Ekonomik kriz baskısını sürdürüyor. Hükümet ise durumu kurtarmak için habire torba yasa ve paket hazırlıyor. Bunun son örneğini İstihdam Kalkanı Paketi’nin ertelenip yerine kısa vadeli yeni bir paketin getirilmesi oluşturuyor. Bir diğer ifade ile yapılan tespitler ve öngörüleri geçersiz kaldı. Merkez Bankası’nın yayınladığı son beklenti anketi de durumun Hükümetin yansıttığı gibi olmadığını ortaya koyuyor. Son ankete göre yılsonu enflasyon yüzde 9.54’ten 10.22’ye; bir önceki anket döneminde 11.6 milyar dolar olan yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, bu dönemde 14.6 milyar dolar oldu. Covid-19 etkili krizin geçim meselesine nasıl etki ettiğinin en somut sonuçlarını ise banka kredileri bize gösteriyor. Verilere göre, Nisan ayında 920 bin kişi ilk kez ihtiyaç kredisi almak için başvurmuş. Temmuz 2020 itibariyle de ihtiyaç kredisi miktarı 706 milyar liraya ulaştı. Son sıkışmayı aşmaya dönük kolay kredi verme ve buna bağlı konut alımlarındaki artış ABD’nin Mortgage krizini hatırlatıyor.
Mezar taşına uzanan yıkıcılık
Dersim’in, diğer coğrafyalara göre kendine has bir özgünlüğü olduğu, ilk kez görenlerin malumu. Sizi bir çırpıda sarıp sarmalayan, kendine çeken şey, adına Dersim ruhu dediğimiz bütünselliğin sadece bir bölümünü, görünen kısmını oluşturur. Pezkuvi (yaban keçisi) de bu bunun vazgeçilmez bir parçası. Çünkü doğanın en saf ve masum yaratığı olarak kabul görmüştür. Bundan dolayı da “Pezê Xızır: Hızır’ın keçileri” denilmiş ve dokunulması zarar verilmesi inanç, kültür ve vicdani olarak mahkûm edilmiştir. İşte bu ruha sahip her kes Pezküviye sahip çıkar. Sadece onunla da sınırlı kalmaz doğasına, inancına, diline, kültürüne zarar verilmesine, haksızlığa, yalana, dolana, zorbalığa karşı çıkar. Çıkmayan Dersim’in kara yüzüdür, yani “Ru yê reş” dir. Tam karşılığı, “Hak’tan ayrılmış”, Dersim diliyle “yoldan çıkmış” demektir. Dersim ruhunu karartan bu kirlilik, göçlerle başladı ve köylerin ıssızlaşması ile yeşerdi, kentleşme ile bir zihniyet haline geldi. Sonra kırsalı da etkisine aldı. Baraj yapımlarında arazi karşılığı “beleşten” gelen paraların güçlendirdiği bu musibet, sadece Pezkuvi ya da yabani hayvan öldürülmesine aracılık etme, para karşılığı eskortlukla sınırlı değil, son yıllarda artan define arama faaliyetlerine kadar uzanıyor. Kısa yoldan zengin olmada, iş atalarının mezarlarını kırıp altını eşmeye kadar varmış durumda. Dersim coğrafyasında kırılmadık eski mezar kalıntısı, ziyaret, tarihi mekân kalmadı. Devlet ise bir nevi seyirci. En son Mazgirt’in Dewrêşan köyünün mezarları kepçeyle kazıldı. Suç duyurusunda bulunuldu, reddedildi. Olan o tarihi mezarlara oldu. Duyarlı insanların sayesinde, geçtiğimiz günlerde bu mezarların bir daha kazılmaması için etrafı çitle çevrildi. Sit alanı kapsamına alınması için de başvuru yapıldı. Ne yazık ki, Alevi ocaklarından Derwişgewr mensuplarının mezarlarına yapılan bu saldırıya ocak içinden ciddi bir tepki de oluşmadı. İşte size kapitalist tüketimin doğaya, tarihe, kültüre, inanca, canlıya verdiği zararın Dersim’deki güncel bir örneği…
Pezkuvi ve kapitalist zihniyet
Dünyada korumaya alınan Pezkuvinin (dağ keçilerinin) vurulması için ihale düzenlemek herhalde bu ülkenin şahsına münhasır bir durum olsa gerek. Üstelik bunun da popülasyon düzenlemesi gerekçesinin arkasına sığınılarak yapılıyor olması. Güya yaşlı erkek yaban keçilerinin bir kısmının vurulması gerekiyormuş! Peki, bu izni verenler neden izinsiz yapılan avlanmalara karşı onca şikayet ve başvuruya rağmen bir önlem alınmıyor? Boşuna söylememişler “Minareyi çalan kılıfını uydurur” lafını… 13 Temmuz’da Dersim’de gerçekleşecek olan ihale yoğun tepkiler üzerine iptal edildi. Ama bir daha yapılmayacak anlamına da gelmiyor. Madalyonun diğer yüzü ise Dersimlilerle ilgili. O da Dersim’de avcılık faaliyetine yani hayvan katliamına bilinçli bir şekilde dışarıdan avcı gelmesine aracılık, ortaklık eden para karşılığı yol gösteren bir zihniyetin son yıllarda türemiş olmasıdır. Daha da vahimi, kapitalizmin var ettiği para hırsı ve kısa yoldan zenginleşme kültürünün buna direnen Dersim’de de giderek yayılması. Baraj yapımı için arazi sahiplerine verilen rüşvetlerle Dersim ruhuna atılan zehirli tohumlar, bugün kendini hayvan avcılığı ile devam ettiriyor. Dersim coğrafyası her yer gibi sadece insan, sadece yükseltiler, derin vadiler, ormanlar ya da çok zengin bitki örtüsüyle değil, hayvanlarıyla, sularıyla, dağlarıyla, havasıyla vs. bir bütünlük oluşturur. Ve asıl güzellik insanın bu toplam ile kurduğu ve kendine aidiyet inşa ettiği ruhsal biçimlenmedir. Bunun içinde dil vardır, inanç vardır, kimlik vardır, müzik var, edebiyat var, tarih var, sosyoloji var; Doğa dediğimiz şeydir bu. Müzik de hikaye de, tarih de, edebiyat, folklor bu toplamdan süzülüp ortaya çıkar. Farklılık da bundan gelir. 1937-38’de Dersim insanını hedefleyen kıyım günümüzde, doğasına yönelmiş olarak devam ediyor.