasının yasaklanmasına kadar varabileceğini kaydeden Berşev’ın uygulanan bu politikalara karşı önerisi ise, acil olarak Kürt Yayıncılar Birliği, Kürtçe kitapları dağıtacak bir dağıtım şirketi ve kitabevleri zincirinin kurulması.
Dayanışma çağrısı
Aryen Yayınları Sorumlusu Roj Agir ise, yayınevi olarak özellikle bandrol alma konusunda sıkıntı yaşadıklarını anlattı. Bugün sayısı 10’nun üzerinde olan Kürtçe yayınevlerinin binlerce kitap bastığını, ancak Kürt nüfusuna göre bu kitap sayısının hayli az olduğunu belirten Agir, bunun nedenini Kürtçenin yıllarca yasaklı olması ve alım gücünün düşük olmasına bağlıyor.
Uzun süredir fuarı beklediklerini dile getiren Agir, Diyarbakırlı kitapseverlerin fuar alanını ziyaret edip, Kürt yayınevleri ile dayanışma içinde olmaları gerektiğini belirterek, “Yayınevlerinin bu zorlu günleri atlatabilmesi için en büyük sorumluk Kürt okuyucuların sırtında” dedi.
Aram Yayınevi’nden 5 yeni kitap
Öte yandan, Aram Yayınevi, 5 yeni eseriyle yeni yayın dönemine girdi. Yayınevi, “Toprağın Şarkısı” Rojbin Perişan tarafından, “Hakikat Rejimi” Ergün Atabey, “Sıfıra Yükselmek” Zeki Bayhan, “Lênûska Leyla” Menaf Osman, “Nişancı” ise Metin Aktaş tarafından yazılan eserler kitapseverlerin beğenisine sunuyor.
Kaynak: MA