İkinci Yargı Paketi’nin kısa süre içinde Meclis’e sunulması bekleniyor. Paketin en tartışmalı başlıklardan biri olan çocuk istismarı vakalarında faillere evlilik yoluyla ‘af’ getirilmesi maddesine tepki gösteren kadınlar: Af değil daha ağır cezalar bekliyoruz
Avrupa Birliği (AB) müktesebatına uyum amaçlı olarak AKP iktidarı tarafından hazırlanan İkinci Yargı Paketi mesaisi için geri sayım başladı. Tasarının kısa süre içerisinde Meclis’e sunulması bekleniyor. Meclise gelecek olan paket içerisinde en tartışmalı başlıklardan biri çocuk istismarı vakalarında faillere evlilik yoluyla af getirilmesine ilişkin düzenleme.
Diyanet’in 2016 yılında verdiği bir fetvanın ardından AKP iktidarı çocuk istismarı ve tecavüzünü meşrulaştıracak düzenlemeleri sistematik şekilde gündeme getirdi. Başta kadın örgütleri olmak üzere toplumsal muhalefetin tepkisiyle geri çekilen düzenleme, çocuk ile fail arasındaki yaş farkının 10’un üzerinde olmaması ve evlendirilmeleri durumunda verilen cezanın ertelenmesini kapsıyor.
Çocuk istismarı vakaları artıyor
Mağdurun, failiyle evlendirilmesi durumunda cezanın uygulanmamasını öngören kanun maddesi, kadın hukukçuların uzun süreli mücadeleleri sonucunda 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) çıkartılmıştı. Eski TCK’den 1 Haziran 2005’te çıkarılan 423’üncü Madde şöyleydi: “Her kim 15 yaşını dolduran bir kızı alacağım diye kandırıp kızlığını bozarsa altı aydan iki seneye kadar hapis olunur. Evlenme vukuu halinde dava ve ceza tecil olunur. Şu kadarki beş sene içinde koca aleyhine boşanmaya hükmolunursa hukuku amme davası avdet eder ve evvelce ceza hükmolunmuşsa çektirilir.” Maddenin TCK’den çıkarılmasının ardından çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları yargılamalarında ciddi artış gerçekleşti. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2006 yılında yüzde 42,5 olan çocuk cinsel istismar hükümlülerinin oranı 2016’da yüzde 58,8’e yükseldi.
Diyanet fetvasıyla tekrar gündemde
Maddenin TCK’den çıkarılmasından 11 yıl sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “kız çocuklarına ailede ve dışarıda şehvet duyulmasının bir sakıncası olmadığına” dair verdiği fetva ile madde tekrardan gündeme getirildi. Söz konusu fetva, 8 Ocak 2016 tarihinde Diyanet’e bağlı Fetva Hattı’nda yer aldı. Bu fetvanın ardında AKP, 17 Kasım 2016’da “cinsel istismar suçu işleyenlerin istismar ettiği kişiyle evlenmesi durumunda ceza almamasını” öngören kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’na sundu.
Önergede, “16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçlarında, saldırgan mağdur kadın ya da kız çocuğuyla evlenirse, hükmün açıklanmasının geri bırakılması” istendi. Böylece çocuk evliliklerinde ailenin cezalandırılmasının da önüne geçilmesi planlandı. Kanun teklifinde yine istismar suçunu azmettiren veya yardım edenler hakkındaki kamu davasının düşürülmesi veya cezanın uygulanmaması hükmü yer adı.
3 bin failden 10 bin faile!
Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis’e sunulan kanun teklifini “3-4 bin böyle insan var cezaevinde. Bu dramda kadın en büyük mağdur. Sorunu çözmeye çalışıyoruz” diyerek savunmuştu.
Mezopotamya Ajansı’ndan Zemo Ağgöz’ün haberine göre, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, 2016 yılında çocuğa yönelik istismar konusunda 300 civarı failin bulunduğu ve kanun maddesinin gündeme getirilmesi ardından bu sayının 3 bine çıktığını kaydetti. Gülüm, “Şimdi ise 10 bin civarı failden bahsediliyor. O günden bugüne sayının bu denli artması bile çocuklara yönelik istismar ve tecavüz suçlarında ne kadar büyük bir artışın olduğunu gösteriyor” dedi.
TÜİK: 2 yılda 10 bin artış
Türkiye’de cinsel istismara ve tecavüze maruz kalan çocuk sayısındaki artışı gözler önüne seren kurumlardan biri bizzat Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). Kurumun verilerine göre, ülkede 2014 yılında 74 bin 64 olan istismar mağduru çocuk sayısı 2016 yılında 83 bin 552’ye yükseldi.
Gündeme getirilen düzenlemenin ‘af’ anlamına gelmesiyle suçun da arttığını kaydeden Gülüm, “Çünkü affedilecek beklentisi yaratıldığı, cezasızlıkla ödüllendirileceği söylendiği anda cezaevinden çıkacaklarını düşünen insanlar bu suçu işlemeye çok daha kolay karar verir ve işlerler. Aslında bu yasanın tartışılmasının kendisi bile çocuklara yönelik cinsel saldırı suçunda faillin önünü açtığını gösteriyor. TÜİK rakamları bunun göstergesi oldu” diye belirtti.
Tasarının Meclis’e getirilmesi ile birlikte Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kadın örgütleri, “Tecavüzü meşrulaştıramazsınız” diyerek karşı çıktı. Türkiye’nin 81 ilinde 21 Kasım 2016’da sokağa çıkan 126 kadın örgütü AKP’nin cinsel istismar önergesine itirazlarını yükseltti. Kadınlar, tecavüz failine af niteliği taşıyan düzenlemenin geri çekilmesini talep etti. Çocukların dini nikah ile evlendirilmesinin suç olarak düzenlenmesi istenen eylemlerde Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin 37’inci maddesi hatırlatıldı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Avukat Ayşe Acinikli’ye göre ise, AKP tarafından çıkarılan yasaların birçoğu Anayasa’ya bile aykırı. Acinikli, “Dolayısıyla Anayasa’yı görmezden geldiği gibi uluslararası sözleşmeleri de görmezden geliyor” dedi.
2016’daki tasarı geri çekildi
Kamuoyunda büyük tepki çeken kanun teklifine ilişkin 22 Kasım 2016 tarihinde yaptığı açıklamada dönemin Başbaşkanı Binali Yıldırım, düzenlemenin komisyondan geri çekildiğini açıklamıştı. Ancak tasarı iki yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Bu kez çocuğun cinsel istismarı suçu ile ilgili değişiklikleri içeren Çocuk İstismarını Komisyonu’nun hazırladığı “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”, 9 Nisan 2018 tarihinde Meclis’e sunuldu.Komisyon, Adana ve Antalya’da 5 yaşın altındaki iki çocuğun istismarının yarattığı büyük tepki üzerine Erdoğan’ın talimatıyla kurulmuştu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre, 2018 yılında Bin 217 çocuk istismara uğradı.
Yasa tasarısında, çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli hali için öngörülen hapis cezasının üst sınırı 20 yıldan 40 yıla çıkarılıyor, istismar suçunun 12 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı işlenmiş olması halinde ise 30 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyordu. Yine 12 yaşını tamamlamış çocuklara karşı cebir veya tehditle cinsel saldırıda bulunulması halinde faile müebbet hapis cezası isteniyordu. Tasarı ayrıca cinsel saldırı suçlarından mahkum olanlara “kimyasal hadım” olarak bilinen uygulamayı da öneriyordu.
Tasarının gündeme gelmesiyle birlikte 18 Nisan 2018’de 163 kadın ve LGBTİ örgütü, yaptıkları ortak açıklama ile tasanın çocukların haklarını merkeze koymak yerine çocuk istismarı vakalarının artması ve görünürlük kazanmasıyla ortaya çıkan tepkileri bastırmak için ilgili tarafların görüşü alınmadan özensizce hazırlandığını ifade ederek karşı çıktı. Meclis’e sunulan tasarı, kamuoyundan büyük tepkiler alması sonrasında 24 Haziran 2018 erken seçim gündemi gerekçe gösterilerek ertelendi. 4 Temmuz 2018’de açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, tasarının seçim nedeniyle yürürlüğe girmediğini söyleyerek, “Hükümetimizin cinsel istismar için hazırladığı tasarı vardı. Yeni dönemde milletvekillerinin vereceği kanun teklifiyle yasama faaliyeti olacak. Bu konuda en ağır cezayı getirecek düzenlemeyi hep beraber yapacağız” demişti.
Ceza yerine af gündemde
“Evlilik yoluyla çocuk istismarına af” getirecek olan düzenleme, Ocak 2019’dan bu yana yine gündemde. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, söz konusu düzenlemenin tekrar gündeme getirilmesini şu sözlerle yorumladı: “Kamuoyunun baskısıyla geri çekilen kararı ısrarla getirmeye çalışmalarının iki amacı olabilir. Ya kurtarmak istedikleri biri var ya da rıza yaşını düşürerek bir ideolojiyi, bir bakış açısını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Oysa yasalarda çok net olarak 15 yaşını doldurmamış çocukların evlendirilmesine yönelik yapılacak her durumun istismara gireceği, 15 yaş altı çocuk için rıza yaşı olmadığını biz her fırsatta dile getiriyoruz.”
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise, hazırlanan tasarıyı “İktidar bir kez daha tecavüzleri meşrulaştıran bir yasal düzenleme getireceğini iddia ediyor. Erkekten bakan, erkek egemen politikalardan bakan bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Korunması gereken asıl çocuklarken, tam tersine çocukların yaşamlarını çekilmez hale getirecek olan bir yasal düzenlemeyle önümüze çıkıyor. Tecavüzcüyü koruyan bir erkek egemen düzenleme geliyor” sözleriyle değerlendirdi.
Düzenlemenin ayrıca hastanelerde doğum yapan kız çocuklarının, erken yaşta evlendirilen çocukların yargı mercilerine bildirilmesi yükümlülüğünü de ortadan kaldırmayı kapsayacağı söyleniyor.
Çocuğa yönelik istismar ve tecavüz olaylarında haber verme yükümlülüğünün önemine vurgu yapan ÖHD Eş Genel Başkanı Ayşe Acinikli, şunları belirtti: “Basın yoluyla kamuoyunun haberdar olmasını genelge çıkararak kapattılar. Bu örtbasın ilk ayağıydı. Diğer ayağı haber verme yükümlülüğünün ortadan kaldırılması olacaktır. İstismara uğrayan çocuk devletin bir kurumuna gidiyor ve o kurumun haber verme yükümlülüğü yok. O zaman devletin varlığından da sorumluluğunu yerine getirdiğinden de bahsedemeyiz.”
‘Hukukun zayıfı koruması gerekiyor’
Cezanın ertelenmesi için çocuk ile fail arasındaki yaş farkının 10 ya da 15 yaş üzerinde olmaması yönündeki iddialara ilişkin CHP Milletvekili Taşçıer, “Bir çocuğun rızası olmaz. Çocukları evlendirerek ömür boyu bir cezaya mahkum edecekler” dedi. Kendini koruyamayan bir çocuğun hukuk sistemi tarafından korunması gerektiğini vurgulayan Taşçıer, “Hukukun zayıfı koruması gerekir. Bu hususta 10 yaş tartışması bir yerden diğer tartışmalarda hukuken de vicdanen de bir yere oturmuyor. Bir insana iradesi dışında yapılan her şeyin suç olarak tanımlanması gerekir. Burada yapılan da suçtur ve cezasız kalmaması gerekir” ifadelerini kullandı.
HDP Milletvekili Gülüm ise, bu konuda şunları söyledi: “10 yaş bile olsa, 14 yaşındaki bir çocuk 24 yaşındaki bir tecavüzcü erkek ile evlendirilecek demek. Devletin cinsel istismara uğrayan çocuğu koruyan, gerekli kurumsal yapıları harekete geçirmesi gerekirken, ‘ben seni evlendiriyorum’ diyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil.”
2016 yılında “Tecavüzü meşrulaştıramazsınız”, 2018 yılında ise “Cezaların artırılması çözüm değil” diyerek tepkileri gösteren kadın örgütleri ve toplumsal muhalefet, itirazlarını 2020 yılına bu kez “çocuk istismarının affı olmaz” sloganıyla taşıdı. 6 Ocak’ta “Meclisten geçmesine izin vermeyeceğiz” diyerek birçok ilde sokağa çıkan kadın ve çocuk örgütlerinin de aralarında bulunduğu 88 kurum ve sivil toplum örgütü ortak açıklamalarla tasarıya yönelik itirazlarını gösterdi.
‘Meclisten geçirmeyeceğiz’
Gösterilen bu tepkiler düzenlemeyi Meclis gündemine taşıyacak olan iktidar cephesinden karşılık bulmuş değil. AKP’li bazı yetkililerin düzenlemenin şart olduğunu yönündeki görüşleri bir yanda Meclis kulislerde konuşulurken, havuz medyasında da yine bu minvalde yayınlar hakim.Düzenlemeye karşı muhalefetin sesini daha fazla yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Av. Acinikli, “Mücadele etmek durumdayız. Başka bir yolumuz yok” diye belirtti.
Aftan ziyade ağır cezalar beklediklerini dile getiren CHP’li Gamze Taşcıer de, parti olarak sürecin takipçisi olacaklarını, söz konusu düzenlemenin Meclis gündemine getirilmesi durumunda ise var güçleriyle karşı çıkacaklarını ifade etti.HDP’li Zuleyha Gülüm ise, sadece Meclis’te değil, sokaklarda, meydanlarda tasarıya karşı gelen herkesle mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. Gülüm, “Meclis’te buna muhalefet eden kamuoyunun sözünü oraya aktarma ve kesinlikle geçmesine engel olma şeklinde bir duruşumuz olacak” dedi.