Ezilen halkların en iyi tanıdığı tiplerdir onlar: Efsane albaylar! Efsaneleri de bir yere kadardır ama. Halkla savaşılmaz çünkü. Hackworth da denedi ama başaramadı
5 Mayıs 2005 günü, Arlington Ulusal Mezarlığı’nda ‘devletlû’ bir tören vardı. Arlington, Başkanlar, Yüksek Mahkeme üyeleri, üst düzey generallere ayrılmış bir yerdi ve “Amerikan Ordusunun Efsanevi Gerilla Savaşçısı”(!) Albay David Hackworth’un gömülmesi için uygun bulunmuştu…
Oysa durum çok daha basitti. Bizzat kendisinin bir röportajında söylediği gibi “Bunu seks ve macera için yaptım ve bu arada ülkenize hizmet edebilirseniz harika!”
Askerlik saplantısı
“Vatan için kurşun atan ve kurşun yiyen” pek “şerefli” bir zattan söz ediyoruz. David Hackworth’tan…
Neredeyse doğduğundan beri askerdi o. “10 yaşında kaderimi biliyordum. Hiçbir şey asker olmaktan daha iyi olamaz.” Bir yaşına gelmeden anne ve babasını kaybedince babaannesi tarafından yoksulluk içinde büyütülmüştü. Daha ilkokuldayken bölgedeki üslerde görevli askerlerin ayakkabılarını boyayarak ordudaki kariyerine başlamıştı bile! 14 yaşındayken sahte belgelerle yaşını büyük gösterip orduya katılmayı da becerdi. Aynı sahte belgelerle II. Dünya Savaşı’nda da boy gösterdi.
Büyük savaş bitti ama bizimki birkaç yıl sonra Kore Savaşı’nda yerini almıştı. Teğmen olarak oradayken bir sürü madalya topladı. “Kurt Köpekleri” diye bilinen baskın birliklerini yönetti ve çılgın cesaretiyle şöhret yaptı. Kore bitince Hackworth sıkıldı. Çok sıkıldı ve 1956’da yüzbaşı olarak ABD Ordusu’na yeniden katıldı. Başkan John F. Kennedy, Güney Vietnam’a ilk birliklerin gönderileceğini duyurduğunda ise, hemen gönüllü oldu. Önce reddedildi ama 1965’te binbaşı olarak Vietnam’a gönderildi. Ama o bu kadarla yetinmedi, hızla ün kazandı ve Mao, Che ve Ho Chi Minh kitaplarını hatmedip ABD birliklerinin gerilla savaşı için yeterli donanıma sahip olmadığına karar vererek Kontr-gerilla kılavuzu Vietnam Primer’ı yazdı. Hackworth, Özel Kuvvetler’den seçkin bir komando birimi oluşturmakla görevlendirildi ve Tiger Force (Kaplan Güçleri) birimini kurdu. Şimdilerde kontr-gerilla olarak anılan vahşetten söz ediyoruz yani. 45 kişilik birlik, korkunç katliamlarla anıldı ve tabii ki Başkanlık Özel Ödülü’nü aldı!
En iğrenç suçları işlediler
Gazeteci Michael D. Sallah’ın sonradan açığa çıkaracağı gibi birliğin suçları arasında esirlere işkence ve infaz, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar dâhil olmak üzere silahsız köylülerinin katledilmesi, toplu köy katliamları vardı ve tek bir soruşturma dahi yapılmıyordu. Örneğin taburun tanım numarası 327 olduğu için 327 kişi öldürmek eğlenceli Tiger Force rutinleriydi. “Kelle ya da ‘leş’ başına ödül almak” işte ta o zaman icat edilmişti! İnsan kulaklarından ‘kolye’ yapmak, kesik parmak koleksiyonculuğu, kurbanların kafa derilerini yüzmek, anneleriyle birlikte bebeklerin kafalarını kesmek…
Hackworth, adamları arasında gerçekten bir efsaneydi ama. Onu seviyorlardı, çünkü onunla işledikleri suçların cezasız kalacağını biliyorlardı. Gerçekten de öyleydi. My Lai katliamı dâhil hiçbir suçtan doğru dürüst ceza almadılar. 13 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiği sabit olan er Sam Ybarra, “Kişisel olarak bin 500’den fazla kişiyi öldürdüğü” söylenen Çavuş Bumgarner ve diğerleri… Kural belliydi: Burada olan burada kalır!
Sonraları, 1971’de Hackworth’un aklı bu işin yürümeyeceğine aklı kesti. Ülkesi için savaşan bir halkın asla yenilemeyeceği ortaya çıkmaya başladıkça “Efsane albay” çark etti. Bir televizyon röportajında “Bu savaş kazanılamaz, ordu geri çekilmeli” deyince büyük patronları biraz kızdırdı. Ama bu savaş karşıtlığı filan değildi. Savaş kazanılamıyordu; bu kadar basit! Yoksa çok sonraları, 2001’de bile katliamları genç askerlerin korkusuyla açıklamayı sürdürüyordu: “Çok az masum kasten öldürüldü. Bu, cephesi olmayan bir savaştı ve birçok kadın, çocuk ve yaşlı erkek, ‘özgürlük savaşçısı’ idi. Her gece çamurda uzanıp, her sesin yakında canlarını alacak bir düşman olduğunu düşünerek korkudan kasılan gençler sivilleri kasten öldürmedi.”
Küçük kusurları vardı ama…
Türkçesini söylersek, gerilla halklaşmıştı ve halkın tümü artık düşmandı! Bu, onun meşhur kontr-gerilla teorisinin de sonu oldu.
Böylece albay olarak emekli oldu. Bir süre emlakçılık yaptıktan sonra gazeteciliğe merak sardı. Nihayet 4 Mayıs 2005’te yaşamını yitirdiğinde, ABD bu ‘vatan için kurşun atan kurşun yiyen şerefli evladını’ törenle gömerken, ordu soruşturmasında açığa çıkan “görevi sırasında genelev ve kumarhane işletmek, zimmetine para geçirmek” gibi “önemsiz” kusurları unutulmuştu. “Hackworth’un başarıları kötülüklerinden ağır bastığı ve bir savaş kahramanının yargılanmasının orduyu yıpratacağı için” dosyaları çoktan yok edilmişti…