Yol arkadaşı, kadın dayanışması, farklı inanç ve halklardan kadınları bir araya getiren geleneksel kitap yöntemlerinin farklarını ortaya çıkaran kolektif bir tattır ‘Kürt Siyasetinin Mor Rengi’.
Samimi, derin, ince, sıcak, yapıcı, düşünen, düşündüren, eleştiren öz eleştiri veren, gülen güldüren sinirleri alınmış bir kitaptır. Sinirleri alınmış bir kitap diyorum çünkü her alanı kaplamış olan, ağları güçlü erkek egemen zihniyetin yazısız ittifakları, ırkçı, dinci, cinsiyetçi, iktidarcı, rantçı erkek egemen devlet saldırılarına karşı o kadar ağır, amansız bir mücadeleyi ayrıştırmadan, nefret ettirmeden yazmayı başarmak da çok ciddi bir mücadele gerektirir. Erkek tarzından farklı popüler olmak için kadını en ağır öyküleriyle yazmayan, kadını bilinçsiz, kendilerini de en bilinçli olarak saymayan son sözü de kendi söylemeyen hem araştırma hem öykü tadında, hem de zindanlara karşı direnişin bir parçası olarak kolektif kıymetli bir çalışmadır.
Kitap tam bir kadın bakış açısıyla yazılmış, kaba, retçi olmayan erkek egemen zihniyeti sorgulayan ama kadın mücadelesinin kazanımlarını tüm kadınlara mal eden bir dildir. Kitap kadın kazanımlarını toplumsallaştıran objektif, şeffaf bir dille kadın kazanımlarının itibarlı sonuçlarıyla ele alan aynı zamanda erkeğin kendini görmesini saylayan, erkekle eşit olmayan koşularda yol alma mücadelesinin değiştirip dönüştürme çabası veren ‘dip dalga’ kadının dinamik akışkanlığının bereketini anlatıyor.
Aynı zamanda Türkiye kadın hareketleriyle tamasın, gecikmelerin, birbirini anlama çabasının sıcak bağlarla ifade etmenin inceliğini ve birlikte özgürleşme ideasını yenileyen bir tattır Kürt Siyasetinin Mor Rengi.
Ve kitap da ‘adım adım yükselen kadın mücadelesi…’ ‘O kadar kadını nereden bulacaksınız…’ kadının da tuvalet ihtiyacı olduğunu fark eden zihniyetin ‘hiç o yönlü düşünmemiştik…’, ‘bizi kocalarımıza mahcup etme, elini çabuk tut…’ ‘anne, çocuk ve cezaevi’ ‘bir ihtilal tutuklanması…’ ‘sen de erkeklerle mi yemek yiyeceksin…’ ‘ reise beg yok mu…’ ‘tarih duran ve susan kadını hiç sevmez…’ ‘ üç kez vekil oldum mecliste üç yıl bile kalmadım, ‘kadın olmak zor… hatta tehlikeli…’ ‘siz bir kadının arkasından mı yürüyeceksiniz…’ ‘başkan artık kadınlara bir şey söyleyemiyoruz…’ ‘il il gezilecek kadınlar yapamaz…’ ‘ para işlerini kadınlara teslim etmek lazım…’ ‘bu kadın demiri soğuk çiğniyor…’ cezaevinden meclise…’ ‘üzerimize kapatılan kapıları kırmak…’ ‘taktir edilen hizmetin karşılığı cezaevi…’ ‘bir kadın seksen kadın oldu…’ ‘kadın belediyesine çevirdiler…’ öykülerini bulacaksınız.
Birlikte yola çıktıklarımızı anlatmak, kitabını onların yerine imzalamak takdir edilir ki oldukça zor bir duygudur. Bizi bu günlere getiren Amed zindanından özgürlük için yaşamını veren Sakine Cansız şahsında tüm kadınlara vefa borcumuz hiç bitmeyecek. Emeği geçen tüm kadınlara; emeğinize sağlık, sevgiler.