Kürt tarihinde işbirlikçiliği ve ihaneti ile gündem olan KDP’nin bu tutumu yeni olmazken, tarih boyunca birçok Kürdün katledilmesine ortaklık etti
Türkiye’nin, 17 Nisan 2022 tarihinde Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarına yönelik başlattığı saldırıları devam ediyor. Türkiye’nin 15 Haziran 2014 tarihinden önce bölgede bulunan 64 yerleşik üssü, 2024 itibarıyla 71’i geçti. Türkiye, Temmuz ayı itibariyle de Duhok’un Amêdiyê kırsalına yoğun askeri sevkiyat yaparak, bölgede yol kontrolleri yapmaya başladı. Türkiye’nin bombardımını sonucu birçok sivil hayatını kaybederken, binlerce aile de yerlerini terk etmek zorunda kaldı.
Hristiyan Barış Timleri’nin (Community Peacemaker Teams-CPT) verilerine göre, son saldırılar sonrası 6 kontrol noktası inşa edildi. Bölge, 27 gün içerisinde 285 kez bombalandı, bu nedenle en az 182 aile göç etti. Türkiye’ye saldırılarında ve yeni uygulamalarında her türlü istihbarat ve lojistiği ise KDP sağlıyor. Türkiye ile birlikte hareket eden KDP, bölgedeki sivil kayıplara ve köy boşalmalara karşı ise sessiz.
Mahabad dönemi
KDP yönetimindeki Barzanilerin son saldırılardaki işbirliği, tarihteki pratiklerini bir kez daha gündeme getirdi. Barzani ailesi, yıllardır ulusal birlik çağrılarına kulak tıkayarak, birçok zaman Kürt hareketlerinin karşısında yer aldı. Barzani ailesinin ilk pratiği, Qazî Muhammed ve arkadaşlarını kendi kaderleriyle baş başa bırakarak, direnişi değil de kaçışı esas almaları oldu.
İran’da 1946 yılında kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti’ne yönelik saldırıların başlaması üzerine Qazî Muhammed ve Mele Mustafa Barzani arasında birlikte savunma kararı alındı. Ancak İran’ın saldırıları başlayınca Barzani, Qazî Muhammed’i yüz üstü bırakıp Rusya’ya geçti. Barzani’nin savunmaya katılmamasıyla yalnız kalan Qazî Muhammed, halka daha fazla zarar gelmemesi için teslim olmak zorunda kaldı. Qazî Muhammed’in idamı sonrası da Mahabad Kürt Cumhuriyeti yıkıldı.
Doktor Şivan olayı
Kürt hareketinde önemli bir yer edinen Doktor Şivan (Sait Kırmızıtoprak), Şêx Said’in idam yıldönümü olan 11 Temmuz 1965’te KDP-T’yi kurdu. Bu dönemde Türkiye Kurdistan Demokrat Partisi sorumlusu olan Sait Elçi, Mele Mustafa Barzani ile görüşmeye gittiği sırada katledildi. Daha sonra Elçi’nin KDP’nin özel güçleri tarafından katledildiği ortaya çıktı. Elçi’nin ölümünden sorumlu tutulan Doktor Şivan ve arkadaşları, bizzat Mele Mustafa Barzan’nin talimatıyla idam edildi.
Türkiye ile işbirliği
KDP, Türkiye’nin 40 yılı aşkın bir süredir Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük saldırılarında da işbirliğinin hiç sonlandırmadı. Türkiye, bölgeye ilk askeri saldırılarını 1983’te “Sıcak Takip Operasyonu” adı altında başlatırken, Ankara ve Bağdat arasında “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Bağdat, bu anlaşmayla Türkiye’ye operasyon yetkisi verdi ve anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye, Federe Kurdistan Bölgesi topraklarına 10 kilometre girme yetkisi verildi.
Kürdistan peşkeş çekildi
Türkiye’nin bölgedeki ilk askeri üssü 1995 yılında KDP’nin oluru ile kuruldu. Bilinen üsler Bamernê ve Başîka olurken, bunlara bağlı olarak Seramiş, Kanîmasî, Begova, Amediya, Batûfa, Şeladizê, Kirîbî, Sinekî, Sirî, Kubkê, Kumrî, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de üsler kuruldu. Türkiye ayrıca üslerin yanı sıra Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediyê’de MİT’e bağlı kurumlar açtı. Zırhlı araçlar, topçu birlikleri, helikopter pistleri ve sahra hastanelerinin bulunduğu üslerde 20 bin civarında askerin bulunduğu belirtiliyor. Dikkati çeken bir diğer husus da KDP eliyle kurulan üslerin Heftanîn-Zap bölgelerinin arasında bulunuyor olmaları. Federe Kurdistan Bölgesi’nde KDP ve PKK arasında 1995’de yaşanan çatışmalarda, Türkiye’den askeri destek istendi. KDP’ye desteğe gelen Türkiye ise, bölgeden bir daha da çıkmadı. Türkiye bölge topraklarında ilk askeri üssünü KDP’nin yanında PKK’ye karşı kurmuş oldu.
Saddam ile işbirliği
KDP’nin kendi çıkarları uğruna işbirliği yaptığı bir diğer isim Kürtleri kimyasal silahla katleden Saddam Hüseyin oldu. KDP Genel Başkanı Mesut Barzani, Saddam Hüseyin’e bir mektup göndererek, Kürt partisi YNK’ye karşı işgale davet etti. 182 bin Kürdün katili olan Saddam’a, “Başkanım” diye hitap eden Barzani’nin mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Sayın Başkan’ım, sizler başarılarınız ve aklınızla, İran’ın Irak’a müdahalesi için bir çare bulmalısınız. (…) Zat’ı âlinizden Irak ordusuna emir verip tehlike saçtıran yabancı güçlerle, işbirlikçi Celal Talabani’nin ihanetine de son vererek Irak ordusunun Erbil’e girmesini rica ederiz.”
Bunun üzerine Saddam Hüseyin, 31 Ağustos 1996’da KDP’nin davetiyle ağır silahlar ve 30 bin askerle Hewlêr’e girdi. Saddam, KDP’nin ihanetiyle Hewlêr’e girdi ve yaşanan çatışmalarda 450 YNK pêşmergesi yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı.
Doğrudan saldırılarda yer aldı
KDP, Türkiye’nin 5 Ağustos 1991’de PKK’ye karşı başlattığı saldırıda doğrudan yer alarak çatışmalara girdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in başlattığı 1992 Xakurkê saldırısına dahil olan KDP, 21 Mart 1995, Mayıs 1995, Nisan 1996, Ocak 1997, Mayıs 1997, Temmuz 1997 ve günümüze kadar Türkiye’ye açıktan destek vererek, işbirliği içerisine girdi. Aynı şekilde KDP, 1983, 1984, 1986, 1996 ve 2000’li yıllarda gerçekleştirilen saldırılarda yüzlerce sivil katledilmesine rağmen askeri ve siyasi anlamda bir tepki vermedi.
KDP’nin özellikle 90’lı yıllarda Türkiye ile geliştirdiği işbirliğinden sonra bölgeye hem karadan hem de havadan saldırılar yoğunlaşarak arttı. 6 Mayıs 1992’de Türkiye tarafından Behdînan bölgesine yapılan kara operasyonunun ardından 8 Haziran 1992’de Federe Kurdistan Bölgesi’nden bir heyet Ankara’yı ziyaret etti. Bu ziyarette yapılan görüşmelerden sonra bölgeye “Çekiç Güç” adıyla bir saldırı başlatıldı ve dönem dönem bu saldırılara KDP de katıldı.
Başîka üssünün garantörü KDP
DAİŞ’in Federe Kurdistan Bölgesi’ne saldırıları sırasında, 2015 yılında KDP’nin isteğiyle Musul’a 12 kilometre uzaklıkta kurulan Başîka üssü DAİŞ’in yenilgisinden sonra da boşaltılmadı. Irak merkezi hükümeti, Türkiye’nin Başîka üssünü tahliye etmesini talep etti ancak Türkiye bunu reddetti. Türkiye, buna gerekçe olarak üssün eski Musul valisinin talebi üzerine Federe Kurdistan Bölgesi ile Türkiye arasında ortak bir anlaşma sonucunda inşa edildiğini savundu. “DAİŞ’le mücadele” gerekçesiyle kurulan Başîka askeri üssü, bölgede HPG’ye dönük saldırılarda aktif bir şekilde kullanıldı. Irak merkezi hükümeti, Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırılarını “Egemenlik ihlali” olarak değerlendirse de KDP saldırılara ön ayak olmaya devam etti.
2017’den sonraki saldırılar
Türkiye, 2017’den sonra saldırılarını bölgeden çıkmama üzerine kurarken, yine en büyük desteği KDP’den aldı. KDP ve Barzani ailesine bağlı olan Zêrewanî ve Gulan güçleri, 23 Nisan 2021’de Türkiye’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik başlattığı saldırılara aktif bir biçimde katıldı.
Zînê Wertê olayı
Barzani ailesi ve bağlı özel güçler, 2020’de PKK’nin konuşlandığı Garê’ye güç yığdırmaya başladı. Ardından 2020 yılının Mart ayında YNK’ye bağlı 70. Tugay birliklerinin konuşlu olduğu Zînê Wertê bölgesine Peşmerge Bakanlığı’nın talimatıyla KDP’ye bağlı 7. Piyade Tugayı’na bağlı birlikler gönderildi. Koronavirüs tehdidine karşı kaçak geçişlerin engellenmesi gerekçe yapılsa da, asıl amacın PKK’nin hareket alanını sınırlandırmak olduğu daha sonra yapılan açıklamalarda da ortaya çıktı.
Benzer adımlar sonraki süreçte farklı bölgelerde de atıldı. Barzani ailesine bağlı özel güçler Haftanin’e kaydırıldı. Aynı zamanda Êzidîlerin oluşturduğu askeri-idari yapılar Şengal anlaşması ile ortadan kaldırılmak istendi. Yine Garê bölgesine sık sık askeri sevkiyat yapıldı.
HPG’liler hedef alındı
Barzani ailesine bağlı özel güçler, istihbari ve lojistik desteğin yanı sıra 26 Temmuz 2020’de Metîna bölgesinden Xakurkê’ye gitmek isteyen bir grup HPG’liyi pusuya düşürdü. HPG, 4 Eylül’de yaptığı açıklamada, 7 kişilik bir grubun Xelîfan bölgesi civarında Zap Suyu’nu geçmeye çalışırken KDP tarafından pusuya düşürülerek öldürüldüğünü açıkladı.
HPG, 7 Eylül 2022’de yaptığı açıklamada da 5 Eylül’de Dola Balisan’da 5 üyelerinin saldırıya uğradığını, 3’ünün hayatını kaybettiğini ve 2’sinin yaralı halde KDP güçleri tarafından götürüldüğünü paylaştı. Ancak sonraki süreçte 2 HPG’linin akıbetine dair KDP’den herhangi bir açıklama yapılmadı.
Kimyasal araştırmasına engel
Saldırıların başından bugüne Türkiye’ye her türlü desteği vererek, PKK’yi suçlayan açıklamalar yapan Barzani ailesi ve bağlı güçler, bölgedeki kimyasal saldırılara karşı her türlü eylem ve etkinliğe engel oldu. Gençlerin saldırılara karşı yapmak istediği yürüyüşü engelleyen KDP, ayrıca Avrupa kentlerinden bölgeye gelen heyetlere de engel oldu. 14 Haziran 2021’de Uluslararası Barış Heyeti’nin Hewlêr’deki BM Ofisi önünde açıklama yapması engellendi.
Uluslararası Nükleer Savaşı Önleme Doktorları üyesi biyoloji uzmanlarından Jan Van Aken ve Josef Savari, Eylül ayında kimyasal silahları incelemek için Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret etti. Biyolog Jan Aken, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, Hirur ve Kanî Masî’de araştırma yapmalarının Amediye kaymakamı tarafından engellendiği ve araştırma yapmalarına izin verilmediğini açıkladı.
Gaz maskelerine el kondu
KDP’ye bağlı Kürdistan Anti-Terör’ün kimyasal gaz ve bombalara karşı HPG’ye giden gaz maskelerine el koyması da en çok tepki çeken olaylardan biri oldu. Kürdistan Anti-Terör, 2022 yılının Mart ayı sonlarında “PKK’nin tehlikeli planının çökertildiğini” öne sürerek, Duhok’ta bin 200 adet gaz maskesine el koyduğunu açıkladı.
Efrîn’de paramiliter gruplarla el ele
KDP’ye bağlı Barzani Yardım Vakfı ile AKP’ye yakınlığıyla bilinen İnsani Yardım Vakfı (İHH) arasındaki işbirliği de bu süreçte en çok konuşulan konuların başında geldi. Türkiye ve bağlı paramiliter grupların 18 Mart 2018 tarihinden bu yana kontrol altında tuttuğu Efrîn’de, Barzani Yardım Vakfı ile İHH birlikte hareket ediyor. Efrîn’de kırmızı ve beyaz renkli balonlarla “kültür ve sanat merkezi” açılışını yapan Barzani Yardım Vakfı, İHH ile birlikte “yardım” dağıtıyor. Vakıf ve İHH, insanlık suçunun işlendiği kentin tüm merkezlerinde birlikte hareket ediyor.
Kürt karşıtı cephede yer aldı
KDP’nin son “işbirliği” ise, Kerkük seçimlerinde Kürt karşıt olarak Türkmen cephesiyle anlaşması oldu. Irak Türkmen Cephesi (ITC) Milletvekili Erşat Salihi, 18 Temmuz’da yaptığı açıklamada Kerkük İl Meclisi başkanı ve vali belirleme konusunda KDP ile anlaşmaya vardıklarını söyledi. Kurdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Sözcüsü Sadi Ahmet Pire ise, konuya dair Rojnews’e verdiği demeçte, Kerkük ile ilgili yapılacak böylesi bir anlaşmayı kabul etmeyeceklerini söyledi. KDP’nin, Türkmen Cephesi ile yaptığı anlaşmanın altında Türkiye ile yaptığı işbirliğinin olduğu belirtildi.
Haber: Mahmut Altıntaş/Şirnex-MA