Ekonomik krizin yansımalarının önümüzdeki günlerde daha da belirginleşeceğinin altını çizen ekonomist Özgür Müftüoğlu, “Etinden sütüne, buğdayından nohuduna her şeye zam gelecek” dedi.
Türkiye ve ABD arasında yaşanan diplomatik kriz nedeniyle döviz kurundaki yükseliş tüm müdahalelere rağmen durdurulamıyor. Yaşanan ekonomik krizin temel nedeni olarak ABD ile gerilen ilişkileri göstermenin bahane olduğunu dile getiren ekonomist Özgür Müftüoğlu, krizin temel nedeninin AKP’nin uyguladığı ekonomi politikaları olduğunu söyledi. Türkiye’nin özellikle küreselleşme sürecinde hatalı politika güttüğünü hatırlatan Müftüoğlu, “Türkiye küreselleşme sürecinde ekonominin küresel güçler tarafından sürmesini sağlayacak düzenlemelere savunmasız kalarak kendini bunun dışında tuttu. Bütün yönetim ve denetim piyasaya bırakıldı. Bu şekilde kriz daha da derinleşti” dedi.
‘Her ürüne zam gelecek’
Krizin yansımalarının henüz tam olarak belirginleşmediğinin altını çizen Müftüoğlu, “Mesela akaryakıt ve ÖTV’de bir takım düzenlemeler yapıldı ama zam tam olarak yansıtılmadı. Onun dışındaki diğer ürünlere de daha tam bir yansıma olmadı. Çok küçük bir kısmı yansıdı. Önümüzdeki aylarda biz bunu çok daha derin bir şekilde soframızda, evimizde, günlük yaşantımızda etkisini göreceğiz. Çünkü bugün Türkiye daha önceki krizlere göre dışa çok daha bağımlı. En temel ihtiyaçlarını daha kendisi üretemeyen, dışardan ithal etmek durumunda olan bir ülke. Dolayısıyla Türk parasının değer kaybetmesiyle beraber etinden-sütüne, buğdayından-nohuduna kadar hemen hemen her ürüne doğrudan doğruya zam gelecektir. Dolasıyla bu krizin yansıması önümüzdeki süreçlerde daha açığa çıkacak” diye belirtti.
‘Emeğin değeri düşecek’
Yaşanan kriz nedeniyle işten çıkarmaların ise şimdiden başladığını vurgulayan Müftüoğlu, bazı fabrikaların bu sürece dayanmadığını ve iflas edip işçileri çıkarttığını söyledi. Bazı fabrikaların ise krizi fırsata çevirdiğinin altını çizen Müftüoğlu, “Daha yüksek ücretli ve güvenlikli olarak çalışan işçileri işten çıkartıyorlar. Onların yerine güvencesiz ve daha az para alan işçiler alıyorlar. Ayrıca bunlar önümüzdeki günlerde daha az işçiyle iş yapmaya ve daha uzun çalışma koşullarıyla işçileri çalıştırmaya başlayacaklar” diye konuştu.
‘krizin faturası yine halka kesilecek’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “aynı gemideyiz” sözüne de tepki gösteren Müftüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette şimdiye kadar bu krize neden olan politikalar inanılmaz şekilde toplumun varlıklarını, emeğini ve doğayı hızla sömürdü. Ve sermayeyi kaynak olarak aktardı. AKP döneminde daha fazla olmak kaydıyla geçtiğimiz dönemde müthiş bir zenginleşme yaşandı. Ve bunun sonucu olarak bir krizle karşı karşıya geldik. Ve şimdi deniliyor ki bu krizin faturasını beraber ödeyelim. Bu sınıfsal bir meseledir. Sermaye sınıfı bugüne kadar krize neden olan bu politikalardan nemalanmıştır. Kendilerini kat kat artırmıştır. Dolasıyla bunu faturası ödenecekse bugüne kadar bundan çıkar sağlayan sermaye kesimlerinin ödemesi gerekir. Sermaye kesimi durup dururken krizin faturasını kendisine çıkarmayacak. Dolasıyla burada sınıf örgütlerini siyasi partilerin ve sendikaların bir mücadele hattı oluşturmaları gerekir. Aksi takdirde daha önceki krizlerde de olduğu gibi krizin faturası yine halka kesilecek. Yoksul olan halk daha da yoksullaşacak.”
‘Kriz ancak demokrasiyle aşılır’
Krizin uzun zamandır yaşandığını ancak son günlerde patlak verdiğini aktaran Müftüoğlu, krizin aşılaması için ülkede demokratik koşulların oluşması gerektiğinin altının çizerek, “Krizin sona erip ermemesinden ziyade bu kriz atlatıldığında kim bunun bedelini ödemiş olacak. Krizin sonuçlanmasını da belirleyecek etken budur. Burada da en önemli olan şey demokrasidir. Demokratik hukukun sağlandığı ve özgürlükçü bir ortam içerisinde ancak bu krizler aşılabilir. Çünkü ekonomik krizler siyasi krizlerle yönetilir. Bu krizin böyle devam etmesi Türkiye demokrasisini daha da kötü etkileyecek” diye konuştu.
Kaynak: MA