Kürt sanatçı Suna Alan’ın şair Arjen Arî’nin şiirinden bestelediği ‘Tu Bihata’ isimli eseri yeni çıktı. Alan ile müzik yolculuğunu konuştuk
Ahmet Güneş
Kürt müziğinde kendine özgü yorumu ile tanınan Suna Alan, “Tu Bihata” isimli single çalışmasını Red Music etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sundu. Sözleri modern Kürt şiirinde önemli bir yer tutan şair Arjen Arî’ye, müziği ise Suna Alan’a ait olan “Tu Bihata” tüm dijital platformlarda yayında.
Klasik ile modern Kürt müziğinin güzel bir örneğini oluşturan “Tu Bihata”, ünlü Kürt şair Arjen Arî’nin sınırlara sıkışmış bir sevda şiiri. Biz de yeni çalışması ve müzik hayatına dair Suna Alan ile söyleştik. İnsan yaşadığı yere benzerken, başka bir yere gittiğinde benzerlikleri de beraberinde taşır. Göç veya seyahat olsun, fark etmez. Yolun öğrettiği ve yolun yol açtığı bir dünyadayız. Suna Alan da farklı yerlerde yaşamış ve deneyimler biriktirmiş. Bu yaşanmışlıklar Alan’ın sanatında yer bulurken, kendini şöyle ifade ediyor: “Biz Kürt sanatçısının bugün için söyleyeceği bir sözü olması ve üretmesi gerektiğine de çok inanıyorum.” Londra’da yaşayan Kürt sanatçı Suna Alan’ı, müziğini ve hayatını dinliyoruz.
- Bir köyde doğdunuz, sonra metropol, şimdi ise Londra. Bu farklı göçlerin müziğinizi etkilediğini söyleyebilir miyiz? Etkilediyse nasıl bir etki bıraktı?
Göç sonucu yerleşilen yerlerdeki mevcut kültürler ile bir etkileşim yaşadığımız doğrudur. Bu sorunuz bana Tony Gatlif’in 1993 yapımı Fransız filmi Latcho Drom (Güvenli Yolculuk) isimli belgesel filmini anımsattı. Film, Romanlar ile yaşadıkları coğrafya arasındaki ilişkiyi temsil ediyor. Roman halkının kuzeybatı Hindistan’dan İspanya’ya, esas olarak müzikten oluşan yolculuğu ve bu yolculuk boyunca göç ettikleri coğrafyalardaki etkileşim hakkında. Film bir grup Hintli Roman’ın bir çölü geçerek bir ağacın altında gerçekleştirdikleri ritüel ile başlıyor. Devamında Roman yoluculuğu İstanbul’un kenar mahallelerine, oradan da yaşlı bir adamın diktatör Nikolay Çavuşesku’nun düşüşünü bir baladda anlattığı Romanya’ya geçiyor. Ardından yaşlı bir Roman kadın, Auschwitz’de hayatını kaybedenler için şarkı söylüyor. Film, göç boyunca form değiştiren Romanların müziği ve dansı ile İspanya’da son buluyor.
Bingöl’ün bir dağ köyünde, Kürt Alevi bir ailede yedi çocuktan biri olarak dünyaya geldim. Ben iki yaşında iken aile çeşitli nedenlerle İzmir’e yerleşti. Burada köy koşullarından farklı olarak gecekondu yaşamının müziğime katkısı olduğunu düşünüyorum. 78 Maraş Katliamı ardından yerleşen Kürt Alevileri ve 90’lı yıllar ile köylerini terketmek zorunda kalan Mardinlilerin yoğunlukta yaşadığı bir muhitte büyüdüm. Kalabalık aile bireylerinin bir araya gelip saz çalıp seslendirdiği kilamlar, türküler, deyişlerin yanısıra, hanemizde teypten çalınan dengbêj kilamları ve radyodan dinlediğimiz sol türküler eksik olmazdı. Dışarıda ise rengarenk yöresel giysilerle halay çekilen Mardin düğünlerine karışır, evlerinde bağlama eksik olmayan Türkçe kelimelerin karıştığı Kürtçeleriyle Maraşlı komşularımızın kilamlarına eşlik ederdik. Tabi İzmir yine Rumlar, Romanlar, Yahudiler ve farklı farklı etnik ve dini azınlıkların yaşadığı bir yer. Tüm bunların benim şekillenmemde ve müziğimin şekillenmesinde oldukça büyük payı var. Devamında 2006 sonlarında neredeyse her milletten insanın yaşadığı Londra’ya yerleşmem beni kendi kültürel kimliğime daha çok yakınlaştırırken, Kürtçe müziğini dünya sahnesinde görme bakış açıma da yön verdi.
- Kürtçe’nin farklı lehçelerinden şarkılar söylüyorsunuz ama aynı zamanda Sefarad, Ermenice, Rumca ve Arapça şarkılarınız da var. Böyle bir tercih ya da inat mı diyelim, neden?
En çok ”öteki” olan birbirini anlar. Örneğin ailesi Bulgaristan’dan 89 yılında zorunlu göçe tabi tutulan Bulgaristan Türkü bir arkadaşım da biz Kürt çocukları gibi okulda aşağılanırdı, konuşması ile alay edilirdi. Aleviler Alevi olduklarını her yerde söyleyemezdi. Yahudiler kendilerini izole etmişlerdi. Rumlar gizlice radyodan Rumca ezgiler dinlerdi. Benim köyümün adı Ermenice. Farklı dil ve dini kimliklere sahip olsak da aynı coğrafyada iç içe yaşıyoruz. Bu farkındalık içinde büyürken aslında benzer deneyimlerimiz, hikayelerimiz olduğunu farkettim ve bu hikayeleri müzik yoluyla paylaşmaya böyle böyle karar verdim.
- IŞİD’e esir düşen Nadia Murad için de beste yaptınız, Kürtçe şarkı söylediği için Türkiye’de yıllardır hapiste tutulan Nûdem Durak için de beste yaptınız. Bu bireysel hikayeler sanatçı duyarlılığı elbette ama sizden dinlemek isteriz?
Efsanevi siyahi kadın sanatçı ve aynı zamanda bir sivil haklar aktivisti Nina Simone bir röportajında ”Yaşadığımız zamanları yansıtmak bir sanatçının görevidir” der. Onlarca hit bestesi arasında Simone’un en önemli klasiklerinden birisi, Amerika’nın siyah kadınlarını 4 karakterle anlattığı ‘Four Women’dir (Dört Kadın). Şiddete maruz kalan, tecavüze uğrayan, seks işçiliğine zorlanan, kötü koşullarda çalıştırılan siyahi kadın köleler ve torunları: Sarah, Safronia, Sweet Thing ve Peaches.
Ben elbetteki geçmişte, 50-60 yıl öncesinde seslendirilen kilamları, folk eserleri yorumlamayı çok seviyorum lakin biz Kürt sanatçısının bugün için söyleyeceği bir sözü olması ve üretmesi gerektiğine de çok inanıyorum. Nadia Murad ve Nûdem Durak için yaptığım beseteler böyle bir düşüncenin ürünüdür.
IŞİD tarafından ailesi katledilerek esir alınan Êzidî Kürt kızı Nadia Murad ile Londra’da bir sendikanın düzenlediği toplantıda muhabir olarak tanıştım. Kendisi ile uzun bir söyleşi gerçekleştirdik. Her ikimizin de oldukça zorlandığı bir söyleşi oldu bu. Beni en çok bunca travmaya ve genç yaşına rağmen, inatla ve sabırla sesini duyurmaya çalışması, oradaki dimdik duruşu etkiledi. Bu söyleşi sonrasında Londra’da iki ayrı dayanışma konseri organize ederek ilgili kurumlara destek verdim. Ardından da Nadia’nın söyleşideki anlatımlarından yola çıkarak ”Nadîa: Gulebûka Şengalê” (Şengal’in Gelinciği) isimli bestem şekillendi. Bu eser yayınlandıktan sonra Nadia Murad, Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Ben yakınları, çevresi genelde politik nedenlerle müebbetler alan bir aileden geliyorum. Nûdem Durak’ın sırf Kürtçe söylediği için 19 yıldan fazla hapis cezası ile karşılaşması derinden sarstı beni. Hem bir sanatçı hem de bir kadın olarak benim de tam şu anda söyleyecek bir sözüm olmalıydı. Sarmaşıklar, üzerlerine beton dahi dökülse bir yolunu bulup gökyüzüne süzülmeyi bilirler. Arsızdırlar, onlar özgürlüğe doğru sabırla ve inatla yola çıkarken hiçbir engel tanımazlar. Dargerînok da işte böyle şekillendi.
- Müziğin yanında gazetecilik de yapıyorsunuz. Bu çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?
Ben çok erken yaşlarda yazmayı çok sevdiğimi farkettim. Hatta çocukken 33 yaşımda ilk romanım çıkacak derdim. Tabi bunu hayata geçiremedim ama varın siz anlayın yazmayı ne çok sevdiğimi… Uzun yıllar cezaevindeki yakınlara, arkadaşlara mektuplar yazdım. Sonra bilhassa kadın ve kültür sanat haberleri yazmaya ilgim olduğunu farkedince, Londra’ya yerleştikten sonra muhabirlik yapmaya başladım ve şimdilerde de zaman ölçüsünde devam ediyorum.
- Bundan sonrası için neler yapmayı planlıyorsunuz?
Sözleri şair Arjen Arî’ye, müziği ise bana ait olan “Tu Bihata” eserim yeni çıktı. Bu eser ile bir tanıtım konseri ve devamında da Avrupa merkezli dinleti, konser ve festival takvimimiz olacak. Yine halihazırda bekleyen bestelerim var. Onları da zaman içerisinde kaydederek müzikseverler ile paylaşmayı planlıyorum.
Suna Alan kimdir?
Londra’da yaşayan Kürt Alevi şarkıcı Suna Alan, geleneksel Kürt dengbêj müziğinin ve İzmir’de zengin bir kozmopolit kültür ortamının içinde büyüdü. Müziğinin ana odağı, Kürt folk şarkıları olan Alan’ın repertuarı Ermenice, Rumca, Arapça, Sefarad ve Türkçe şarkıları da içermektedir.
İngiltere merkezli Brush & Bow isimli yaratıcı gazetecilik platformu, 2018’de “Kadın Rol Modelleri Projesi’’ kapsamında Suna Alan’ın portresine yer verdi. Alan, ”Müzikte Kadınlar” konser dizisi kapsamında Southbank Centre’da sahne aldı. İngiltere’nin önemli müzik okullarından biri olan SOAS Üniversitesi’nin oluşturduğu SOAS Kurdish Band ve SOAS Rebetiko Band projelerinde de müzik çalışmalarını sürdüren Alan, İngiltere ve yurt dışında çok sayıda konser ve festivallerde sahne almaktadır.
Suna Alan – Tu Bihata: http://<https://youtu.be/fWR-6LlsNmg>
Tüm dijital platformlar: http://<https://ffm.to/suna-alan-tu-bihata>