Kürt tiyatrosunun sadece ekonomik kriz değil, var olmak için de büyük çaba sarf ettiğini belirten ‘Kûçikê Stalîn’ oyununun yazarı Zinar Ataman, 18 Ocak’ta gerçekleşecek tiyatroya çağrı yaptı
Alan Theatre ekibi tarafından hazırlanan “Kûçikê Stalîn (Stalin’in Köpeği)” oyunu, 18 Ocak’ta Ankara’da seyircisiyle buluşacak. Zinar Ataman’ın yazdığı ve oynadığı tek kişilik Kürtçe tiyatro oyunu, 1942 yılında Pavlov’un laboratuvarlarında aç bırakılıp Alman tanklarının altında patlatılmak üzere acımasızca eğitilen bir köpeğin gözünden, 1937 yılında Kızıl Kürdistan’dan, Orta Asya, Kazakistan ve Kırgızistan’a sürgün edilen binlerce Kürt’ün hikayesinin yanı sıra İkinci Dünya Savaşı’ndaki yıkımın ve savaşın acı gerçeklerini anlatıyor.
Şirnex’in Elkê (Beytüşşebap) ilçesinde dünyaya gelen oyunun yazarı ve oyuncusu Ataman, 2013 yılında Ankara’da Şehir Tiyatroları’yla başladığı çalışmasını, 10 yıldır sürdürüyor. 10 yıllık sürecin 6 yılını tiyatroya dair çeşitli eğitimlerle geçiren Ataman, ilk Kürtçe ve ilk tek kişilik performansını, 2019’da sahnelediği Rênas Jiyan’ın “Di Tuwaletê De” adlı oyunuyla yaptı. İlk oyununu 7-8 yerde izleyiciyle buluşturan Ataman, pandemi sürecini “Kûçikê Stalîn” oyununu yazarak ve provalarını yaparak geçirdi. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ziya Ataman’a konuşan Ataman, oyunun 1937 ile 1942’de yaşanan iki sürgünün ortak hikayelerini temel aldığını ve bu hikayeleri birleştirerek köpeğin gözünden hem İkinci Dünya Savaşı’nı hem sürgünü hem de insana dair çıkarımları anlattığını ifade etti.
Öncelik var olabilmek
Kürt tiyatrosunun ekonomik sıkıntıdan önce var olma problemi yaşadığını belirten Ataman, “Hiçbir zaman istediğimiz il ve ilçede istediğimiz sahnede oynayamıyoruz. Geçtiğimiz yıl yasaklarla geçti. Özgürce dilimizi, kültürümüzü ve oyunlarımızı sahneye çıkarma konusunda sıkıntı yaşadığımız için birinci önceliğimiz maddiyat değil, var olabilmek, özgürce her yerde seyirciyle buluşabilmek ve devlet baskısı olmadan sahneye çıkabilmek. Şuan tüm Kürt tiyatrosunun, Kürt sanatının, hatta Kürt siyasetinin birinci önceliği var olabilmek” ifadelerini kullandı.
Kültür ve tarihin önemi
Tiyatronun tüm sanatların bir yerde toplamı olduğunu ifade eden Ataman, sözel, görsel, duyusal ve edebi olarak içinde tüm sanatları barındırdığını vurguladı. Bu nedenle tiyatronun desteklenmesinin dilin, kültürün ve tarihin yaşatılabilmesi için çok önemli olduğuna vurgu yapan Ataman, “Yazdığınız oyunlarda hem bir edebiyat hem bir tarihi hem de dili ortaya koyduğunuz için yıllardır yok edilmeye, asimile edilmeye çalışılan bir dili korumanın, yaşatmanın, göstermenin en iyi yolu bence şu an tiyatro. Bu yüzden tiyatronun her dönem desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Tiyatronun iyi yapıldığı ve ulaşabildiği durumda seyirciden tam destek alabildiğini de sözlerine ekleyen Ataman, “Seyirci, nerede olursa olsun gelip izliyor. Oyun Kürtçe olduğunda daha duyarlı ve istekli olduklarını da görüyoruz” dedi.
Yeterli destek yok
Kürt tiyatrosunun destek görebilmesi için destek kanallarının açık olması gerektiğinin altını çizen Ataman, “Örneğin, ben ‘Di Tuwaletê de’ oyununu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Tiyatroları sahnesinde ücretsiz oynamıştım. Bu bir destekti ama şuan kayyum atandığı için Kürtçe oyun alınmıyor ve ben oynayamıyorum. Bu diğer tüm kayyum atanan belediyelerde böyle. Destek alabilmemiz için öncelikle bizim irademizle ortaya koyduğumuz, seçtiğimiz kurumların bize bırakılması gerekiyor. Hiçbir Kürt tiyatrosu yeterli destek alamıyor. Bunun nedeni de kurumlarımızın, belediyelerimizin zorbalıkla ele geçirilmesi. Öte yandan Kürt tiyatrosu, hiçbir zaman devletten yeterli destek görmedi” ifadelerini kullandı.
Ataman, son olarak tüm tiyatro severleri 18 Ocak’ta yapılacak gösterime davet etti.
Kaynak: MA