Mardin’de yağışlar nedeniyle bir ay gecikmeli başlayan buğday hasadı beklentileri karşılamadı. TMO’nun belirlediği fiyat ise çiftçileri mutlu etmedi
Türkiye ve Ortadoğu’nun en büyük tahıl ambarı olarak bilinen Mardin Ovası’nda buğday hasadı başladı. Mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sağanak yağışların Mayıs ayı ortalarına kadar sürmesi ve mevsimler arası geçişte baharın yaşanmadan yaz sıcaklarının etkili olması nedeniyle hasat gecikmeli başladı. Bölgede şu ana kadar ekili tarlaların yüzde 5’i hasat edilmiş durumda iken iki hafta içinde hasadın hızlanması bekleniyor. Hasat dönemi ile birlikte sorunlarla karşı karşıya kalan çiftçileri ilk vuran; aşırı yağışlara bağlı olarak mevsim boyunca sular altında kalan tarım arazilerinde geçtiğimiz yıla oranla verimde yüzde 20’lere varan bir düşüş gözlenmesi oldu. Aşırı yağışlar ayrıca protein ve glüten oranını etkilediği buğdayın kalitesini de düşürmüş durumda.
Kriz maliyetleri yüksellti
Yine yıl içinde dövizdeki artış ile birlikte mazot, ilaç ve gübre fiyatlarında yaşanan yükselme girdi maliyetleri artırırken, Tarım Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) çiftçilere danışmadan belirlediği taban fiyat son yılların en yüksek taban fiyatı olsa da çiftçileri mutlu etmedi. Bunun yanı sıra un ve ekmek fiyatlarını kontrol etmek amacıyla hükümetin geçtiğimiz Ağustos ayında yerli buğday ununa getirdiği “ihracat yasağı” da çiftçilerin önündeki en büyük engel olarak duruyor.
Çiftçinin evi yıkılmış
Buğday hasadına başlayan çiftçilerden Selahaddin Esen, verimin düşük olduğunu belirtirken, “Çiftçi bu yıl da ekininden tat almadı. Çiftçinin durumunu sorarsanız; perişan durumdadır” dedi. Önceki yıl dönüm başına 300 ila 400 kilo buğday aldıklarını belirten Esen, “Şu ana kadar 200 kiloyu aşmış değiliz” diye belirtti. Tarladan kopardığı buğday başaklarını ovarak, içinde buğday tanelerini çıkaran Esen, pörsümüş taneleri göstererek, “Başakların içi boş. Bu buğdaydan ne ekmek olur ne de yem. Bunu kuşa da versen, başka hayvana da versen bir faydası yok” sözleri ile buğday kalitesinin düştüğünü ifade etti.
TMO’nun bu yıl belirlediği taban fiyatın önceki yıllara göre yüksek olduğunu da kaydeden Esen, girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu dile getirerek, “Gübresi, tohumu, mazotu, işçiliği hepsi yükselmiş durumda. Mazot olmuş 6,25-6,50 lira. Gübre 2,5-2,75 lira. Tohumdu, ilacıydı derken bize bir şey kalmadan tükenecek. Çiftçinin evi yıkılmış. Çiftçiye sormadan fiyat belirleyince böyle sorunlar ortaya çıkıyor. Belki de bu fiyatı çiftçiye sorduktan sonra belirleselerdi bugün buğday fiyatı daha da yüksek olabilirdi” ifadesinde bulundu.
Desteklere el konuldu
Hükümetin çiftçiye destek verdiği yönündeki söylemlerini alaylı bir şekilde eleştiren Esen, “Destek verdiklerini, mazotun yarısını verdiklerini söylüyorlar. Hani nerede? Su kuyularımız var. Kimi çiftçilerin elektrik borcunu ödemediği gerekçesi ile gönderilen desteğe el konulmuş durumda. Devlet destek verdiğini, çiftçinin arkasında olduğunu söylüyor ama devlet DEDAŞ’ın devleti olmuş. DEDAŞ’ın arkasında duruyor. Çiftçinin falan arkasında kimse yok. Askeri ile polisi ile köylerde çiftçinin elektriğini keserlerse zaten çiftçilik biter. Çiftçinin davası ölür” diye ekledi.
Esen, devletten öncelikli beklentilerinin çiftçinin elektrik sorununu çözmesi olduğunu kaydetti.
Kaynak: MA / Ahmet Kanbal