Londra Enerji Kulübü ve Küresel Kaynaklar Ortaklığı Başkanı Mehmet Öğütçü, Küresel ekonomik krizin tetiğinin çekildiğini ve Türkiye’nin bundan çok etkileneceğini söyledi
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) 14 üyesiyle, OPEC üyesi olmayan Rusya ve diğer petrol üreticilerinin petrol üretimini azaltma üzerine görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması üzerine fiyatlar yüzde 30 oranında düşerek 1991’deki Körfez Savaşı’ndan bu yana en keskin kaybı yaşadı.
Dünya ekonomisinde durgunluğun belirginleştiği ve üretimin düştüğü bir dönemde ortaya çıkan Koronavirüs ve en son “petrol savaşı” olarak nitelendirilen gelişmelerle birlikte, küresel ekonominin içine girdiği kriz bir kez daha gündemde yerini aldı.
Londra Enerji Kulübü ve Küresel Kaynaklar Ortaklığı Başkanı Mehmet Öğütçü, petrol piyasasının iki büyük ülkesi olan Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki anlaşmazlığın küresel ekonomi ile Türkiye ekonomisine etkilerini Mezopotamya Ajansı’ndan Selma Güzelyüz’e değerlendirdi.
Öğütçü, ülkeler arasındaki teknoloji, ticaret, kur ve biyolojik savaşları derken, petrolde de fiyat ve Pazar payı savaşlarının patlak verdiğini belirtti. Öğütçü, “Küresel bir ekonomik krizin tetiği çekildi” yorumunu yaptı.
Petrol fiyatlarının düşüşü
Petrol fiyatlarında uzun dönemden bu yana arz ve talep dengesizliğinin hüküm sürdüğünü söyleyen Öğütçü, petrolde gereğinden fazla arz durumunun olması, Çin’in başını çektiği Doğu Asya ülkelerindeki büyümenin eskisi kadar olmaması ve özellikle Çin’de yaşanan ihracat düşüşü gibi nedenlerle petrol fiyatlarının düşme eğilimine girdiğini kaydetti.
Öğütçü, “Bu ortamda OPEC zaman zaman kısıtlamaya giderek petrol fiyatlarını stabilize etmeye çalışıyordu. Yaşadığımız koronavirüs krizi, şiddeti ve bunalımı derinleştirdi” dedi.
Rusya-Suudi Arabistan anlaşmazlığı
Rusya’nın Suudi Arabistan’ın petrol üretimini günde 1,5 milyon varil azaltma talebine olumsuz yanıt vermesini de değerlendiren Öğütçü, şunları ifade etti: “Putin enerji konularında da tam bir satranç oyuncusudur. Çünkü Putin üretim kısıtlamasının en çok yarayacağı ülkenin ABD olacağını çok iyi biliyor. ABD’li zor durumdaki kaya petrol üreticileri zaten iflas eşiğinde ve fiyat artışlarına acilen ihtiyaçları var. Yine ABD’li şirketler küresel ekonomide piyasa paylarını arttırmaya çalışıyor. Rusya bundan dolayı buna yanaşmıyor. Çünkü Rusya mevcut fiyatlarla ekonomiyi yürütebileceğini aynı zamanda buna yanaşmamakla en büyük zararı ABD ile Suudi Arabistan’ın göreceğini çok iyi bildiği için bu karara yanaşmıyor. Bu kriz önümüzdeki dönemde yeni bir küresel durgunluğa hatta gerilemenin tetikleyicisi olacaktır. Bu dönemde petrol piyasalarında Rusya’yı, İran, Venezuella ve Çin ile birlikte hareket ederken göreceğiz. ABD ise Suudi Arabistan ile diğer Körfez ülkeleri ile hareket edecek.”
Türkiye ekonomik savaşa hazır değil
Petrol fiyatlarındaki durumun pazar payı savaşımlarını yeniden tetiklediğine dikkati çeken Öğütçü, yaşananların daha büyük bir savaşın parçası olarak görülmesi gerektiğini kaydetti. Öğütçü, şunları söyledi: “Teknoloji savaşları, ticaret savaşları, kur ve biyolojik savaşları ile birlikte üçüncü dünya savaşı çoktan başlandı. Savaşlar artık eskisi gibi tankla toplarla, savaş uçakları ile yapılmıyor. Yeni savaşta enerji, ticaret döviz teknoloji savaşları ön planda. Buna da Türkiye’nin hazır olması lazım çünkü bu asimetrik bir savaş. Ama dışarıdan baktığımız zaman Türkiye’nin buna hazır olduğunu söylemek son derece zor. Yani küresel ekonominin tetiği çekildi. Dediğim gibi savaş farklı cephelerde devam ediyor. Bu petrolün fiyatlarının böylesi düşmesi, pazar kızışmaları ile birlikte değerlendirildiğinde; zaten bıçak sırtında duran dünya ekonomisinin daha da zora gireceğe benziyor.”
‘Kriz iyi haber değil’
Petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye’ye etkilerini de değerlendiren Öğütçü, şöyle devam etti: “Böyle bir durumda bizim gibi göbeğinden dışa bağımlı ülkeler için hem finansal, hem enerji, hem teknoloji, hem de jeopolitik anlamda çok ciddi etkileri olacaktır. Söz konusu kriz; kısa süre içinde Türkiye finansal alanında. hissedilecektir. Yine Türkiye’nin güven sorunu var. Bunun etkisi ile Türkiye hem borçlarının çevrilmesi hem de yeni yatırım yapılması bakımında ihtiyaç duyduğu dış finansman alımından ciddi güçlükler çekecektir. Uluslararası ekonomi arenasında ne yazık ki Türkiye’ye olan güven azaldı. Siyasi krizler nedeni ile de yaşadığımız durum ne yazık ki dış oyunculara güven vermiyor. Diğer tarafta fiyat düşüşlerinin küresel durulmaya yol açmış olması, Türkiye’nin ihracat pazarlarını zora sokması, Türkiye için iyi bir haber değildir. Onun için fiyat düşüşlerine ihtiyatlı bir iyimserlikle bakmak lazım. Bunun borsalarda finansal piyasalarda yaratacağı yansımalarda var. Onun için benim tavsiyem Türkiye’nin hem devlet hem de özel sektör acilen bir kriz masası oluşturup bu gelişmeleri izlemesi gerekiyor.”