Wan’da 2023 yılı kuraklığın derinleşeceği bir yıl olarak ön görülürken, Kürt coğrafyasının tamamında ise kuraklık her yıl giderek genişliyor. Çiftçilere barajlardan su sağlanmaması nedeniyle üretim büyük bir risk altında
Kürt coğrafyasında süren ormansızlaştırma, baraj ve HES’ler ile madenler bölgeyi yok oluşa sürüklerken, iklim değişimi yerel düzeyde gelişerek küresel sürece ekleniyor. Wan’da ortaya çıkan kuraklık ise bölge açısından kötü bir geleceğe işaret ediyor. Yeditepe Üniversitesi Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Metin Turan, yaptığı açıklamada, “Orta Doğu’daki çöl iklimi ile aynı özellikleri gösteren İç Anadolu, Van ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde kuraklık indisini görmeye başladık” diye konuştu.
2030 yılının suyu tüketildi
Kuraklığın yalnızca yağış yetersizliği olmadığını söyleyen Prof. Dr. Turan, “Aslında biyolojik döngünün oluşumunda sıcaklık ve güneş yoğunluğundaki değişikler de son derece önemli. Özellikle tarımsal üretimde bizim için su olmazsa olmazlar içerisinde ama bununla beraber güneş yoğunluğundaki değişiklikler de verimi etkiliyor ve kuraklık olarak ifade ettiğimiz, yeterli ürün alamamayla karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Turan, “Ölçmediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz. Biz bitki yetiştiriciliğinde tohumdan, tüketime kadar olan tüm aşamaları takip edip ölçümleme yapabiliyoruz. Örneğin, bir domatesin ihtiyacı olan gübre, güneş, su ve diğer girdileri biliyoruz. Gelecek 6-7 yılın suyunu tükettiğimiz için şu anda çok sayıda su kuyusu kapatıldı” dedi.
Wan Gölü
Wan’da kuraklık giderek artarken, Wan Gölü de bundan nasibini alarak sularında büyük çekilmeler yaşanıyor. Wan Gölü’nde yaşanan küçülme her yıl artarak sürerken, bu küçülme sadece küresel ısınmaya bağlanmaya çalışılması dikkat çekiyor. Wan Gölü’nü besleyen akarsu ve çayların üzerine inşa edilen HES ve barajların gölde su miktarını azalttığı gerçeği ise görmezden geliniyor. Gölü besleyen akarsular, çaylar ve derelerin suları çalınırken, bölge ise su fakiri bir bölge haline geliyor.
Kürt coğrafyası kuruyor
GAP bölgesi olarak nitelenen Kürt coğrafyasında yapılan devasa barajlardaki sulara rağmen çiftçiler kuru tarım yapmaya itiliyor. Riha, Mêrdîn, Amed ve Êlih’te yaşanan kuraklık ve susuzluk nedeniyle ürün rekoltesinde kayıplar yüzde 90’lara ulaşırken, susuz tarım yapan ya da yapmak zorunda bırakılan çiftçiler, tarlalarındaki ürünleri zaman zaman toplama gereği bile duymuyor. Bölgede devasa büyüklükte barajlar inşa edilirken milyonlarca dekar tarım arazisinin sulanacağını iddia eden iktidar, su birlikleri üzerinden istedikleri bölgeye su verirken, su kanallarının tamamlanmaması nedeniyle yüzbinlerce dekar alana sular halen taşınmış bile değil.
Yağışlarda yüzde 80 azalma
Riha, Mêrdîn, Amed ve Êlih illeri yanında Dîlok ve Mereş’te giderek artan bir kuraklık yaşanıyor. Bölgede yüzde 80’lere varan yağış azlığı artarak devam ediyor. Diğer taraftan Çewlîgl, Bêdlis, Sêrt, Colemêrg, Mûş, Wan ve Şirnex illerinde ise kuraklık tablosu derinleşirken, Colemêrg’in Cilo Dağları’ndaki buzullarda ortaya çıkan hızlı erime gelecek yıllarda kuraklığın giderek artacağını ve yerleşeceğini gösteriyor. Tüm bu gelişmeler iklim değişimine bağlanırken, bölgesel anlamda kuraklığa neden olan onlarca büyük barajın bu sürece etkisi görmezden geliniyor.
Çiftçi suya erişemiyor
Bölgedeki kurulu bulunan barajların enerji ve sulama gerekçesiyle inşa edildiği belirtilmesine karşın asıl amacın enerji üretmek olduğu bir gerçek. Riha, Mêrdîn, Amed’de tüm zamanların en korkunç kuraklığı her yıl derinleşerek yaşanıyor. Bölgede yağışlarda yaşanan azalma yüzde 80 seviyesine ulaştı. Sulu tarıma geçemeyen bölge halkının büyük çoğunluğu, çevresinde kurulu bulunan devasa barajlardaki sulardan yararlandırılmıyor olması dikkat çekiyor. Dünyanın birçok bölgesinde can yakmaya başlayan susuzluk giderek artarken, DEDAŞ tarafından enerjisi kesilerek susuzluğa mahkûm edilen halkın yaşadığı Kürt coğrafyası bu süreçten ciddi boyutlarda etkileniyor.
Yağış iklimi kökten değişiyor
Kış aylarında kar yağışının azalması, yağmurların uzun süreli stabil yağışlar yerine sellere yol açan ani ve kısa süreli yağışlara bırakmış olması kuraklığın giderek derinleştiğinin işareti. Kışları alçak basınca bağlı sıcak ve soğuk cephe hava hareketleri kuzeyden inerek Türkiye coğrafyasına yağmur ve kar getirirdi. Batı bölgelerde daha çok ortaya çıkan yüksek basınç nedeniyle kuzeyden giren yağışın güney bölgelere artık yeterince ulaşamadığı görülüyor. Metropollerin giderek büyümesi ve betona boğulması ile kentlerin yağış iklimi çoktan değişti. Yaşanan meteorolojik kuraklık tarımsal kuraklığı da içine alarak büyüyor.
EKOLOJİ SERVİSİ