İktidarın Cizre ve Sur gibi kentlerde yaptığı etkinliklerin ‘yapay bir intikal’ olduğunu belirten yazar Karacabey, ‘Halkın kültürel birikimini ortadan kaldıramazsınız. Bu sadece Cizre’nin, Batman’ın, Diyarbakır’ın meselesi değil” dedi
İktidarın bir süredir sokağa çıkma yasakları sonrasında birçok mahallesi yerle bir edilen Diyarbakır’ın Sur ve Şırnak’ın Cizre gibi kentlerinde “kültür-sanat” faaliyetleri adı altında yürüttüğü organizasyonlar tepki topluyor. “Kültürel soykırım” olarak nitelendirilen organizasyonlara karşı Amed Şehir Tiyatrosu gibi kültür sanat dinamiklerinin alternatif programları halkın beğenisini topluyor. Bu kapsamda 8’inci Amed Şehir Tiyatro Festivali çok sayıda oyun, seminer, atölye gibi çalışmaları halkla buluşturdu.
Festivale katılanlardan Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Bölümü’nden ihraç edilen Doç. Dr. Yazar Süreyya Karacabey iktidarın kültür sanat üzerindeki baskılarını ve alternatiflerini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
Sanatın işlevi
İnsanın kendi dilinde hikayelerini anlatma arzusuna şimdiye kadar engelleyebilenin olmadığını belirten Karacabey, “Yasaklanır ama başka yerde yapılır. Hatta ona ilişkin hikayeler birikir. Sanatın zaten işlevi bir tür hafıza oluşturmaktır. Sanat, hafızadan, bedenden, dilden alınanı, orada yoksun bırakılanı yeniden kurmak için hep bir yol arama işidir. Bu yasaklar da bence tam tersi, asimilasyonu hızlandırmak yerine bizi kemikleştirecek şeylerdir. Çünkü kimse kolay kolay kendi şarkısını, ezgisini bir başkasına emanet etmez” diye konuştu
‘Öfkeyi biriktiriyor’
“Dilin kendisi de politiktir” hatırlatmasında bulunan Karacabey, Amed Tiyatro Festivali’nde salonların dolup taştığını gördüğünü belirterek, “Yönetenlerin de doğal haklarının onlardan alınmasının kendilerine karşı öfkeyi biriktirdiğini görmesi lazım. Oyun ve konser yasaklarıyla, bazen ahlaki, bazen de politik bir hayat yazmaya çalışıyorlar. Kimse artık o çerçevenin içine giremez. Artık onların hayal ettiği türden bir dünyayı kimse soluklamak istemiyor” dedi.
‘Yapay bir intikal’
İktidarın bölgede yürüttüğü “festivalleri” yapay bir intikal olarak tanımlayan Karacabey, festival yapılmak gerekçesinin “cezaevi” olmasının ürkütücü olduğunun altını çizdi. Karacabey, “İnsanların kendi sanatlarıyla ilişkisi bu kadar belirginken, henüz onlar unutturulmamışken, kendi memleketlerindeki kendi sesleri yerine başka sesleri monte etmeye çalışmak aslında yapay bir intikal meselesidir. Yani her şeyden önce burada iyi bir niyetli iletişim çabası yok. Buna alet olmak kötü. Burada farklı bir çıkartma var” diye belirtti.
‘Kültür yok edilemez’
“Biz onlara tepki olarak kardeşlerimizin dilini öğreneceğiz” diyen Karacabey, şunları dile getirdi: “Biz birbirimizin sesini dinlemek ve birbirimizi anlamak zorundayız. Siz bunla hiçbir halkın kültürel birikimini ortadan kaldıramazsınız. Birikir, daha güçlü, öfkeli ve dirençli bir biçimde karşınıza çıkar. Ama en azından kendine sanatçı diyen arkadaşlara diyorum ki protesto edin, alet olmayın. Sur Festivali’nde ne işiniz var? O Sur yıkılırken oradan çıkan sesleri hepimizi işittik, önce bir şeyin ağıtı yakılır, yası tutulur, hiçbir şey yapılmıyorsa başkalarının yasına da komşu saygısı duyulur.”
‘Sadece Cizre, Batman’ın meselesi değil’
Bu asimilasyonun sadece bölge halkının sorunu olmadığını vurgulayan Karacabey, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimsenin bir topluma ait değerler sistemini bu kadar kolay yok etmeye hakkı yok. Çünkü onula nefes alıyor, onunla yaşıyor. Bu kadar baskın olanın her alanı ele geçirme arzusu, bizi tek renkli, gri, sevimsiz ve hepimizin mutsuz olduğu bir ülkede yaşamaya mahrum bırakıyor. Bu sadece Cizre’nin, Batman’ın, Diyarbakır’ın meselesi değil. Bundan biz de mutlu değiliz. ”
‘Son Çağrı’ sahnelendi
Amed Şehir Tiyatrosu’nun düzenlemiş olduğu 8’inci Tiyatro Festivali “Va Cûdî û va ye ev ax!” şiarıyla 6’ncı gününde devam etti. Festival kapsamında Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGTS) Tiyatrosu’nun “Son Çağrı” oyunu izleyenlerle buluştu.
Cüneyt Yalaz ve Uluç Esen’in yazdığı “Yeni Bir Hayat İçin” adlı tiyatro oyunundan hareketle kaleme alınan Son Çağrı, yeni bir tiyatro projesi özelliği taşıyor. İlker Yasin Keskin’in hem yazar hem oyuncu olarak yer aldığı Son Çağrı’nın rejisinde ise Cüneyt Yalaz ve Duygu Dalyanoğlu bulunuyor.
Oyun boyunca ekonomik krize, iktidara, kültürel yasaklamalara ve ekolojik tahribatlara dikkat çekilmesi izleyenler tarafından ilgiyle karşılandı.
Oyun sonrası oyuncu İlker Yasin Keskin’e Amed Şehir Tiyatrosu tarafından plaket takdim edildi. Keskin, “Bizim politik bir tiyatro yaptığımız gerçek. Bizim tiyatromuzu en iyi Diyarbakırlı insanlar anlıyor” sözleriyle izleyenlere teşekkür etti.
HABER MERKEZİ