Evde Kürtçe konuşan çocuklar, dışarıda Türkçe iletişim kurmakta zorlanıyorlar ve bu durum onların kendilerini ifade etmelerini, kabul görmelerini ve sosyal ilişkilerini etkiliyor. Zorunlu Türkçe öğretim psikolojik bir baskıya dönüşüyor
Selman Çiçek
Yeni eğitim ve öğretim yılı 9 Eylül’de başlayacak. Bu yıl da milyonlarca Kürt öğrenci anadilde eğitimden yoksun asimilasyon kıskacında eğitim-öğretim yılına başlayacak. Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği yöneticisi Dilan Güvenç, anadilde eğitimin önemine dikkat çeken bir rapor hazırladı. “Türkiye’de Kürtlerin Ana Dilde Eğitim Deneyimleri” adlı çalışma Minority Rights Group desteğiyle Aralık 2023-Şubat 2024 tarihleri arasında nitel araştırma tekniği kullanılarak, 20 kişi ile yüz yüze görüşmeler şeklinde yapıldı. Kürtçe eğitim veren kurumlar ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda ders veren öğretmenler ve öğrenciler ile yapılan görüşmelerde Türkçe eğitiminin Türkçe bilmeyen öğrenciler üzerinde psikolojik etkiler bırakıldığına dikkat çekildi.
Psikolojik baskı ve iletişimsizlik
Güvenç, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki öğretmenler ile yaptığı birebir görüşmelerde şu sonuçlara vardı:
“Anadili Kürtçe olan öğrenciler, okul içinde ve günlük yaşamlarında dil ediniminde ve dil kullanımında çeşitli zorluklarla karşılaşıyorlar. Evde Kürtçe konuşan çocuklar, dışarıda Türkçe iletişim kurmakta zorlanıyorlar ve bu durum onların kendilerini ifade etmelerini, kabul görmelerini ve sosyal ilişkilerini etkiliyor. Okula başladıklarında, Türkçe bilmeden başlayan çocuklar uzun süre Türkçe öğrenme çabası içinde oluyorlar. Öğretmenler genellikle Türkçe öğretme üzerine odaklanıyorlar ve çocukların Türkçe öğrenme süreci oldukça zorlayıcı olabiliyor. Ayrıca, Kürtçe konuşmanın bazı öğretmenler tarafından yasaklanması, çocukların dil kullanımını daha da zorlaştırıyor ve psikolojik baskıya neden olabiliyor. Anadilde eğitim göremeyen çocuklar, kendilerini ifade etme konusunda sıkıntı yaşayabilirler ve akademik başarıları olumsuz etkilenebilir. Bu durum, çocukların sosyal ve duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir ve akranları arasında kabul görmeme ve etiketlenme gibi sorunlara yol açabilir. Sonuç olarak, Kürtçe anadili olan çocuklar, dil edinimi ve kullanımı konusunda çeşitli zorluklarla karşılaşabiliyorlar ve bu durum onların eğitim ve günlük yaşamlarında olumsuz etkilere neden olabiliyor.”
Sosyalleşme güçlüğü
Güvenç raporunda, öğrencilerin dil farklılıklarından kaynaklı okul ortamında karşılaştıkları sorunlara de yer verdi. Raporda yer verilen bu sorunlar ise şöyle sıralandı:
“Öğrencilerin dil farklılıklarından kaynaklı okul ortamında karşılaştıkları sorunlar oldukça çeşitlidir. Dil farklılıklarının yarattığı sorunlar arasında psikolojik etkiler, sosyal izolasyon, kendini ifade edememe, akademik başarıda zorluklar ve ayrımcılık ön plandadır. Öğrencilerin kendi anadillerini kullanamadıkları ortamlarda sosyalleşme güçlüğü çekebilir ve kendilerini ifade edememeye neden olabilir. Bu durum, çocukların psikolojilerinde derin yaralar açabilir ve ileride daha büyük sorunlara yol açabilir. Ayrıca, dil farklılıklarının ayrımcılık ve önyargıya yol açtığı durumlar da mevcuttur. Öğrenciler, anadilleri dışında bir dil konuşmaları nedeniyle dışlanabilir veya aşağılanabilirler. Bu durum, çocukların kimliklerini inkâr etmelerine veya öfke duymalarına neden olabilir. Okullardaki öğretmenlerin, dil farklılıklarından kaynaklanan ayrımcılığı önlemek ve çocukların psikolojik sağlığını korumak için duyarlı olmaları önemlidir. Ayrıca, dil farklılıklarının pedagojik olarak desteklenmesi ve çeşitliliğin kabul görmesi gerekmektedir.”
Asimilasyon olumsuz etkiliyor
Günlük yaşamda geçmişten günümüze anadili kullanım düzeyinde değişiklikler yaşandığı belirtilen raporda, “Günlük yaşamda, geçmişten günümüze anadili kullanımında önemli değişiklikler gözlemlenmiştir. Özellikle Kürtçe’nin kullanımında azalma olduğu belirtilmiştir. Bu azalma, özellikle eğitim sisteminin asimilasyon politikalarıyla ve Türkçe’nin baskınlığının artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bazı çocuklar anadillerini unutmaya ve Türkçe’ye yönelmeye başlamıştır. Ayrıca, öğretmenlerin Kürtçe bilmemesi ve iletişim eksikliği nedeniyle çocuklarda güvensizlik ve duygusal kopukluklar yaşanmaktadır. Bu durum, çocukların kendilerini ifade etme ve duygusal gelişimlerini etkileyebilmektedir. Asimilasyon politikalarının, kültürel kimliklerin yok olması ve çocukların duygusal sağlığını olumsuz etkilediği vurgulanmıştır” ifadelerine yer verildi.
Anadil eğitim geliştiriyor
Raporun bir diğer dikkat çeken bölümü ise anadilde eğitim verilen kurumlarla yapılan görüşmelerde çıkan sonuçlar oldu. Güvenç, anadilde eğitim veren öğretmenlerle yaptığı görüşmelerde çıkan sonuçları rapora şu ifadelerle yansıttı:
“Çocuklar kendilerini daha rahat ifade etme yetisine sahip oluyorlar. Özgüven artışı gözlemleniyor. Okula bağlanma ve okulu sevme hissi güçleniyor. Ailelerin anadilde konuşması, çocukların evde ve okulda tutarlı bir dil deneyimi yaşamalarını sağlıyor. Okuldaki iletişim ve sosyal etkileşimde artış görülüyor. Öğrenciler arasındaki iletişim ve dayanışma güçleniyor. Kültürel etkinliklere katılım ve kültürel kimliğin korunması teşvik ediliyor. Okula katılım ve derslere ilgi artıyor. Dil becerilerinde ve konuşma yeteneklerinde gelişme görülüyor. Düşünce ifade etme ve ifade etme becerileri artıyor. Öğrenme hızında artış gözlemleniyor. Özgüven ve motivasyon artışı, akademik başarıyı olumlu yönde etkiliyor. Bu etkiler, öğrencilerin kendi anadillerinde eğitim almanın önemini vurgulamakta ve bu yaklaşımın öğrencilerin duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimine olumlu katkı sağladığını göstermektedir.”
Anadilde eğitimin önemi
Anadilde eğitim veren okulların amacına da değinilen raporda, Kürt halkının anadilinde eğitim alması ve kültürel kimliğini korumasının önemine vurgu yapılıyor. Bu okullar, devletin var olan eğitim sistemine alternatif bir yaklaşım sunarak, öğrencilerin kendi dillerinde eğitim almalarını sağlayarak toplumlarına ve kendilerine faydalı bireyler olarak yetişmelerini amaçlıyordu. Bu okulların açılmasının temel nedeni, devletin Kürtçe dilini resmi olarak kabul etmemesine ve Kürt halkının taleplerini ciddiye almamasına bir tepki olarak ortaya çıktı. Bu okulların kurulması sürecinde çeşitli zorluklar yaşandı ve hükümet tarafından resmi olarak kabul edilmedi. Ancak Kürt halkı, kendi eğitimlerini kendi dillerinde almak için bu okulları açma kararı aldı ve çeşitli zorluklarla karşılaşsa da bu hedefe ulaşmayı başardı. Bu okullar, Kürt halkının kültürel kimliğini korumak ve dilin yaşamasını sağlamak için önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Ailelerin dönüşü
Çocukları Kürtçe eğitim alan ailelerden alınan geri dönüşlere de yer verilen raporda olumlu tespitler dikkat çekti:
“Anadilde eğitimden sonra ailelerin deneyimleri oldukça çeşitliydi. İlk olarak, birçok aile çocuklarının özgüvenlerinin arttığını ve dil becerilerinin geliştiğini gözlemledi. Çocukların artık kendi dilini daha güvenle konuştuğunu ve diğer arkadaşlarıyla Kürtçe iletişim kurduğunu belirttiler. Ayrıca, çocukların evde gösterdiği davranışlarda da olumlu değişimler gözlemlediler. Çocuklar, evde çevresel farkındalık ve dil konularında ailelerine bilgilendirici ve düzeltici bir rol üstlendiler. Ancak, ailelerin deneyimlerinde zorluklar da yaşandı. Bazı aileler, çocuklarına dil konusunda yeterince destek olamamanın ve onlara yardımcı olamamanın zorluğunu yaşadılar. Özellikle, çocukların eğitimine destek olabilmek için Kürtçe dilini yeterince bilmemeleri bir engel teşkil etti. Ayrıca, çocukların ödev isteği ve okulda başarılı olmaları aileleri şaşırttı. Ailelerin genel olarak olumlu bir tutum sergilediği görüldü. Özellikle, çocuklarının özgüvenlerinin artması ve dil becerilerinin gelişmesi ailelerde memnuniyet yarattı. Bazı aileler, çocuklarının gelişimini gördükçe anadilde eğitim almalarından dolayı mutlu oldular ve hatta kendileri de bu eğitimi almak istediklerini ifade ettiler. Ancak, eğitimin resmi olarak tanınmaması ve gelecek kaygıları gibi endişeler de bazı ailelerin deneyimlerinde yer aldı. Bu endişelerin bir kısmı, devletin anadilde eğitimi tanımaması ve diplomaların geçerliliği konusunda yaşanan belirsizliklerden kaynaklandı. Sonuç olarak, ailelerin deneyimleri çeşitliydi ve bazı zorluklar yaşansa da genel olarak anadilde eğitimden memnuniyet duyuldu. Çocukların gelişimi ve özgüvenlerindeki artış, ailelerin eğitimden olumlu bir dönüş aldığını gösterdi.”