Yatağan Termik Elektirik Üretim A.Ş.’nin, Yatağan Turgut’ta açmak istediği yeni kapalı kömür ocağı için, Çevre Etki Değerlendirme sürecinde (ÇED) bakanlık tarafından yapılmak istenen Halkın Katılımı Toplantısı, yöre halkının ve katılımcıların protestosu ile yaptırılmadı. Toplantıyı başlatmak isteyen Çevre İl Müdürlüğü ve şirket yetkilileri, halkın yoğun tepkisi sonucu toplantıyı gerçekleştiremeden bölgeden ayrılmak zorunda kaldı.
Doğaya özgürlük!
Turgut Çevre Derneği Başkanı Kazım Erol, “Burada öncelikle halk konuşacak. Halkın sözünü dinlemeden hiçbir şey yapamazsınız, kömür ocaklarını bölgede hiçbir şekilde istemedik. Geçtiğiniz yerlere bir bakın; Tınaz, Bağyaka, Eskihisar, Yeşilbağcılar nerede? Bu köyleri yok ettiniz! 3 bin yıllık Turgut’u ne yapacaksınız? Diğerlerine sıra ne zaman gelecek? Sarı öküzü aldınız ama uyandık beyler! Ne doğaya, ne tarihe, ne kültüre, ne hatıralara saygınız var. Çocuklarımızı karın tokluğuna köle mi yapacaksınız? Bu devir geçecek ve sizler de hesap vereceksiniz. Toprağa, suya, havaya, dağlara özgürlük!” diye konuştu.
‘Şirket dışarı’ sloganları
Halk “Şirket dışarı” sloganları ve düdüklerle, gelen heyetin sunum yapmasını engelledi ve toplantının yapılamadığına dair tutulan tutanakla toplantı sonlandırıldı. Muğla Tabip Odası Yön. Kur. Üyesi Vehip Keskin, TTB olarak halkın zararına olan her şeyin karşısında olduklarını belirterek “Rehabiliteye rağmen ABD ve Avrupa’da yapılan çalışmalar gösterdi ki insanların kalp hastalıklarından ölmesinin en önemli nedeni kömür. Kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliğinin maliyeti, getirisinden çok çok daha fazla. Buralar zeytincilikle ünlü. Tüm dünyada zeytin ve zeytinyağı altından çok daha değerli şu anda” diye konuştu. Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) üyesi Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, Avrupa İklim Ağı adına MUÇEP, Muğla Tabip Odası ve Çevre Mühendisleri Odasının desteği ile gerçekleştirilen “Kömürün Gerçek Bedeli” adlı çalışmadan bahsederek, “1983 yılından bu yana bu termik santrallerin bize ödettiği gerçek bedelleri hesapladık. Bu bölgedeki üç santral, 1985 yılından beri tam 45 bin insanımızın erken ölümüne neden oldu. Bu santrallerin yol açtığı hastalıklar yüzünden 12 milyon iş günü kaybı oldu. Hasta olduğumuz için istesek de çalışamadık” dedi. Halkın projeyi istemediği net ve kararlı biçimde ifade edilerek, tutanağa bağlatıldı. Santralin ve besleyen kömür ocaklarının bölgede yarattığı sağlık, ekolojik ve ekonomik yıkımın yaşanarak bilindiği, ÇED sürecinin olumlu raporlarla sonuçlandığının, bunun da gerçekçi olmadığının açık olduğu ifade edildi.