Koronavirüs salgınına karşı bütün dünyada aşı çalışmaları sürerken, vahşi kapitalist düzenin kâr odaklı işleyişi tepki yaratıyor. Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’ya kadar birçok yönetici, iktisatçı ve bilim insanı ‘Halk İçin Aşı’ bildirisi yayınladı
Koronavirüse karşı aşı üretimi için hem sektör temsilcileri hem de uzmanlar bu sürecin en az bir yıl alabileceği görüşünde birleşiyor. İlaç firmaları da bu soruna kapasite ve ticari karlılık konusunu ekliyor. Bazı ülkelerin ön aşı satın alma anlaşmalarıyla aşı stoklarını garantilemeye çalışıyor ve aşı çalışmalarına mali destek sunuyor. Ancak bu aşamada adil bir dağıtımı gözetecek herhangi bir sistem bulunmuyor. Adil dağıtım konusunda yoksul ülkelerin paylarına düşeni alamayacağından kaygılanan kesimler aşı dağıtımı konusundaki kararların firmalara bırakılmaması gerektiği konusunda ısrarlı. Ayrıca, ülkelerin üretilen aşıların ihracatına kısıtlama ya da yasak getirmesi de büyük endişe kaynağı.
Parayı veren aşıyı alacak mı?
Şirketlerin sağlık konusundaki tutumunun yarattığı sakıncalardan biri önceki gün Fransa’da yaşandı. Fransız ilaç şirketi Sanofi CEO’su Paul Hudson, Bloomberg haber ajansına verdiği ropörtajda, “ABD hükümetinin risk alıp şirkete yatırım yapması nedeniyle en büyük sipariş hakkına sahip olacağını” söyledi. Sanofi’nin Kovid-19 aşı çalışmasına Amerikan Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Dairesi (BARDA) maddi destek veriyor. Gerçi Sanofi’nin Fransa yöneticisi Olivier Bogillot, “aşının Fransa ve Avrupa’da da ABD ile aynı zamanda kullanılmasını hedeflediklerini” kaydetti, ancak tepkiler azalmadı. Fransa Başbakanı Edouard Philippe, Sanofi’ye tepki gösterirken, herkesin aşıya erişiminin “tartışılmaz” olduğunu, açıklamayı “kabul edilemez” bulduklarını söyledi.
People’s Vaccine bildirisi
Ancak Sanofi sorunu asıl problemin sadece bir parçası. Bir yandan şirketlerin ‘parayı kim verirse aşıyı o alır’ tutumu sürerken, diğer yandan hükümetlerin aşı konusunda ihracat sınırlamaları planlaması, özellikle yoksul ülkelerde öfke yaratıyor. Bunun bir sonucu olarak, aralarında eski ve yeni devlet başkanlarının ve kamuoyuna malolmuş 140’tan fazla isim, Kovid-19 aşılarının, teşhislerinin, testlerinin ve tedavilerinin herkese, her yerde ücretsiz sağlanacağını garanti etmek için eşi görülmemiş bir çağrı yaptı. BM HIV/AIDS Programı ve uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın girişimiyle hazırlanan mektubu Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, Pakistan Başbakanı Imran Khan, Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, Liberya Başkanı Ellen Johnson Sirleaf, İngiltere eski Başbakanı Gordon Brown, Meksika eski Cumhurbaşkanı Ernesto Zedillo ve birçok bilim insanı imzaladı.
Sağlık bakanlarının 18 Mayıs’ta Dünya Sağlık Asamblesi’nden birkaç gün önce ‘Halk için Aşı’ (People’s Vaccine) çağrısı yapan mektupta, pandeminin sebep olduğu acılara son vermek için insanlığın en büyük umudunun aşı olduğu belirtilerek “tekellerin, kaba rekabetin ve dar görüşlü milliyetçiliğin buna engel olmasına izin veremeyiz” denildi.
Adalet istiyoruz
“Hükümetler ve uluslararası ortaklar, güvenli ve etkili bir aşı geliştirildiğinde, hızlı bir şekilde üretilmesini ve tüm ülkelerdeki tüm insanlara ücretsiz olarak sunulmasını sağlayan küresel bir garanti etrafında birleşmelidir” çağrısı yapılan metinde, “Dünyamız ancak herkes bilimden faydalanıp aşıya eriştiğinde daha güvenli olacaktır – bu politik bir sorundur. Şimdi, şirketlerin ve hükümetlerin çıkarlarının, insan hayatının kurtarılmasından daha önemli sayılmasının, bu büyük ahlaki görevin piyasa güçlerine bırakılmasının zamanı değil. Tekelleri, kaba rekabeti ve dar görüşlü milliyetçiliği önlemeliyiz.” denildi. Çağrıda, dünya çapında zorunlu bir patent havuzu yaratılması ve Kovid-19 ile ilgili tüm bilgi, veri ve teknolojilerin paylaşılması, tüm aşılar, tedaviler ve testler için adil bir küresel üretim ve dağıtım planının hızla kurulması, Kovid-19 aşılarının, tedavilerinin ve testlerinin herkese, her yerde, öncelikli olarak da fakir ülkelere verilmesi sağlanması önerileri yapıldı.
HABER MERKEZİ