Kürtçenin eğitim ve resmi dil olması talebiyle HDP’nin de içinde olduğu 9 Kürt partisi tarafından oluşturulan Kürt Dili Platformu, başlattıkları kampanyanın üç ayaklı olduğunu belirterek, taleplerini BM’nin gündemine de taşıyacaklarını söyledi.
Kürtçeye yönelik asimilasyon politikalarına karşı bir araya gelen Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Demokrat Partisi- Bakur (KDP-B), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (KDP-T), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadi İnisiyatifi’nden oluşan 9 Kürt partisi, “Kürt Dili Platformu” oluşturup bir kampanya başlattı.
“Bugün anadilimiz yarın milletimiz” sloganıyla Kürtçenin eğitim dili ve resmi dil olması talebiyle başlatılan kampanya kapsamında 10-11 Kasım’da Diyarbakır’da bir çalıştay düzenleyecek olan partiler, yol haritalarını belirleyecek.
Düzenlenecek çalıştayla Kürtçenin eğitim dili ve resmi dil olarak kabul edilmesi için 3 ayaklı bir strateji izlenecek. Bu stratejinin ilk ayağını, Kürt siyasi partilerinin belirlenen talepleri gündemlerine alıp, bu konuda oluşturacakları kamuoyu ile Kürtçenin resmi dil kabul edilmesi ve eğitim dili olmasını bir toplumsal talebe dönüştürmesi oluşturuyor. İkinci ayağında, hükümet ve bürokrasi nezdinde girişimlerde bulunarak bu taleplerin iletilmesi yer alıyor. Stratejinin üçüncü ayağını ise, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma ve sözleşmeler dikkate alınarak, konunun Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşınması oluşturacak.
Konu, “insan hakkı ihlali”, “azınlık hakkı ihlali”, “çocuk hakları sözleşmesinin ihlali” başlıkları altında BM gündemine taşınacak.
Zilan: Bizim beka sorunumuz da Kürtçe
Oluşturulan Kürt Dili Platformu’nda yer alan Azadi Hareketi’nin Siyasi İşler Sorumlusu Avukat Sıtkı Zilan, devletin Kürt siyaseti üzerindeki baskısı karşısında 9 Kürt partisinin bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Zilan, “Böyle bir şeye karşı ayakta kalmak, cevap olmak çok önemli. Bu hem çok anlamlı hem de bizi gururlandırıyor. Hani diyor ya ‘beka sorunu’, bizim de beka sorunumuz var” dedi.
Bir yol haritası belirlemek için düzenleyecekleri çalıştaya dikkat çeken Av. Zilan, çalıştayda üç grup oluşturmayı planladıklarını, bu gruplardan birinin içte halka yönelik çalışmalar yürüteceğini, ikinci grubun Ankara odaklı taleplerle uğraşacağını, üçüncü grubun ise uluslararası çalışma yürüteceğini ifade etti.
Çiftyürek: Umut verici
ÖSP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek de, Kürtlerin anadil etrafında bir araya gelmesini “ulusal birlik açısından umut verici bir gelişme” olarak tanımladı. Çiftyürek, atılan bu adımın Kürtleri bir araya getirmede önemli bir işlevi olacağını vurguladı.
Yapılacak çalıştayla atılacak adımların netleşeceğini kaydeden Çiftyürek, yürütülecek çalışmanın diğer Kürt bölgelerine taşınıp, taşınmayacağı sorusuna ise, “O konuda kararı çalıştay verecek. Eğer biz kalıcı bir çalışmanın kararını verirsek, doğal olarak diğer parçalar Güney, Rojava, Rojhilat, Paris Kürt Enstitüsü ile de doğal olarak ilişkiye girilecektir” yanıtını verdi.
Çiftyürek, şu ifadeleri kullandı: ”Kürtlerin kendi dillerine sahip çıkmasına da devlet ve iktidar engel çıkarırsa, ki sabah akşam Cumhurbaşkanı ‘Asimilasyon bitti’ diye propaganda yapıyor, kalkıp da dil kampanyası, dille ilgili yapacağımız bir çalışma engellenirse o zaman diyecek bir şey kalmıyor.”
Doğan: Devlet anadilde eğitim vermek zorunda
Anadilin önemini, “Dil insanın var oluşudur, bir milletin var oluşudur” sözleriyle tanımlayan İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Doğan ise, Kürtçenin bu topraklardan silinmeye çalışıldığı bir noktaya geldiklerine dikkat çekti.
Doğan, “Ben ve benim kuşağım okula başlamadan önce Kürtçe dışında başka dil bilmezdik. Annem ve babam hala Türkçe bilmezler, ama benim çocuklarım şimdi Kürtçe bilmiyor” dedi. ”Annem, babam ve çocuklarım arasında tercümanlık yapıyorum” diyen Doğan, sözlerini şöyle tamamladı: ”Bu benim görevim değildir, bu devletin görevidir. Ben bu devlete vergi ödüyorum. Ona karşı mükellef olduğum sorumluluklarımı yerine getiriyorum. Devletin de bana karşı sorumlulukları var. O sorumluluklardan biri de çocuklarımın ana dillerinde eğitim görmesidir” diye konuştu.
Kaynak: MA