Malmîsanij’ın yakın zamanda çıkan ‘1925’ten Önce AyrılmaTaraftarı Kürt Örgütleri’ kitabı titiz bir araştırmanın ürünü
İbrahim Bulak*
Türk ırkçısı Nihal Atsız “Bağımsız Kürd Devleti” Propagandası (Ötüken Dergisi’nin 45. sayısında, Eylül 1967) yazısında dikkat çekici bir anekdottan bahseder: ‘’Mütareke yıllarında Kadıköy Sultanisi’nde okurken Arapça ve Siyer-i Nebî hocamız olan Mihri Efendi, Kürt milliyetçisi olduğu için bize Türklük ve Türkçülük aleyhinde propaganda yapar, Kürt dergileri dağıtırdı. Bir gün: ‘Sakın Türk’üm demeyin. Öteki unsurları gücendirirsiniz. Osmanlıyım diyin’ diye öğüt vermişti. Dağıttığı dergilerin birinde Kürtlerin Asurlular neslinden geldiği yazılıydı. Kürtleri öven bir manzumede de ‘sularla dağların kib-i gururûndan doğan Kürtler’ diye bir mısra vardı.’’ Atsız, Mihri Efendi’nin akıbeti hakkında ise şunları yazıyordu: ‘’Millî zaferden sonra bütün vatan hainleriyle birlikte Kürtçüler de sinmiş, Mihri Efendi de sakalını kazıyarak avukatlığa başlamıştı. Atatürk’ü öven bir yazısını hatırlıyorum.’’
Kürtlüğün prestiji
Bu anektod azılı bir ırkçının kaleminden dökülmüş olmasına rağmen birçok açıdan aydınlatıcıdır. En başta, devletin bütün ideolojik aygıtlarını Kürtlüğü aşağılamak için seferber eden Kemalist rejimin tahkiminden önce Kürtlüğün ‘prestijli’ bir kimlik olduğunu görürüz. Özellikle ‘Mütareke yılları’ denilen, Osmanlı Devleti’nin İtilaf devletleri tarafından teslim alındığı yıllarda Kürt aydınları, mevcut durumdan istifade ederek Kürtlerin statü kazanması için mücadele ederler. Fakat başarılı olamazlar. Sonuç olarak Mihri Efendi örneğinde gördüğümüz gibi bazı Kürt aydınları zamanla Kemalist rejimin ve Türklüğün imtiyazlarından yararlanmak için ‘kimlik’ değiştirir, bazıları da idam sehpasında can verir, ülkelerini terk etmek zorunda kalır.
Koçgirî’de Kürt Hükümeti
Kürt aydınlanmasında Birinci Meşruiyet (1908) ile Kürtlerin ve muhaliflerin tasfiye edildiği İkinci Meclis’in kurulduğu yıl olan 1924 arası süreç önemli yıllardır. Özellikle kurumlar ve portreler ışığında bu yıllar üzerine önemli bir külliyat yaratmış araştırmacılardan biri de M. Malmîsanij’dır. Yakın bir zamanda çıkan ‘1925’ten Önce Ayrılma Taraftarı Kürt Örgütleri’ kitabı da yukarıda zikrettiğimiz yıllara dair titiz ve etraflı bir araştırmanın ürünü. Çok da hacimli olmayan bu çalışma 7 Kürt örgütünü farklı dillerden kaynaklardan bilgiler ve eldeki belgelerle inceliyor. Bu örgütlerden en çok bilineni Kürdistan Teali Cemiyeti’nin dışında diğer örgütler için akim kalmış dersek sanırım yanlış olmaz. Kitaptaki bilgi ve belgelere dayanarak bazılarının sadece birkaç Kürt aydını ile sınırlı kaldığını söyleyebiliriz. Tüzel kimliği fırka, cemiyet veya komite olan bu oluşumlar Kürt ulusal çıkarları doğrultusunda oluşturulan politik hedefleri olan örgütlerdir.
‘Zararlı cemiyetler’
Kitapta hâliyle en çok yer verilen örgütlerden biri Türk resmi tarihinin okullarda ‘Zararlı Cemiyetler’den biri olarak okuttuğu Kürdistan Teali Cemiyeti’dir. 17 Aralık 1918’de yani Mondros Mütarekesi’nin hemen ardından İstanbul’da kurulan cemiyet daha sonra Kürdistan’ın birçok yerinde şubeler açmıştır. KTC’nin kuruluşuna paralel olarak Mustafa Kemal’in yakınındakilerin oluşturduğu Vilâyât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti kurulur. Bu cemiyetin amacı ise Kürtleri Türk resmi tarihinde ‘Milli Mücadele’ olarak adlandırılan Mustafa Kemal önderliğindeki harekete dahil etmekti. Kitaptan da anlıyoruz ki KTC’nin en örgütlü olduğu yerlerden birisi Koçgirî’dir. Kemalist hareketin başarılı olması halinde Kürtlerin lehine bir nizam getirmeyeceğini erkenden fark eden Alişer, Nuri Dersimi, Alişan önderliğindeki Koçgirî Kürt Hareketi, Geçici Kürt Hükümeti ilan eder. Daha sonra özerklik ve bağımsızlık isteyenlerin ayrışacağı KTC başarılı olamamasına rağmen Kürtlerin yakın dönem tarihinde en önemli siyasi deneyimlerden biridir.
Örgütlenen tek örgüt
KTC’nin bağımsızlık yanlısı kanadının büyük çoğunluğunun içinde yer aldığı Kürdistan İstiklal ve İstihlâs Komitesi’ne de kitapta geniş bir yer ayrılmış. Kürtçe adıyla Azadî, Türkçe ise şimdiye kadar farklı adlarla anılan bu örgütün M. Malmîsanij’ın verdiği bilgiler ve tashih ederek sunduğu belgeler ışığında isminin ‘Kürdistan İstiklal ve İstihlâs Komitesi’ olduğunu öğreniyoruz. Albay Cibranli Halit Bey’in başkanı olduğu bu örgütün adı birçok Sovyet belgesinde ise Erzurum Komitesi olarak geçer. Özellikle Sovyetler Birliği’nden yardım almak için ilişkiler kuran örgütün çabaları sonuçsuz kalır ve Sovyetler hiçbir şekilde yardımda bulunmaz. Kürdistan İstiklal ve İstihlâs Komitesi diğer örgütlerden farklı olarak ilkin Kürdistan’da kurulan ve örgütlenen tek örgüttür. 1925 Kürt Ulusal Hareketi’nin başarız olmasıyla beraber Irak, Suriye, İran’a geçen kitapta adı geçen örgütün yöneticileri 5 Ekim 1927’de Xoybûn örgütünü kurarlar.
Yeni belgeler
İmparatorlukların çöküp yerini ulus devletlere bıraktığı zamanlarda Kürtlerin diğer uluslar gibi insanca bir yaşamı için ortaya çıkan bu örgütler arkalarında çok fazla belge bırakamadılar. Belki de ilerde ortaya çıkacak belgeler ışığında kitapta bahsi geçen örgütler ve yıllara dair daha detaylı bilgiye sahip olabiliriz.
1925’ten Önce Ayrılma Taraftarı Kürt Örgütleri’, M. Malmîsanij Vate Yayınları, İstanbul, 2020
*Yazı Özgür Politika Gazetesi’nden alınmıştır