Kurban Bayramı arifesine rağmen yoğun bir hareketliliğin yaşanmadığı Van ve Diyarbakır’da esnaflar iş yapamamaktan, yurttaşlar ise her geçen gün artan fiyatlardan şikayetçi.
Van ve Diyarbakır’da Kurban Bayramı arifesinde esnaf da seyyar satıcı da yurttaş da dert yandı. Koronavirüs salgını nedeniyle daha da büyüyen ekonomik krizle girilen bayramda, ne esnaflar ne de yurttaşlar umduğunu buldu. Esnaf, pazarcı ve seyyar satıcılar, bayram alışverişinin önceki yıllara oranla çok çok düştüğünü kaydetti.
Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir (Xaçort) Mahallesi’nde her Perşembe kurulan pazar, bayram arifesi olmasına rağmen sönük geçiyor. Pazar esnafı iş yapamamaktan, yurttaşlar ise her gün geçtikçe artan fiyatlardan dert yandı.
Milletin cebinde para kalmadı
15 yıldır pazarda sebze satan Emin Takış, ekonomik krizden kaynaklı eskiye oranla her geçen gün alım gücünün düştüğünü ifade etti. 30 yıldır esnaflık yapan Şükrü Alıcı, alışverişin yok denecek kadar azaldığını belirtti. İnsanların evlerinde işsiz ve güçsüz oturduklarını ifade eden Alıcı, bu nedenle insanlarda alışveriş yapacak paranın da olmadığını söyledi.
Pazarda kavun satarak geçimini sağlayan 25 yaşındaki Rıdvan Gezer adlı genç, sebze ve meyve halinden kavunun kilosunu toptan 2.5 TL’ye alıp, kar etmeden satmaya çalıştığını ifade etti. Gezer, buna rağmen satış yapmakta zorlandıklarını kaydetti. Pazar tezgahına 50 kilo kavun getirdiğini ancak bunun sadece 20 kilosunu satabildiğini paylaşan Gezer, “Esnaflık bitmiş artık. Eskiden para biriktiriyorduk, artık eskiden biriktirdiğimiz parayı da yemeye başladık” dedi.
‘Krizin en büyük nedeni, iktidardır’
Pazar alışverişine gelen yurttaşlardan Halime Abi, eskiden 100 TL ile gittikleri pazarda eli dolu poşetlerle döndüklerini ancak şu anda aynı parayla bir poşeti daha dolduramadıklarını söyledi. Abi, yaşanan krizin en önemli nedeninin ise mevcut iktidar olduğu dile getirdi.
9 aydır işsiz olan ve 3 çocuğuna bakmakla yükümlü olan Nadir Aktaş, para olmadığı için her şeyden sadece birer kilo alabildiklerini ifade etti. Babasının emekli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarına dikkati çeken Aktaş, “Ben bazen haftada bir gün inşaata giderek çalışıyorum. Çoğu zaman da o iş olmuyor. Kimsenin ekonomik durumu iyi değil ve herkes pazarda eli boş dönüyor” şeklinde konuştu.
Her gün bir önceki günden daha kötü
Herhangi bir gelirlerinin olmadığına değinen Memican Sancak ise, cebindeki 25 TL ile alışverişe çıktığını ancak bir şeyler alamadığını söyledi. Sancak, “Evde akşam ne yapacağız diye kara kara düşünüyoruz. Benim 15 yaşındaki kızım bazen çalışmaya gidiyor. O para getirirse onunla geçiniyoruz getirmese de parasız kalıyoruz. Şehirde yaşamak çok pahalı ve çok zahmetli olmuş” dedi.
60 yaşında olan ve 45 yıldır pazarlarda zücaciye ürünleri satan Arif Durmaz da, insanlarda para olmadığı için alışveriş yapmadığını belirtti. Şuana kadar hiçbir sağlık güvencesi olmadan çalıştığını kaydeden Durmaz, sabahtan akşam saatlerine kadar evlerine bir ekmek götürmek için çalıştıklarını dile getirdi. Durmaz, “Her gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor durum. Yaşanan tüm bu sıkıntıların çözümü bu ülkeye ve bölgeye huzurun gelmesidir” diye konuştu.
Her yer de durum aynı
Diyarbakır’da da bayram arifesinde tablo Van’dan farksız değil. Diyarbakır’da bayram alışverişinin vazgeçilmez yerleri arasında bulunan tarihi Sur ilçesi ve Yenişehir ilçesindeki Ofis Semti’nde, alışılan bayram yoğunluğu göze çarpmıyor. Her bayram öncesi yoğunluktan yaşanan “tezgah yeri” tartışmaları, bu yıl salgın ve krizden dolayı yaşanmıyor. Esnaf ve seyyar satıcıların sayısının düşmesine rağmen yapılan sınırlı alışveriş, satıcıları memnun etmiyor.
Sur’un en işlek caddelerinde olan Gazi Caddesi üzerinde çörek ilacı satan Murat İyisoylu, her yıl çörek ilacının her çeşidinden 5’er kilo getirdiğini, 3-4 günde bitirdiğini, ancak şuana kadar yarım kilo sattığını söyledi. “İşler bitmiş” diyerek satışlardaki durgunluğa işaret eden İyisoylu, “Şuan oturuyoruz, sıcaklık ve satışlardaki durgunluk nedeniyle sinirleniyoruz. Kavgalar çıkıyor. İnsanlar birbirine girmiş. Sosyal mesafe zaten hiç yok. İnsanlar geçimini düşünüyorlar, hastalığı düşünmüyorlar” dedi.
Gevran Caddesi’nde bir esnaf, insanların sadece gıdaya yöneldiğini, onun haricinde tüm sektörlerin iş yapamaz hale geldiğini belirtti. Dövizin yükselmesiyle hayat pahalılığının arttığına işaret eden esnaf, “Umarım bu süreç düzelir. İnsanlar eskisinden daha refah ve kaliteli bir hayat sürer” diye konuştu.
Bu yıl lise son sınıfa geçen İbrahim Yaman ise, cüzdan satarak ev ekonomisine katkı sunmaya çalıştığını dile getirdi. Sattığı cüzdanlara işaret ederek, “Önceki yıllarda bu malların 4 katını getiriyordum” diyen Yaman, “Şimdi eşya aldığımız toptancı bile mal alamıyor. Çünkü getirecek gücü yok” diyerek, satışlardaki durgunluğuna dikkat çekti.
Krizin faturası yine yoksula
İnönü Bulvarı’nda telefon tamirciliği yapan Aziz Uluışık da, alım gücünün kalmadığını belirterek, “İnsanlar artık karın tokluğu dışında başka bir şey düşünemiyor” sözleriyle durumu özetledi. Hükümet yetkililerinin “Kriz yok” açıklamasına da değinen Uluışık, “Devlet yetkileri lüks içinde yaşıyor. Onlara kriz olur mu? Kriz bize var, yönetenlere yok. 20-30 milyar maaş alıyorlar. Emekliyim, iki kulağım sağır, ama yine de çalışıyorum” diye yakındı. “53 yaşındayım, 25 yıldır prim yatırıyorum” sözleriyle devam eden Uluışık, “Bin 600 lira maaş alıyorum. Yeterli mi sizce? Bin lira kira veriyorum. Hadi beraber marketlere gidelim ne alınır bu parayla? Sokakta bir yemek 25 lira” diyerek, hayat pahalılığına vurgu yaptı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı