Türkiye’de ekonomide yaşananları değerlendiren uzmanlar mevcut krizin önceki krizleri arattığını söyledi ve ‘daha kötü gelişmeler bekleniyor’ uyarısında bulundu
Türkiye’de şirketler ardı ardına konkordato ilan ederken, enflasyon yüzde 25’lere dayandı, büyümede küçülme bekleniyor ve döviz kurlarında ancak yeni yeni gerileme sağlanabiliyor. Öte yandan IMF’nin son raporunda yer alan değerlendirmelerde de Türkiye’nin aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için karamsar bir tablo çiziliyor. Türkiye’de yaşanan krizi değerlendiren uzmanlar yaşanan krizin önceki krizleri arattığı yorumunda bulundu ve önümüzdeki dönemi daha kötü gelişmelerin beklediği uyarısını yaptı.
‘Önceki krizleri aratıyor’
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, Yeşil ve Sol Gelecek Partisiİzmir İl Örgütü tarafından düzenlenen “Ekonomik, Ekolojik Kriz Nedenler ve Sonuçları” konulu panelde konuştu. “Nedenleri ve Sonuçları ile Ekonomik Kriz” başlıklı bir sunum yapan Katırcıoğlu, yaşanan krizin toplumsal, siyasal ve ekonomik olduğunu söyledi. Türkiye’de yaşanılan ekonomik krizin bir önceki krizleri arattığını belirten Katırcıoğlu, önümüzdeki dönemim daha da kötüye gideceğini söyledi. Katırcıoğlu şöyle konuştu: “AKP hükümeti 2001 krizinden sonra 2002 de iktidara geldi. 2009 yılı ekonomi yüzde 5 yakın bir daralma yaşandı. Bu gelişme başlı sebepler ile birlikte değerlendiğinde AKP hükümetinin kimyası bozuldu. Tarımın milli gelir içindeki payı çok azaldı. Önümüzdeki yıl Türkiye’nin ödemesi gereken borç 200 milyar dolar. Şuan Türkiye’nin bunun ödeyecek gücü yok. Bu borcu döndürmesi için yabancı sermayeye ihtiyaç var. Yabancı sermaye Türkiye güvenmediği için gelmiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen gün ‘hazine 2 milyar dolar borçlandı yüzde 7 buçuk borçluyuz’ dedi. Bundan sevinç duyan bir maliye bakanımız var. Çok olumsuz yöne evrilen bir Türkiye var.”
‘Arjantin’den beteriz’
Türkiye’nin 456 milyar dolar borcunun olduğunu ve 330 milyarının bir yıl içinde ödenmesi gerektiğini belirten EHP Kriz Komitesi Sözcüsü Hakan Öztürk, “Merkez Bankası’nın bütün rezervleri 3’te birini ancak karşılayabiliyor. Arjantin’den bile daha kötü durumdayız” değerlendirmesinde bulundu. MA’ya değerlendirmelerde bulunan Öztürk, Dış borcun kısa vadeli boyutunu çevirebilmek için acil olarak yeni kredilere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Öztürk, “Örneğin ABD ya da AB’nin etkisi altındaki kredi kuruluşlarından sizin borç buluyor olmanız gerekiyor. Bu sebeple ‘IMF ile anlaşma yapmaya başlıyorum’ dememek için alternatif bir yol olarak ‘McKinsey’in gözetimiyle bu işi Türkiye’de yapıyoruz’ demeye getirdiler. Zaten onun dediklerini yapacağız. Yapılıp yapılmadığını da o kontrol edecek ve denetleyecek. Size de ‘yapıldı’ diyecek yaklaşımı hâkimdi. Ama buna çok büyük tepki gelince ve muhtemelen bir takım anket ölçüm sonuçlarının da vahametini görünce Erdoğan, böyle bir aralığı yarattı. Ve damadı tam tersini söylemiş olsa da o böyle bir danışmanlık hizmeti alınmayacağını söyledi” dedi. Yalnız bunun bir çözüm olmadığının altını çizen Öztürk, “Danışmanlık hizmeti almayacaksınız ama borç almak zorundasınız. Nereden alacaksınız bunu size Rusya’nın verecek hali yok. Çin’inde böyle bir yönü yok. O nedenle McKinsey’le böyle bir pozisyona gelmiş olmak çözüm değil” diye konuştu.
‘Kriz artık reel kesimde’
Türkiye ekonomisindeki son durumu webiz’de değerlendiren gazeteci Bahadır Özgür ise ekonomik gidişata farklı şokları barındıran bir süreç olarak bakıldığında ‘kriz’de olunduğunu, hükümetin de açıkladığı paketlerle bunu ‘zımnen kabul ettiğini’ kaydetti. Ardı ardına gelen konkordato ilanlarının şirketlerin borç yükünü gösterdiğini vurgulayan Özgür, bankaların da gidişattan etkilendiğine dikkat çekti, “Krizin reel kesim ayağına başlamış oluyoruz” dedi. Özgür, “Kredilerin kesilmesi demek Türkiye ekonomisi için çok net küçülme demektir. Bu şirketler için böyle olduğu gibi vatandaş da kredi almadan tüketemez. Büyümenin önemli bir ayağı da böylece kesilmiş olabilir. 2019’da ekonominin büyümesini bırakın, bu kaynak olmadan istikrarlı kalması mümkün değil” diye konuştu.
EKONOMİ SERVİSİ