İki hafta önceki yazımızda IŞİD ve AKP ikilisinin Kürtlerin bilincinin yeniden şekillenmesinde büyük hizmeti olduğunu, böylece insanların bir kez daha dindar olmayan dürüstlük biçimleriyle bu zulüm/yolsuzluk odaklarını kıyaslama imkânı bulduğunu ve dostunu düşmanını daha iyi tanıdığını belirtmiştim. Az önce ekmek alırken, bizim Şırnaklı fırıncı Abdullah usta bir kez daha onayladı yazdıklarımı: “Ya namazdan çıkıp ‘Kürt kardeşim’ diyor herif, böyle yalan söyleyenden Müslüman olur mu?”
Ama son dönemle ilgili teşekkürlere başlamışken işi sadece IŞİD ve AKP ile sınırlı tutmak olmaz. Ulusalcı cenahın azgın kalemlerini de unutmamak lazım. Allah onlardan da razı olsun! Son dönemde memlekete onların da büyük hizmetleri oldu. Gözümüzü gönlümüzü açtılar hepsi. İstisnasız herkese çirkin sesiyle çemkiren Mine Kırıkkanat, bir yandan Roboski’nin çocuklarına ‘katır’ derken öte yandan sıradan bir Atatürk biyografisiyle parayı götüren Yılmaz Özdil, 31 Mart’tan önce “HDP AKP ile anlaştı” deyip sonra tükürdüğünü ortada bırakan Can Ataklı, vatandaşı Türkiye İttifakı’na çağırıp duran Soner Yalçın, 3 bin PKK savaşçısını ‘otopark kâhyası’ yapan Nihat Genç, Beştepe’nin himmetiyle gazeteye el koyan Cumhuriyet yöneticileri, Erdoğan’ın özel aile alkışçısı Metin Feyzioğlu… Say say bitmez! Allah hepsinden gani gani razı olsun. Kürtler ve sosyalistler açısından değil, onlar zaten hep bilirlerdi bu takımı ama sağ olsunlar, var olsunlar ki, son dönemde, AKP rejiminin sona ermesini isteyen ve bunun için CHP’ye oy veren insanların da gözlerinin birazcık açılmasına vesile oldular. Öyle berbat, öyle çukurun dibi işler yaptılar, öyle yalan dolan yazılar yazdılar ki, geçmişte bu taifenin yazılarıyla beslenerek zihni kirlenen birçok insan, şimdi yavaş yavaş ayılıyor ve AKP karanlığının yıkılması için kimin elini tutması gerektiğini öğrenmeye başlıyor. Önce “Aday çıkarmadılar, AKP’yi destekleyecekler” dediler, sonra 3 bin kişinin açlık grevini yok sayıp İmralı görüşmesinden de aynı salakça sonucu çıkardılar. Bunların hepsi göz önünde oldu ve bunlar olurken, Kürt hareketi, HDP yüzlerce defa sabırla seçim politikalarını açıkladı; yine de utanmadan aynı şeyleri tekrar ettiler.
Şimdi Haziran ayının ortasındayız. Şunun şurasında 10-12 gün sonra dananın kuyruğu kopacak. Vatandaş hiç de öyle ahmak yazarların ne dediğine bakmıyor artık. 31 Mart’ta herkes bu seçimde AKP cephesinde bir gedik açılması için kimin kime ihtiyacı olduğunu, kimin kiminle yürümesi gerektiğini biliyor. Ne AKP cenahından gelen ‘töröro’ korkutmaları işe yarıyor, ne de şirret ırkçıların komplo teorileri. Kürtler ne yaptığını biliyor, CHP tabanı da bütün önyargılarına rağmen bu gayrı resmi durumun getireceklerinin farkında.
Tablo böyleyken, bir yandan telaffuzu bozuk birkaç Kürtçe kelimeyle şirinlik yapmaya çalışan AKP-MHP cenahı, bir yandan da İmamoğlu karşıtı kampanyasının bir ayağını paradoksal bir şekilde ‘Kürtleri kızdırmak’ üzerine kuruyor. TV programlarında Kürt-HDP desteği üzerine, Demirtaş üzerine sorulan soruların bir amacı da İmamoğlu’nun ağzından HDP-Demirtaş-Kürt karşıtı cümleler çıkartmak. İsteniyor ki, İmamoğlu Kürtlere, HDP’ye ve onun değerlerine hakaretler yağdırsın; böylece zaten dişini sıka sıka sandık başına giden Kürtlerin en azından bir bölümünün eli soğusun, ‘lanet olsun’ deyip sandık başına gitmesin. Bu o kadar bariz şekilde sırıtıyor ki, bu kadarını İmamoğlu bile yemiyor. Kürtler ise hiç yemiyor. Çok açık, yüz kere söylendi, ama yine de tekrarlamak gerekiyor: Kürtler İmamoğlu’na oy vermiyor. Kürtler, bu karanlık atmosferin dağılması için sandık başına gidiyor ve bu öyle basit hesaplarla yapılmıyor. Üstelik bu, sadece HDP’nin çağrısı ile de yapılmıyor artık. Kürtler de bizzat kendi bireysel akıllarıyla da kendi durdukları kritik yerin farkında ve bu farkındalıkla davranıyorlar. Güzel olan ise AKP karşıtı genel toplam içinde -üstlerde değil ama aşağıda, tabanda- bunun giderek kanıksanması ve saygı görmesi. Uyduruk yazarların şişirme teorileri bu yüzden artık eskisi gibi rağbet görmüyor.
Abdullah Usta, “yemezler artık, geçti o günler” diyor ben fırından çıkarken. Biraz da öteki taraf yemese artık bu ucuz numaraları ve AKP trollerini de, uyduruk ırkçı teorisyenleri de hep birlikte hayatımızdan tümüyle çıkarsak, memleket çok daha güzel ve yaşanır olacak.