Geçenlerde sosyal medyada son yüzyılın en önemli düşünürlerinden Noam Chomsky’nin öldüğü (yanlış ya da yalan) haberi yayımlandı. Bu haberin doğru olduğunu sananların birçoğu doğal olarak çağımızın böyle önemli bir düşünürüyle ilgili paylaşımlarda bulundu. Ancak kısa bir süre sonra ailesi tarafından Chomsky’nin ölmediği, tedavi gördüğü ve hastaneden taburcu edilip evinde tedavisine devam edildiği duyuruldu.
Chomsky’nin öldüğüne dair yalan yanlış bilgiyi okuduğumda belki hemen bir paylaşımda bulunmadım ama bu büyük düşünürün kaybı hakkında bir yazı yazmam gerektiğini düşündüm o an. Haberin yalan olduğu ortaya çıkınca vazgeçer gibi olsam da; ‘çoğunlukla değerlerimizi kaybettiğimizde yazarız da hayattayken niye yazmıyoruz’ diyerek bu yazıyı kaleme aldım. Chomsky’nin yazdıkları ve söyledikleri üzerine sayısız makale ve kitap yayınlandı. Bizimkisi bu ünlü düşünürü henüz okumamış okurlara bir tanıtım yazısı mahiyetinde.
***
Konunun uzmanlarının Noam Chomsky’i betimlemek için kullandığı ifadelerden yalnızca birkaç cümle ile başlayalım:
“Her biri yayınlandığı alanda çığır açmış sayısız dilbilim ve politika yazısı, üstesinden gelinmesi oldukça zor ve yoğun bir ders programı, ilham verici bir öğretme stili, öğrencilere ve genç bilim adamlarına karşı sonsuz bir alçakgönüllülük ve cömertlik, teknik bir deha, acımasız bir tartışma stili, yayın organlarıyla ve muhaliflerle ardı arkası kesilmeyen yazışmalar, güncel olaylar üzerine yapılmış zeka dolu yorumlar ve bu arada medyaya verilen tokat gibi cevaplar…”
Chomsky ününü dil bilimi alanında kazandı ama her zaman siyaset ile ilgilenmiştir ve onu dil bilimi alanına çeken şeyin siyaset olduğu söylenir.
Noam Chomsky bize, çağımızda ender rastlanan ve örnek alınması gereken, alternatif bir aydın tipolojisi sunuyor. Kaynaklara bakıldığında bu tipolojinin modern dilbilimin babası olmasının ötesinde en önemli özelliklerini şöyle ifade etmek mümkün: Gelişmelere, egemenlerin gündemi ve çözüm reçetelerinin çerçevesinden değil, ezilenlerin, mağdur olanların ve sesleri pek az duyulanların gözünden bakmaya çalışmak; ezilenlere ilişkin olguları evirip çevirmeden gayet net ve ayrıntılı biçimde ortaya koymak ve böylece baskıcı uygulamaları gizleyen, meşrulaştırıcı yerleşik entelektüel retoriği alt üst eden etkiler üretmek.
Evet. Chomsky dilbilimci kimliğinin yanısıra siyaset bilimi, psikoloji, sosyoloji alanlarında da dünyanın önde gelen isimlerindendir, yüzyılın en önemli filozoflarından sayılır.
Dahası tüm bunların ötesinde su katılmamış bir muhalif olmasıdır.
Kendisi bir Yahudi olmasına karşın İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı vahşeti de her fırsatta dile getirmiş ve lanetlemiştir. Bu konuda da ABD’yi baş kışkırtıcı ve destekçi olarak işaret ediyor.
Kapitalizmin ve sömürgeciliğin en büyük karşıtlarından biridir. Sadece yaşadığı ABD’nin emperyal politikalarına karşı değil, nerede bir haksızlık varsa karşı çıkmaktan geri durmaz.
Sözgelimi Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin imza kampanyası düzenleyerek, “Bu suça ortak olmayacağız” diyen Barış İçin Akademisyenler inisiyatifiyle bir araya gelen 1128 akademisyene destek veren yabancı yazar ve düşünürler arasında yer aldı.
Türkiye’de de konferanslar verdi. Yine yazdığı ve Aram Yayıncılık tarafından yayımlanan “Türkiye’de ABD Müdahaleciliği” adlı kitap hakkında Türkiye’de dava açılmıştı. Bu çerçevede, Chomsky, kitabın yayıncısına destek vermek için Türkiye’ye geldi.
Başlıca kaygısı özgürlük, adalet, demokrasi ve doğruluk olan, tek başına paradigma değişimine önderlik etmiş dilbilimci, filozof, bilişsel bilimci, tarih denemecisi, sosyal eleştirmen ve politik aktivist olan büyük bir düşünce insanını bir yazıyla anlatmak ne mümkün.
Okurlar için not: https://znetwork.org/author/noamchomsky/ sayfasından Chomsky’nin kitaplarına, makalelerine, söyleşilerine ulaşmak mümkün.