Filipinler’de kadın mücadelesinin merkezi olan Gabriela’nın kuruluşuna öncülük eden CRW’nin Direktörü Guan, Kürt ve Filipinli kadınların, baskılara karşı dayanışarak hükümetlere baskı uygulayabileceğini söyledi
Avrupa Kürt Kadın Hareketi öncülüğünde bir süre önce Frankfurt kentinde gerçekleşen Uluslararası Kadın Konferansı’nın etkisi sürüyor. Filipinler’de çalışmalar yürüten Kadın Araştırmaları Merkezi (CWR) Direktörü Mary Jean Guan da konferansa katılan kadınlardan biri idi. CWR, Filipinler’de kadın mücadelesinin en geniş cephesini oluşturan ve içinde neredeyse bütün kadın örgütlerini barındıran Gabriela’nın kuruluşuna öncülük eden bir araştırma merkezi aynı zamanda. Guan, Özgür Politika’dan Serap Şen’e konuştu.
CWR’nin direktörüsünüz. CWR’den Gabriela’ya dönüşümün hikayesi nedir?
İlk başta 1982’de, Ferdinand Marcos askeri rejimi sırasında bir grup kadın aktivist, kadınların deneyimlerini güçlendirmek ve belgelemek için bir örgütlenmeye gitti. Bu benim de üyesi olduğum CWR idi. Kadın aktivistler, kadınların katılımını cesaretlendirecek topluluk temelli bir örgütlenme yaratmanın önemini önceden anlamışlardı. Böylelikle 1984’te CWR, Gabriela’nın kurulmasına yardımcı oldu, biz öncü üyesiyiz. Küçük gruplar halinde başlayan Gabriela’nın bugün ülke çapında 250’den fazla grubu var ve 8’i de yurtdışında. Düşmana korku salan ve güçlü bir örgüt. Bunun da sırrı; topluluk temelli olmasında, topluma dayanmasında. Çağrıları ve talepleri, taban örgütlerindeki kadınların talepleri ile uyumlu. 30 yıllık performansı sayesinde bir prestiji var artık.
Gabriela’nın bugün gündeminde neler var? Ne tür çalışmalar yürütüyor?
Dediğim gibi, daha önce de daima kadınların kaygılarını, sorunlarını ilgilendiren kampanyalar ve meselelerle meşgul oldu. Şu anda yalnızca kadın meselelerine değil, genel olarak halkın sorunlarına da eğiliyor. Çünkü kadınların sorunlarını halkın sorunları ile iç içe olarak değerlendiriyor.
Şu an Filipinler’deki en yakıcı sorunlar neler peki?
Öncelikle başkanın yarattığı özellikle de kadınlara karşı insan hakları ihlalleri en yakıcı sorun. Başkanın her zaman kadınları çok hakir gören bir yaklaşımı oldu. Gabriela onun uluslararası ceza mahkemesine verilmesi sürecine öncülük etti. Kadın düşmanı sözlerini de dava dosyasına dahil etti
Filipinler’deki mücadelenizde en çarpıcı deneyiminiz neydi?
Sanırım beni en çok etkileyen olaylardan en yakın tarihli olanı, birlikte örgütlenme çalışması yaptığımız genç kadınların öldürülmesiydi. Devrimci kadınlar olarak hizmet götürmek için uzaklardaki kırsal toplulukların yanına gittiler ve geçen yıl öldürüldüler. Kırsal alanda gerçekleştirilen bir askeri operasyon sırasında öldürüldüler. Çünkü o bölgede halkı örgütlemek için gerilla olarak gönüllü olmuşlardı. Bizden geçen yıl ayrıldılar ve bir yıl bile geçmeden öldürüldüler. Halk arasındaki tanıklar bedenlerindeki işkence izleri olduğunu aktardı. Anne babaları yıkıldı, çünkü ölü cansız bedenleri çıplak biçimde saygısızca yığılmıştı. Toplumumuzdaki erkeklerin maço faşist tavrı başkanımızın açıklamalarıyla yaygınlaşıyor.
Kürt kadınlara yönelik tavırla aynı…
Evet. Bu insanlar, yani ordu, uluslararası insani hukuka uymuyor. Bir düşmanı yakalarsanız ona asgari saygı gösterirsiniz, onların haysiyetini çiğnemez, işkence etmezsiniz. Savaşta yaralanırsanız bunu görenin sizi kurtarması gerekir. Ordu bu gibi kurallara uymuyor.
Türkiye’de darbe girişimi sonrası artan baskı ortamından haberiniz vardır. Bu konuda görüşlerinizi paylaşır mısınız? Biliyor musunuz?
O darbe gecesi basına yansıyan yerlerde bulunmuştum. Taksim Meydanı’nda bulunmuştum mesela. Türkiye ve Kürdistan’da olanların dünyanın diğer yerlerinde, özellikle de Asya’da olan bitene benzediğini düşünüyorum. Hükümetlerin tehditleri, muhalefete ve muhaliflere yönelik tutum… Bunun en önemli sebebinin ekonomik olduğunu düşünüyorum, çünkü Türkiye Kürdistan’ı doğal kaynaklar bakımından çok zengin, Filipinler’e benzer bu konuda. Bu sömürgeci ülkeler bunu kontrol etmek istiyorlar. Özellikle de şimdi küresel krizden sonra gelişmiş ülkeler bizim kaynaklarımızı kendilerine kanalize etmek istiyorlar. Bu yüzden bu ülkelerdeki baskıcı rejimlerle uzlaşıyorlar. Filipinler ABD ile askeri anlaşmalar yaptı. 1992’de ABD askeri üssünü kaldırabilmiştik ama şimdi eskisinden daha beter askeri anlaşmalar yapıldı. Şimdi her yerde ABD askerleri görebilirsiniz. Üstelik bu Trump’la da başlamış değil. Obama zamanında yapıldı bu anlaşmalar. Akino ile Obama arasında. Ve Akino’nun ilk başta emperyalistlerden nefret ediyormuş gibi yapmış olması da ayrıca üzücü. İlk günlerinde çok ilerici gibi göründü. Şimdi Trump’ı sevdiğini söylüyor. İyi dostlar çünkü aynı askeri yaklaşımı benimsiyorlar. Dolayısıyla şu anda ABD askerleri serbestçe ülkede bulunuyorlar ve tatbikat yapabiliyorlar. Filipinler hükümeti yaptığı anlaşmalarla ABD askeri varlığını meşrulaştırdı.
Bu konferans konusunda düşünceleriniz neler?
Çok etkilendim buradaki enternasyonalist ortamdan. Tüm dilleri anlamasam bile tüm konuşmalar öyle güç vericiydi ki. Organize edenleri tebrik ediyorum. Kürtlerin düzenlediği ilk uluslararası kadın konferansı olarak gerçekten çok başarılı.
Kürtlerle ve mücadeleleriyle ilk temasınız bu muydu?
Hayır. Gabriela, Filipinler’de üç yıl önce yapılan uluslararası konferansımıza bazı Kürtleri davet etmişti ve ilk kez orada temasımız oldu. Kürt kadınlarının, özellikle katledilen o aktivistlerin (Sakine Cansız) öykülerini anlattılar ve deneyimlerini paylaştılar. Çok çeşitli kültürlerden büyük bir kalabalıkla bir arada olmak benim için çok verimli oldu. Bu bağların kalıcılaşmasını, bu konferans sırasında örülen kız kardeşlik bağlarının devam etmesini diliyorum. Bu konferanslar devam etmeli. Kaynaklarımızı, deneyimlerimizi paylaştığımız bir portala da sahip olmalı. Örneğin Kürdistan’da veya Filipinler’de bir başka ihlal daha yaşandığında dayanışma mesajlarımızı yayınlayabilmeli, hükümetlere baskı uygulayabilmeliyiz.
Gabriela ismi nereden geliyor?
Gabriela ismi İspanyol sömürgeciliğine isyan eden efsanevi Filipinli kadın direnişçiden geliyor. Maria Josefa Gabriela Silang, İspanyollara karşı Filipinlilerin bağımsızlık mücadelesi yürütmesi üzerinden geçen üç asır sonra yeni çağdaki kız kardeşleri onun ismiyle örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam ediyor. Gabriela’nın bir süre sonra Henerela (Kadın General) olarak adlandırılması ile Kürt kadın özgürlük mücadelesi arasındaki ortaklıklar, direnen kadın çizgisinin dünya mirası olarak günümüz kadın mücadelesinde harmanlanıyor.
FRANKFURT