Koza Altın, İzmir Dikili’de üçüncü maden ocağını açmaya hazırlanıyor. Su havzasına maden açma projesine tepki gösteren ekolojist Hüseyin Demirdal, yaşam alanlarının yok olacağını söyledi
EPDK elinde olan ve satışa hazırlanan Koza Altın İşletmeleri Şirketi’nin agresif tarzda büyümesi dikkat çekiyor. Koza Altın’ın İzmir’in Dikili ilçesinde bulunan Ovacık ve Çukuralan’da işlettiği altın madenlerine bir yenisini daha eklemek için harekete geçtiği öğrenildi. EPDK’nın atadığı kayyum tarafından işletilen şirket, aynı bölgede üçüncü altın madeni projesi için çalışmalarına başladığı ve Dikili’nin Gökçeağıl Mahallesi’nde 12,8 hektarlık alanda altın ve gümüş madeni işletmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurduğu bildirildi.
Maden 392 hektara genişleyecek
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kapasite arttırma izni vermesi halinde faaliyet alanını 192 hektardan 392 hektara çıkaracak olan şirket, bu projeyle Dikili’de tamamı orman arazisi olan alanda yeni maden sahası açmış olacak. 23 Temmuz’da ÇED süreci başlatılan proje kapsamında altın ve gümüş madeni açık ocak işletmesi şeklinde işletilecek. 3 yıllık çalışma iznini kapsayan proje ile 379 bin 503 ton üretim yapılması planlanıyor. Ocak alanındaki hammadde ise patlatma yöntemiyle çıkarılacak. Buna göre; yılda yaklaşık 192 patlatma işlemi gerçekleştirilecek. Proje alanına en yakın konut ise 480 metre mesafede yer alıyor.
Ayvalık ve Midilli’nin su havzası
Dikili, Altınova, Ayvalık ve Midilli’nin su ihtiyacının karşılandığı 94 kilometrelik su havzası üzerine kurulacak maden sahasının, yer altında bulunan suyun yönünü değiştirme tehlikesi de bulunuyor. Hem su havzasının yönünün değişecek olması hem de doğada yaşayan canlıların yok olacağı tehlikesi nedeniyle projeye tepkiler sürüyor. Ekolojist Hüseyin Demirdal, maden sahasının yaratacağı tehlikelere dikkat çekti.
‘Yaşam kaynağı su yok ediliyor’
Maden ocağının bulunduğu alanda 1990’lı yıllardan bu yana ekoloji mücadelesi verildiğini belirten Demirdal, bu projelerin ÇED, mahkeme kararları ve halkın mücadelesine rağmen hayata geçirildiğini söyledi. Madenin sadece Gökçeağıl’ı değil tüm bölgeyi etkileyeceğini vurgulayan Demirdal, “Sadece insan olarak görmemek lazım. Bütün canlılar bu durumdan etkilenecek. Maden çalışmalarında şirketler, ‘Yerel halka size iş vereceğiz. Taşınmanız için kamyon tesis edeceğiz’ diyorlar. Bu şekilde toplumsal muhalefetin önüne geçmeye çalışıyorlar. Fakat unuttukları şey var, bugün su petrolden daha değerlidir. Çünkü su yaşam kaynağıdır. Yaşam kaynağı yok ediliyor” diye belirtti.
‘20 yıldır doğayı sömürüyor’
Şirketin Çukuralan bölgesinde de 3 yıllık izin almasına rağmen 20 yıldır doğayı sömürdüğüne dikkat çeken Demirdal, şöyle dedi: “Tarımsal üretimin olduğu toprak yapılan işlemden sonra binlerce yıl geçtikten sonra bitki yetişecek duruma gelir. Orada kazı yapıldığında aynı toprak yerine gelmiş olmayacak. Sonuçta ölü toprak geliyor, içindeki mineraller yok olmuş oluyor. Kazı yaparken kullanılacak kimyasal maddelerde var. Burada su gidecek, yaşam alanlarımız daralacak, doğa felaket olacak.”
Yerel yönetimler sessiz!
Doğaya yönelik saldırılara karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyen Demirdal, “Doğa mücadelesi gelgitli bir süreçtir. Dur demek lazım. Kamuoyunu aydınlatma adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. AKP dışında bütün siyasi partilerle görüştük ve yaşananlara ilişkin bilgilendirmelerde bulunduk. AKP randevu talebimize olumlu bir yanıt vermedi. Bu yaşananlara yerel yönetimlerin de tepki vermesi lazım” diye belirtti.
Haber: Delal Akyüz / İzmir-MA