Erzurum’da kuran kursunda cinsel istismara maruz bırakılan çocukları aileleri konuştu: Diyanet’in avukatı ‘Davanızı çekin’ dedi. Diyanetin adı bile duymak istemiyoruz
Erzurum Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda belletmen Hakan Aslankafa tarafından iki çocuğa cinsel saldırı ve beşine cinsel istismarda bulunulmasına ilişkin dava dün görüldü. Çocukların aileleri, “Diyanet’in adını duymak istemiyoruz” diye konuştu.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada yaşananları aktardı. Saymaz’ın aktardığına göre, kursta belletmen olan sanık Hakan Aslankafa, tutuklu bulunduğu cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilgi Sistemi yoluyla bağlandı. Hakan Aslankafa, ifadesinde M.’yi istismar ettiğini kabul etti. Zorla porno film izlettiğini, kaçanları dövdüğünü söyledi. “Sopayı gözdağı için kullandım. Dersi dinletmek sopa ve tokatla vurdum” dedi. Bazı çocukları abi şefkatiyle yanaklarından öptüğünü ileri sürdü.
Saymaz, “İfadesindeki asıl skandal bilgi şuydu: Yozgat’ta Kuran kursunda görevli arkadaşının yardımcı olması üzerine kursta kadrolu işe girdiğini ifade etti” diye yazdı.
Öte yandan Baro ve Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği’nin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı da müdahillik için başvurdu. Avukat Tozbey, “Diyanet ve müftülük hakkında şikayetçi olduk. Asıl sorumlu Diyanet’tir” diyerek itiraz etti.
Mahkeme, altı çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar ve hürriyetten yoksun kılmaktan Hakan Aslankafa’ya 119 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
‘Diyanet’in adını duymak istemiyoruz’
İstismara uğrayan çocukların anneleriyle görüşen Saymaz’ın aktardığı açıklamaları şöyle:
“Erbaş kendinden utanmalı. Müftü gözümün içine baka baka diyor ki, “Biz kardeşiz.” Düşman olmaya bile layık değil. Hiçbir şey olmamış gibi nasıl yüzümüze bakıyorsun? Medyaya düşmeden önce hiç birimizi umursamadın. “Kol kırılır, yen içinde kalır” ne demek? O vahşet için kullanabileceğin cümle bu muydu? Sözde müftü Yıldırım, bu toprakları mundar edenlerden biridir. Çocuğumun hayatını mahveden ilçe müftüsünü nasıl olur da plaketlerle, kırmızı halılarla, başarı belgeleriyle gönderirsin? Senin neyine güveneyim? Ey müftü, seni seçeni ben seçtim. Elim bilekten değil, omuzdan kırılsın!”
‘Dine zarar veren ortada’
“Erzurum’un imajı sarsılıyormuş! İslam’a zarar veriyormuşuz! Dine zarar veren ortada. Bunlar sol kesimden korktukları kadar, afedersiniz, Allahtan korkmuyorlar. Sağ kesim gelsin, onunla da konuşurum. Müftülüğe söyledim. ‘Diyanet TV bizle röportaj yapsın, anlatayım.’ Beklediler ki diğer aileler gibi geri adım atalım. Asla!”
T.’nin annesi Z. ise, Diyanet’ten kendilerine ‘Davanızı geri çekin’ dendiğini belirterek şöyle konuştu:
”Hem anneyim, hem teyzeyim. Çocuklarımız beraber okuyorlardı. Biz araştırdık. Köklü diye, Diyanet’in diye güvenerek verdik. Biz aileler suçluyuz belki, kabul ediyoruz. Ama Diyanet’in avukatının ‘İsmimiz kirleniyor’ demesi bizi yaraladı. ‘Davanızı çekin’ dediler. Bu, toplumun davası. Hangi şehirlerde neler yaşanıyor? Aileler ses çıkarmadığı için devam ediyor. Biz de gizleyebilirdik. Üstünü örtebilirdik.”
ERZURUM