Wêranşar’da 1980’li yıllarda göç ettikleri köyleri korucular tarafından işgal edilen Êzidîler, hem köylerine dönüş hem de topraklarını terk etmeme mücadelesi veriyor
Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesine bağlı olan ve 18 hanenin bulunduğu Zevra kırsal mahallesinde, 1980’li yıllardan sonra Avrupa’nın farklı ülkelerine göç eden Êzidîler 2000’li yılların başında köylerine dönmek istedi. Ancak Êzidîlerin tapulu arazilerine, evlerine, bağ ve bahçelerine, Şeyhan aşiretine mensup korucular tarafından el konuldu. Kanaat önderleri aracılığıyla duruma çözüm arayan Êzidîler, sonuç alamayınca mahkemeye başvurdular. Êzidîler, mahkemeye başvurduktan sonra korucular tarafından tehdit edildi ve saldırıya uğradı. Son bir yıl içerisinde Êzidîlere ait elektrik trafoları tarandı, sulama boruları kesildi, traktörleri parçalandı ve her mezar ziyaretleri sırasında fiziki saldırıya maruz kaldı. Êzidîlerin taziye evi ve tapulu arazilerinde ev yapmaları ise korucular tarafından engellendi.
Her saldırı sonrası jandarmaya, kaymakamlığa, savcılığa gitmelerine rağmen her defasında saldırganlar serbest bırakıldı, soruşturman ise takipsizlikle sonuçlandı. Êzidiler, haksız yere el konulan tapulu evlerinin kendilerine geri verilmesini isterken bu tür saldırıların arkasında Êzidîlerin kendi ana topraklarına dönüşlerini engellemek ve mal varlıklarına el koymak amacı olduğunu düşünüyor.
Köye dönüş ile saldırılar arttı
Zevra’da doğup büyüyen ancak 1985 yılında Almanya’ya göç eden İzzeddin Deniz (61), 1990’lı yılların başında köyde bulunan bütün Êzidîlerin farklı nedenlerle göç ettiğini belirti. Göç edenlerin akrabası olduğunu belirten bir kişinin 50 dönüm araziyi Şeyhan aşiretine mensup Karacadağ ailesine sattığını aktaran Deniz, 1994 yılından itibaren önce iki ailenin tapulu olan boş evlerine yerleştiğini, artından yerleşenlerin sayısının arttığını söyledi. 2000’li yılların başında tekrar topraklarına dönmeye başladıklarını dile getiren Deniz, “Gelip tapulu topraklarımızı temizledik, ekmek istedik, ancak Karacadağ ailesi hep bize engel çıkarmak istedi. Tapu olmasına rağmen topraklarımızı ekmemize engel çıkarmaya çalıştılar, ücret karşılığı çalıştırmak istediğimiz kişileri tehdit ettiler. Bu 20 yıldır böyle devam ediyor. Ancak saldırılar son 10 yıldır arttı” diye anlattı.
Korucu olmalarından güç alıyorlar
Yaşamını yitiren Êzidîlerin köyde defin edilmesinin engellenmek istendiğini, mezarlık ziyaretlerinde ise kimi zaman fiziki saldırılara maruz kaldıklarını söyleyen Deniz, yaşamını yitiren kişinin Avrupa’da ‘örgüt’ adına çalıştığını iddia edip, ihbar ettikleri için cenazelerini defnetmekte sorun yaşadıklarını, kimi zaman ise askerlerin gelip tabutları açma sureti ile cenazeleri kontrol ettiğini söyledi. Tapulu evlerinde işgalci bir şekilde yaşadıklarına dikkat çeken Deniz, “Korucu olmalarından güç alıyorlar. Saldırıya uğruyoruz, askeriyeye şikayet ediyoruz, askerler onları savcılığa teslim ediyor, savcı onları arka kapıdan serbest bırakıyor” diye konuştu.
Köyümüzü terk etmeyeceğiz
Kendisine ait tapulu arsayı sürmek isterken 10 gün önce sözlü ve taşlı saldırıya maruz kaldığını dile getiren Deniz, “Traktörü kullanan çalışanımı önce telefon ile arayıp tehdit ediyorlar, çalışanım arsadan ayrılırken de pusu kurup taşlarla saldırıyorlar. Traktörün camları paramparça edildi. Arayan belli, şikayet ettik ancak 3 günde takipsizlik verildi. 3 günde ne araştırıldı, niye takipsizlik verildi?” diye sordu. Mahallede kendilerine ait taziye evi kurmak istediklerini ancak Karacadağ ailesinin izin vermediğini belirten Deniz, “Gayeleri köylerimizi işgal etmek. Êzidîlerin sayısı az. Onların ellerinde korucu silahları var. Buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Biz köyümüzü, topraklarımızı terk etmeyeceğiz. Her yere sesimizi ulaştırmaya gayret edeceğiz. Meclis’e kadar gideceğiz. Biz köyümüze dönmek istiyoruz. Tapulu evlerimizi boşaltırlarsa, gelip köye yerleşeceğiz ve burada modern bir köy kuracağız. Êzidî ya da Müslüman fark etmez, fark gözetmeksizin bütün siyasi partilere ve Wêranşar halına çağrımdır; biz bu soruna çözüm bulunmasını istiyoruz. Bütün Êzidîlere de topraklarına dönün çağrısı yapmak istiyorum. Eğer bir olmazsak, birer birer yok oluruz. Ben köyümü bırakmam, bırakamam. Nasıl annemin, babamın mezarlarını terk ederim” diye konuştu.
Şengal katliamın devamıdır
Êzidîlerin yaklaşık 500 yıldır Zevra’da yaşadıklarını belirten tapulu evi işgal edilen Sabri Yıldız (70) ise, anne ve babalarının bu topraklarda büyüdüğünü, Zevra’da yaklaşık 4 bin dönüm arsanın tapulu olarak Êzidîlere ait olduğunu, sadece 50 dönümünün Karacadağ ailesi tarafından satın alındığını ifade etti., “Bu Şengal Katliamı’nın devamıdır” diyen Yıldız, ”Topraklarımıza, evlerimize yerleşmişler, çıkmıyorlar, işgal etmişler. 50 dönüm ile 4 bin dönüme çökmek istiyorlar. Bunu kimse kabul etmez. Zevra onlara yar olmaz. Burası bizim mekanımızdır. Burayı bırakmayız” diye konuştu.
Topraklarını sürmek istediği için tehdit edildiğini aktaran Yıldız, şikayet etti için korucu başı olan Abdulkadir Karacadağ tarafından tehdit edildiğini, Savcının ‘uzlaşmaya gidin’ diyerek bir çözüm bulmadığını ve bir an önce bu hukuksuzluğun son bulmasını istedi.
Haber: Emrullah Acar – Mahmut Altıntaş / MA