Newroz kutlamasında polisin açtığı ateş sonucu öldürülen Kemal Kurkut davasında mahkeme sanık polis Y.Ş.’nin tutuklama talebini reddederek, dosyadaki mevcut delil durumu gözetilerek, Ulusal Kriminal Bürosu’ndan olayın meydana gelişine ilişkin rapor istenmesine karar verdi.
Diyarbakır’da katıldığı 2017 yılı Newroz kutlaması sırasında polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un ölümüne ilişkin polis memuru Y.Ş. hakkında “olası kastla öldürme”den müebbet hapis istemiyle açılan davanın 4’üncü duruşması Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Adliye binasının abluka altına alındığı duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık polis Y.Ş. ve avukatı, Kurkut’un annesi Secan Kurkut, ağabeyi Ferhat Kurkut ile avukatları Mehmet Emin Aktar ve Reyhan Yalçındağ katıldı. Duruşmayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır milletvekilleri Musa Farisoğulları ve Dersim Dağ da takip etti. Duruşmayı, 30 üzerinde polisin izlemesi dikkat çekti.
Polis beraatını istedi
Mahkemeye ulaşan Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) olaya ilişkin hazırladığı raporun okunup dosyaya konduğu duruşmada, sanık polis Y.Ş. savunma yaptı. Y.Ş., ATK’nin Kurkut’u öldürülen merminin sert zemine çarparak vücuda girdiğine yönelik raporuna işaret ederek, raporun kendi beyanıyla aynı olduğunu savundu. Dosyada kendisiyle alakalı delil kalmadığını iddia eden Y.Ş., beraatını istedi.
Sanık polis Y.Ş. “Rapor beyanlarımla aynı doğrultuda çıkmıştır. Ben maktulün seken kurşun ile vefat ettiğini söylemiştim. Nüve parçasının aşırı deforme olması nedeniyle incelenmediği belirtilmiştir. Hakkımda herhangi bir delil bulunamamıştır” iddiasında bulundu.
ATK raporuyla savunma
Sanık polis Y.Ş.’nin avukatı Ahmet Fırat da, ATK raporunun baştan beri beyan ettiklerinin teyidi olduğunu savunarak, suçun müvekkili tarafından işlenmediğini söylediklerini, raporun da bunu doğruladığını ileri sürdü.
Anne Kurkut: Adalet istiyoruz
Davada müşteki olan Kemal Kurkut’un annesi Secan Kurkut, önceki beyanlarını tekrar ederek, adalet istediğini belirtti. Anne Kurkut, “Kemal’in o temiz kalbi, masum yüzü, onlara kalmaz. Allah’a havale etmişim onları. Allah cezasını versin” dedi.
Ağabey Kurkut: Tespitini istiyorum
Davada müşteki olan Kemal Kurkut’un ağabeyi Ferhat Kurkut ise, “Rapor ile sanık beyanları aynı doğrultuda çıktı. Raporu herhalde birlikte hazırlamışlar. Adli Tıp Kurumu raporu dışında görüntüler de mevcuttur. Ben katilin tespitini istiyorum. O kurşunun sahibini istiyorum. Kemal kendiliğinden vurulmuş değil ya da kendi kendini vurmuş değildir” diye konuştu.
‘Tanık polisler dışarı çıkarılsın’
Davada savunma yapan Kurkut ailesinin avukatı Mehmet Emin Aktar da salonun izleyici kısmında tanık polisler varsa dışarıya çıkarılmasını isteyerek, “Çünkü seyircilerin çoğunluğunu polisler oluşturuyor. Niye başka davalarda yoklar da bugün burada o kadar çok polis var” diye sordu. Ancak mahkeme, Aktar’ın talebine seyirciler arasında tanık polislerin var olup olmadığını sordu, yanıt almayınca talebi geçiştirdi.
‘Cezasızlık, pratiği cesaretlendirir’
ATK raporunun sadece iki paragraftan oluştuğunu belirten Aktar, kamu görevlileri tarafından işlenen cinayetlerde, cezasızlık politikası işlendiğini anlatarak, “Peki siz anneye ne diyeceksiniz? Kemal’in niçin öldürüldüğü ortaya çıksın. Annenin adalet duygusu bir nebze olsa da dinsin. Cezasızlık pratiği cesaretlendirir. Kemal’i öldüren cezalandırılsın. Yarın bir gösteriye gidildiğinde, silah sıkılmayacağından veya sıkılsa dahi cezasız kalınmayacağına emin olmak istiyoruz. Öncelikle olay yerinde keşif yapılmasını, olay yerinde görevli polislerin tanık olarak dinlenmesine, ayrıca rapora karşı, taleplerimizi bildirmek üzere süre verilmesini talep ederiz” dedi.
Keşif talebi
Daha sonra konuşan müşteki avukatı Reyhan Yalçındağ da, soruşturmadan itibaren ve mahkeme süresince gerçeklerin ortaya çıkması için çalıştıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı: ”Yaşam hakkının her durumda kutsal olduğunu ve kolluk birimlerinin cezasız kalmasından duyduğumuz endişelerimizi dile getirdik. Ergani’de sağ yakalanabilecek bir genç öldürüldü, İstanbul’da da aynı şekilde bir genç öldürüldü. Kolluk güçleri bu anlamda çok ciddi eğitimlerden geçiriliyor. Ancak her seferinde, aynı sonuçla karşılaşıyoruz. Polisler tutuklanmıyor, açığa alınsa da birkaç gün sonra göreve iade ediliyor. Adli Tıp Kurumu’nun her seferinde kolluğu aklayacak şekilde rapor düzenlediğini biliyoruz. Bu sebeple üniversitelerin adli tıp departmanlarına yazarak ikinci bir rapor alınmasını talep ediyoruz. Şimdiye kadar neden hiçbir tanık dinlenmedi. En son ara kararda, yeni adreslerinin tespitiyle tanıkların beyanlarının alınmasına ilişkin ara karar kurulmuş, ancak şu ana kadar hiçbir tanık beyanı alınamamıştır. Sanık ve müdafisi beyanlarında gerçeğin açığa çıktığını ve müvekkilinin suçu işlemediğini belirtiyor. Ancak gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir kötü huyu vardır. Olay anında muhabirin çektiği fotoğraflar ve kayıtlar nedeniyle durum ortaya çıkmıştır. Velev ki sert bir zemine çarpma durumu olsa dahi demek ki havaya sıkma dışında bir insan yürüme halindeyken ona doğru nişan alınmış ve bu şekilde bir yaşam hakkı son bulmuştur. Olay yerinde keşif yapılmasını talep ediyoruz. Tanıkların dinlenmesini ve sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz.”
Oluş şeklininin belirlenmesi kararı
Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanık polisin tutuklanma talebini olayın oluş şekli ve diğer hususları nazara alarak reddetti. Mahkeme heyeti, tanıkların dinlenmesi için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne müzakere yazılmasına, dosyadaki anlatımlar ve diğer deliller doğrultusunda olayın oluş şeklinin belirlenmesi amacıyla Ulusal Kriminal Büro’dan rapor istenmesine, Büro’nun rapor hazırlamaması durumunda, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor istenilmesine karar vererek duruşmayı 28 Şubat 2019’a erteledi.
Kaynak: MA