Dünyada hakim ulus devletlerin merkezinde olduğu yeni ırkçılık ve milliyetçilik biçimlerinden ezilen uluslar da etkileniyor. Son yıllarda varlığını yok etmeyi hedefleyen ve uzun süreden beri devam eden savaş, yoksulluk, göç, baskı, şovenizm ve çoklu sömürü düzeneklerine karşı ezilen Kürt halkı da doğal olarak birçok zeminde daha fazla ulusal kimliğine sarılmaya başladı. Kürt halkının yaşadığı bu değişimi, ulusal bilincin ve kırıma karşı reaksiyonun yükselmesi olarak nitelendirme yerine, ağırlıklı olarak Kürtlerde milliyetçiliğin yükselmesi şeklinde okunması, sorgulanması gereken bir durum. Bu değişim neden böyle okunuyor?
Öncelikle ezilen, sistematik olarak sömürülen, kırıma uğratılan bir halk için “milliyetçiliğe mi kayıyor” sorusunu sormak; Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin sömürgeleştirme repertuarlarına karşı yıllardır direnen Kürtlerden bir de milliyetçi olmamaları için mücadele etmelerini beklemek ultra romantik ve bir kadar da absürd bir beklenti gibi geliyor.
Kürtlerin eskiye oranla ulusal kimliğini sahiplenmede yaşadığı değişimin politik ve sosyolojik okumaları oldukça yetersiz. Bu yetersiz ve talihsiz okumaların arka planında çağımızın en örgütlü ve de en politik topluluklarının başında gelen Kürt halkını tanımamanın yan etkileri var. Hem tarihsel hem güncel olarak Kürt milliyetçiliği, dünyadaki milletlerin milliyetçiliğinden her zaman daha farklı yaşandı. Kürt halkı hiçbir zaman ırkçı, faşist ideolojilere göz kırpmadı. Dahası son yıllarda Kürtlerde ortaya çıkan ulusal kimliğe yönelik duruşta kenetlenme hali, mevcut sağ popülist muhafazakar odakların içe kapanması ve tüm dünyayı düşman ilan etme paranoyası gibi yaşanmadı.
Bu yetersiz ve talihsiz okumalar yer yer manipülasyona da geniş bir alan açıyor; Kürt halkının asıl mücadelesine de zarar veriyor; ezilen bir halkın dehşet tablosu karşısında daha fazla görünür olma ve varlığını koruma çabasını çarpıtıyor. Kürt milliyetçiliği diye ifade edilen birçok mesele Kürt halkı için hak, adalet, özgürlük, kimlik ve dünyanın diğer halklarının yaşadığı gibi insanca yaşama olan özlemin dışa yansımasının ötesine geçmiyor.
Kürtlerin kimliğini, siyasetini, yerelini ve coğrafyasını risklere karşı savunması, onları milliyetçi bir halk yapmaz; tam aksine kendi hayatları üzerinde yürütülen insanlık dışı uygulamalara, savaşa ve sömürüye karşı bir duruş sergiledikleri için onları haysiyetli ve onurlu bir halk yapar. Bu nedenle Kürtlerin mevcut bölgesel ve küresel stratejik değişimler karşısında gösterdiği reaksiyonu, milliyetçiliğe kaymanın ötesinde; savaşın, şiddetin ve çözümsüzlüğün tetiklediği bir toplumsal ve siyasal savunma hali olarak okumak daha ahlaki ve adil bir okuma olacaktır. Bu yönüyle yükselen Kürt kimlik mücadelesini ve özgürleşme arzusunu doğru anlamak ve bazı Kürdi partilerin milliyetçi çizgisine mal etme sığlığından da vazgeçmek gerekiyor.
Devleti, sermayesi, ordusu, uluslararası alanda tanınırlığı olan koca koca ülkeler milliyetçiliğe kayarken tek bir hakka sahip olmayan Kürtlerin milliyetçiliğine yüklenmek asıl fotoğrafı görmemizi engelliyor. Uluslararası hukukta Kürtlerin kalıcı ve güvenli bir kimlik kazanımı hala yok. Beş yüz binlik nüfusa sahip toplulukların bağımsız ülke sahibi olduğu bir dünyada milyonlarca Kürdün dili hala yasaklı ve meclis gibi bir platformda bile kendi ana dilleriyle üç beş cümle kurduklarında, kayıtlara bilinmeyen dil olarak geçiyor. Bu durum adeta milyonlarca Kürdün aşağılanmasından başka bir şey değil.
Milliyetçiliğin Kürtler arasında yükseliyor olmasını bir risk olarak görmek yerine öncelikle etrafa dönüp bakmak, yükselen ana akım milliyetçilikle yüzleşmek, bölgesel ve küresel ölçekte Kürt halkının kazanımları ve varlığı üzerinde sürdürülen tehditleri görmek, milliyetçilerin-ırkçıların yüz yıldır Kürtlere dayattığı onursuz yaşama karşı bir direnç göstermek daha adil değil mi? Burada Kürt halkını milliyetçilik üzerinden yargılamadan-etiketlemeden, hakim ulusçu perspektif ile eşitlemeden önce kendilerini anlamak daha ahlaki bir tutum değil mi?
Kürt milliyetçiliğine gönderme yapmak yerine ağzında kan, dilinde intikam, aklında kırım ve katliam olanları durduralım. Sıra Kürt milliyetçiliğinin dünyaya ve toplumlara verdiği veya vereceği zarara gelene kadar milliyetçilik Kürtlerin eliyle aşılmış olacaktır.