Koronavirüsün toplumun sağlığını ve gündelik yaşamını doğrudan etkilediği gibi, insanların psikolojisini de etkilediğini söyleyen Psikolog Sevgi Türkmen, “Sakin olalım. Psikolojik olarak güçlü kalmaya çalışalım” önerilerinde bulundu
Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle birçok yerde hayatın durmasına insanların evlerine kapanmasına neden oldu. İnsanları evlerine kpanması ve dışarı ile irtibatı kesmesi başta çocuklar olmak üzere pek çok insanı fiziksel ve psikolojik olarak etkiledi. İnsanların psikolojik etkisini ve çözüm yollarını psikolog Sevgi Türkmen Mezopotamya Ajansı’ndan Eylem Akdağ’a değerlendirdi.
‘Kırılgan bir ruh hali içindeyiz’
Koronavirüsün toplumun sağlığını ve gündelik yaşamını doğrudan etkilediği gibi, insanların psikolojisini de etkilediğini belirten Türkmen, “Gündelik yaşam içerisindeki alışkanlıklarımızdan kültürel kodlarımıza, duygusal tepkilerimizden fiziksel alanlarımıza kadar birçok şeyin değişimi gerekiyor. Rutin içinde karşılaşılan her değişimin duygusal yaşantımızda da değişimlere neden olur. Koronavirüs etkisinin sağlıkla ilgili olması ve hatta yaşamını kaybetme riski olduğu fikrinin toplumda yayılması kaygı ve korkuları arttırmaktadır. Haliyle kaygının, kirlendim hissinin, virüs bulaşacak korkusunun eşlik ettiği kırılgan bir ruh hali içindeyiz” dedi.
‘Toplum içinde uzaklaşmalar başlayabilir’
Türkmen, koronavirüs günlerinde ve sonrasında kimi sıkıntılarla baş etmek zorunda kalınabileceğine işaret ederek, “Temizlik takıntıları, her yerin, her şeyin pis, mikroplu, virüslü olduğu fikriyle zihinsel meşguliyet. Bu durum gündelik hayatı oldukça zorlar, sosyal ilişkileri sınırlar ve bir süre sonra kişiyi hem psikolojik hem fizyolojik olarak tüketir. Hasta olma fikri daha yaygınlaşabilir. Hastalık algımız değişebilir. Psikolojik destek ihtiyacı hisseden insan sayısı artabilir. Psikiyatrik ilaç kullanımı yine artabilir. Aile ve çevreye gerçek durumla uyumlu olmayan hassasiyetler gelişebilir. Toplum içinde uzaklaşmalar başlayabilir. Bu ve bunun gibi sonuçlar da yine insanları dağıtır, huzursuz eder, psikolojik olarak zayıflatır ve hasta eder” şeklinde sıraladı.
5 öneri
Aşırılık duygusunun tehlikeli olduğu, insanı yıprattığı, hata yapmayı arttırdığı, öfke ve bencilliği ortaya çıkardığı ve hastalıklara karşı zayıflattığını ifade eden Türkmen, bunlardan korunmak için şu önerilerde bulundu: “Sakin olalım. Psikolojik olarak güçlü kalmaya çalışalım. Kaygılandığımız durumların zihinde meşguliyetini azaltalım. Ev içinde yapılabilecekleri düşünelim. Gündelik yaşamımızda çok köklü değişimlere henüz girişmeyelim.”
Alınan tedbirler kapsamında konuşulmayan meselenin çocuklar olduğuna dikkat çeken Türkmen, okulların tatil olması ve evde zorunlu kalmanın en çok çocukları olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Çocukların bununla baş edip, koşulları neyse ona çabucak alışabileceğini söyleyen Türkmen, “Buraya kadar sıkıntı yok. Sıkıntı ailelerin kaygılarının çocuklara nasıl geçtiği. Sürekli olarak oraya dokunma, burayı elleme şeklindeki müdahaleler hem çocuğun hareket alanını sınırlayacak hem de çocuğu yoracaktır. Ev içi etkinliklerinde dahi çocukların ebeveynler tarafından zorlandığını görüyoruz. Ev içinde devamlı olarak hastalık ve salgın ile ilgili konuşmak, televizyonda devamlı olarak buna ilişkin haberler izleyip yorumlar yapmak, çocuklarda alarmda olma hali yaşatıyor. Çocuklara dış dünya güvensiz geliyor. Bununla birlikte kötü şeyler olacak hissi yaşayıp kendini güçsüz hissediyor” diye konuştu.
Çocuklarla ilgili ailelerin önlem alması gerektiğini belirten Türkmen, bir uyarı bir de öneride bulundu: “Onların böylesi durumlarda ne yapıp ne yapamayacaklarına dair farkındalık yaratmaya çalışacağız ama hastalıkları anlatarak, virüsleri detaylandırarak, onlara her davranışlarında virüsü anlatarak değil” uyarısı yaptı.
Türkmen, çocukların, sosyal medyada yer alan “çocuklar için korona farkındalık” benzeri konulu videolardan uzat tutulması gerektiği uyarısında da bulunarak, “Bunlar sosyal farkındalığa değil sosyal hastalığa neden olur. Korkan, tedirgin olan, sosyal ilişki kurmakta zorlanan, kendine güveni sınırlı olan, kendini ifade etmede zorlanan bireyler olarak yaşamına devam etmek zorunda kalırlar” diye ekledi.
Virüs ve benzeri gündemlerin çocuğun gündelik hayatında yeri olmadığını dile getiren Türkmen, “Onlar kendi gündelik yaşamı içinde asgari uyması gereken hijyen koşullarını bilse yeterli olacaktır. Diğer kısmı bizim kontrolümüz ve tedbirlerimizle alakalı” önerisinde bulundu.
‘En çok sağlıkçılar etkileniyor’
Salgından en çok sağlık emekçilerinin psikolojik olarak etkinliğini belirten Türkmen, “Yakınlarımızla birlikte salgına karşı bazı tedbirler almamız, birlikte planlar yapabilmemiz hepimizi psikolojik olarak güçlendirir. Sağlık emekçilerinin bunun için bile ne zamanları ne de enerjileri kalıyor. Aileleriyle neredeyse görüşemeyecek koşullarda çalışıyorlar. Sürekli hasta ve yaşamını kaybeden insanlarla karşı karşıyalar ve kendileri de büyük oranda risk altında. Tüm bu olumsuzluklara rağmen ciddi bir emek söz konusu. Sağlık emekçilerinin koşullarını hükümetin tekrar gözden geçirmesi ve daha rahat koşullarda çalışabilmeleri için iyileştirmeye gidecek tedbirler alması gerekmektedir. Alkışlamak bir jesttir ama çalışma koşulları üzerinde bir etkisi yoktur” dedi.
İSTANBUL